Tüm müzikseverlere yeniden merhaba;
Hatırlarsanız en son 3 bölümlük yazı dizisiyle Türkçe Rock Müziği’nin en iyi albümlerini sıralamıştım. Gerçekten de o yazı dizisi hayatımda en çok gurur duyduğum araştırmalarımdan birisi oldu. Epey uğraştım ve yıllarca kaynak olarak okunacak bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Yalnız o listedeki isimlerden hangi rockçıların konserlerine gittiğimi sayarken Hakan Kurşun’u saymayı unutmuşum. Kurşun’un da konserine gitmiştim. Onu belirtmek istedim.
O yazımın sonunda bir sonraki projemin Michael Jackson ile ilgili olacağından bahsetmiştim. Ama maalesef 2 küsur hafta içinde yine birilerini kaybettik. Onların adını anmazsam haksızlık etmiş olurum, çünkü 1 yıldır her yazımda hayatını kaybeden birilerini anarken neden 6 ay evvel Joe Cocker’ı atladım, hala bunun vicdan azabını çekiyorum. Bu 2 haftalık sürede müzik camiası ünlü caz müzisyeni Ornette Coleman için ağladı. Siyaset dünyası Süleyman Demirel için ağladı. Küçükken ilk uçağa bindiğimde bindiğim uçaktaki yolculardan birisi de Demirel’di. Ankara’ya uçuyordum. Tuvalete giriyormuş gibi yapıp bakmıştım. Sanıyorum 1A’da oturuyordu. Allah rahmet eylesin… Yalnız ben Kenan Evren için de bayrakların yarıya inmesini ve ulusal yas ilan edilmesini beklerdim. O da Cumhurbaşkanıydı. Neyse, sinema dünyası ise ‘Dracula’, ‘Yüzüklerin Efendisi’, ‘Yıldız Savaşları’ ve ‘Hobbit’ filmlerinde kült karakterlere can veren İngiliz oyuncu Sir Christopher Lee ve Sümer Tilmaç için ağladı. Tilmaç’ın ölümü bana Sezen Aksu’nun “Düğün ve Cenaze” albümünün ismini hatırlattı. Çünkü Sedat Peker ile Özge Peker çiftinin The Marmara Esma Sultan’daki düğününde kalp krizi geçirmiş. Nur içinde yatsın. Artık Süper Baba Fiko, Nihat’sız… :'( Gerçekten de 2015 yılı katliam gibi bir şey oldu. Yaşlılar vefat etmek için adeta 2015 yılını beklemişler ama giderken yanlarında gençleri de götürüyorlar neredeyse… Sadece ünlüler değil; daha önceden de yazdığım gibi çevremizdeki insanlar da 2015’in kurbanlarının arasındalar. Ben Atatürk Havalimanı’nda çalışıyorum ve THY Kabin Amiri Selda Durmaz’ı tanımıyordum ama aynı çevreden olduğumuz için genç yaşta sıtmadan ölen Durmaz’ı hostes arkadaşlarım tanıyorlardı. Hepsine Allah gani gani rahmet eylesin. Allah yakınlarına sabır versin.
2015 yılı bana 1996, 1999 ve 2009 yıllarını hatırlattı. O yıllarda da peş peşe ölümler oluyordu. Evet, her sene ölümler oluyor ama bazı seneler bu kayıplar artıyor. Sadece ünlüleri değil; genel olarak çevremizi kastediyorum. Örneğin Ajlan Büyükburç ve Barış Manço’yu kaybettiğimiz 1999 senesindeki sırf 2 büyük deprem bile söylediklerimi kanıtlıyor. Hepimiz yakınlarımızı kaybettik o depremde. 2009 yılında da birçok kayıp olmuştu ve bunlardan en ünlüsü hiç şüphesiz Michael Jackson’dı. 25 Haziran 2009’da tüm dünyayı üzüntüye uğratmıştı. Bugün, onu kaybedişimizin üzerinden tam 6 yıl geçti… Şaka gibi… Onun ölümüne kendimizi zor inandırıyorken bunca zaman toprak altında yatıyor olması inanılır gibi değil… Ben ilk bölümü TST Interactive, ikinci bölümü ise MjTurkLover sitesi için “Ünlülerin Michael Jackson ile ilgili söylediği sözler” temalı iki derleme yapmıştım. Biri MJ vefat etmeden önceydi, diğeri ise Popun Kralı gözlerini hayata kapadıktan sonra yapılmıştı. Ek$i Sözlük’ten MjTurkFan’a birçok site bu çalışmalarımı kimi kaynak göstererek, kimi ise kendi çalışmasıymış gibi lanse ederek kullanmıştı. Benim yıllar evvel Ek$i Sözlük yazarlığından atılmamı sağlayan olay “Bunları ben yazdım, neden kaynak göstermediniz?” diye hakkımı savunmamdı. Hatta bazı ünlüler MjTurkLover’a özel demeç vermişlerdi. Michael Jackson’ın ölümünün 6. yıl dönümü anısına bu çalışmamın üçüncü bölümünü bu kez www.sadecemuzik.net sitesi için yapıyorum. Tamam, bu sözler Guardian, MjTurkLover, Haber Türk, Esquire Turkuvaz, Hürriyet, Kelebek, Posta, Milliyet Sanat, Milliyet, SadeceMuzik.Net, www.tst.gen.tr, Blue Jean, Vatan, Rolling Stone, Twitter, Inbox, SonDakika.Com, Radikal, Sabah gibi basın ve yayın organlarından derlenmiş olabilir ama kendi çevirilerim ve bir tane de kendi röportajım var.
Neyse, ben zaten birçok yazımda Michael Jackson’dan bahsettim. Bu kez başka ünlüler efsanevi megastar için dil döksün isterseniz… Tabii ki ölüm yıl dönümü 25 Haziran olan sinema ve müzik dünyasının önde gelen isimleri Farah Fawcett, Sky “Sunlight” Saxon, John Fiedler, Jacques-Yves Cousteau ve Kâzım Koyuncu’yu da anıyorum. Michael Jackson’ın ölümünden sonra söylenen sözler de var, ölümünden önce söylenen özdeyişler de var. Örneğin 1993’teki iftiralardan sonra söylenen birkaç ünlünün görüşüne bile yer verdim. Kimler yok ki? İşte o sözler:
AMY WINEHOUSE: Ben Michael Jackson’cıydım. Michael Jackson mı olmak istiyordum, yoksa onunla evlenmek mi istiyordum, asla karar veremedim. Şimdi onunla ilgili atıp tutanlara kulak asmıyorum, çünkü o gerçek bir dahi. Bu böyle biline – nokta! Çocukluğu çalınmıştı, bu yüzden de etrafında çocuklar olsun istiyordu. Çocukların arasında olduğunuzda siz de biraz olsun çocuklaşabilirsiniz ve sanki yaşam sihirliymiş gibi davranabilir, hatta her gün kan ter içinde işe gidip gelen insanlardan biri olmaktan yırtabilirsiniz. Yapmak istediği şeyi gayet net görebiliyorum.
MURAT BOZ: Bu yanlış bir haber, aslında 8 tane Michael Jackson şarkısı söyledim. (“Murat Boz, Veli Efendi Hipodromu’ndaki konserinde birçok Tarkan şarkısını seslendirdi” şeklindeki haberlere verdiği cevap)
BEN AFFLECK: Ben öyle bir poster hatırlamıyorum; Michael Jackson posterlerini hatırlıyorum. (Affleck, kankası Matt Damon’ın lise zamanlarında odasının duvarına Mickey Rourke posterlerini astığını söylemesi üzerine iddiasını çürütüyor, Damon’ın asıl gençlik idolünü açıklıyor)
HAYKO CEPKİN: Ona hep çok hayrandım. Gerçek bir sahne adamıydı. Dangerous albümü özellikle altyapısıyla beni etkilemişti. Sahnesini DVD’lerini seyredip takip ettim. Onun şovlarının üzerine kimsenin çıkabileceğini düşünmüyorum. Duruşu, kendine güvenmesi, sahnede kendini güçlü hissetmesi, seyirciyle olan iletişimi ve iletişimsizliği, sahne kostümlerine gösterdiği özen, makyajı, gösterişli olduğu kadar doğallığı gibi özelliklerini ben de kendi içimde hissetmek istiyorum. Filmde çok duygulandım. Bazen kendi imkanlarımızla onlarınkileri kıyaslayıp kendimize güldük. Provalarda tek bir notaya bile hastalık derecesinde takması da ilginçti.
STELLA McCARTNEY (Paul McCartney’in kızı): Çocukluğum son derece normal ve sıradandı. Normal ebeveynlerim vardı. Bizi her akşamüstü okuldan alıp önümüze çay ve kurabiye koyan bir anneye sahiptim. Televizyon izler ve normal saatlerde yatağa girer, zamanında uyurduk. Tabii ki bazen delice şeyler oluyordu evde. Mick Jagger, Michael Jackson veya Stevie Wonder gelirdi; onlarla oyunlar oynuyorduk. O zamanlar garip gelmezdi, annemlerin arkadaşlarıyla sıradan bir sohbet gibi düşünürdüm.
HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ: Kendimi geliştirdiğim için uzun yıllardır tanınıyorum. Özellikle Ortadoğu’da çok hayranım var. Mesela Tunus’a gittiğimde kendimi Michael Jackson gibi hissediyorum.
ASLI GÖKYOKUŞ: Hiç fanatik bir hayranı olmadım ama her zaman müziğine ve kişiliğine büyük saygı duydum. Bu kadar iyi şarkı yazıp söyleyebilen bir insanın iyi niyetli biri olabileceğine inanıyorum. Ona atılan iftiralar konusunda bence suçsuzdu. Babasına ve geçmişinde yaşadıklarına baktığımızda yaşadıklarının onda bir travma yarattığını ve kaybolan çocukluğunu yeniden yaşama arzusunda olduğunu düşünüyorum. Filmde sadece bir konser provası izliyoruz. Ama o kadar iyi ki. Bunlar Türkiye’de gerçekleşmesi çok zor işler.
ZERRİN ÖZER: Kısa süre içinde yeni bir albüm çıkartacağım. Düet yapacak olsam, Tina Turner ile yapabilirim. Ya da diğer aleme dalıp Michael Jackson ile düet yapmayı düşünüyorum. Beni anca onlar keser; artık mütevazı olmayacağım!
MELTEM CUMBUL: Annemin en sevdiği şarkı “Batsın Bu Dünya”ydı. Abim Eric Clapton dinliyordu. Ablam Neşe Karaböcek, Ferdi Özbeğen, Ümit Besen hastasıydı. Ben Michael Jackson… Karışık bir durumdu, o yüzden çok tuhaf gelmiyor. (“Kadının İşi” filminde Orhan Gencebay’ın şarkısıyla tangonun birleşimiyle ilgili sorulan bir soru üzerine)
CRAIG DAVID: Michael Jackson, Boyz 2 Men, R. Kelly, Donell Jones. Bunlar beni ve müziğimi etkileyen isimlerden bazıları sadece. Yenilerden ise Bruno Mars’ın yaptıklarını beğeniyorum.
BRUNO MARS: Bütün sanatçılar Michael Jackson gibi olmayı arzulamalı. Onun yıldızlar için çıtayı yükselttiğini düşünüyorum. Buradan bütün şarkıcılara sesleniyorum. Hangi tarzı yaptığınız önemli değil, her zaman Michael Jackson gibi olmak istemelisiniz! Çünkü yaptığı her şeyde ayrıntılara önem verdi. Eldiveni, şapkası, dansları, klipleri, şarkı söyleyiş tarzı; kısacası yaptığı her şey onun ikonik Michael Jackson olmasını sağladı. Ben de onun gibi fedora tarzı fötr şapka takıyorum ama nedeni saçlarımın hep karmakarışık olması…
JESSIE J: Ne zaman bir Michael Jackson şarkısı duysam kıpırdayamıyorum, kilitleniyorum resmen. Onun şarkılarındaki büyü inanılmaz. Ne zaman bir klibini ya da performansını izlesem tüylerim diken diken oluyor.
MİNE ÇAĞLIYAN: Bizim jenerasyon rock dinleyerek büyüdü, dolayısıyla dinlediğim sanatçı ve gruplarda Pink Floyd, Metallica, Alan Parson’s Project, Scorpions, Queen, David Bowie başı çekerken Michael Jackson, Prince gibi dünya harikalarını da kaçırmıyordum.
HARDWELL: Gelecekte çalışmak istediğim çok fazla isim sayabilirim; Adele bunlardan ilki. Gelmiş geçmiş en etkileyici müzisyen ve şovmenlerden biri olan Michael Jackson da rüya listemde diyebilirim.
CODY SIMPSON: Michael Jackson! (“Michael Jackson mı, Madonna mı?” sorusunun üzerine)
HAKAN PEKER: Michael JACKSON dansa başladığım yıllarda benim idolümdü, onun dansları ve klipleri bende müthiş bir vizyon yarattı. Michael Jackson bana göre çok önemli bir stardır, onun yaptığı her şarkı ve her yenilik dünyadaki bütün sanatçılar tarafından çok takdir edilir. Michael Jackson bana göre bir yıldız ve bu dünyadan gerçek bir yıldız kaydı.
PARIS JACKSON: Onunla beraberken yüzümüzü kapamasının nedenini şimdi anladık. O olmadan tek başımıza dolaştığımızda kimsenin bizi tanımasını ve rahatsız olmamızı istemiyordu. Normal bir çocuk olarak büyümemizi istiyordu.
TERENCE TRENT D’ARBY: Michael Jackson bizim zamanların Elvis’i… Bruce Springsteen de Chuck Berry sayılır. Ben de Jerry Lee Lewis olmak istiyorum.
YUSUF İSLAM (CAT STEVENS): Madonna, Michael Jackson, MTV gibi şeyler duyuyordum ama ilgimi çekmiyordu.
AJDAR ANIK: Amerika için Michael Jackson neyse, ben de Türkiye için oyum. (Şizofren bir şarkıcı müsvettesi kendisini dünyanın merkezi sanıyor)
YONCA EVCİMİK: Ben dans kökenli olduğum için hep dansı, müziği ve koreografiyi bir şov olarak sunan sanatçılar ilgimi çekiyor. J.Lo, Britney Spears, Madonna, Beyonce ve Michael Jackson. Sesi ne kadar iyi olursa olsun, bir şov sunmadığı zaman ben sıkılıyorum. Türkiye’de çok değerli şarkıcılar, çok değerli dansçı arkadaşlarımız var. Ama dansı ve şarkıcılığı birleştirebilen bir isim yok.
ELİF KAYA: Michael Jackson’ın “We Are The World” şarkısı gibi güçlü, etkili bir şarkıda, pek çok şarkıcı bir araya gelip düet yapmak istiyoruz. Uyuşturucu, çocuk istismarı ve sokak hayvanlarını koruma gibi birçok yardım aktivitesine katılıyorum.
HANDE YENER: Benim küçüklüğümden beri inanılmaz hayretle izlediğim bir stardı; star hala da. Onu kendisi olarak izliyorsunuz bütün olarak çok farklı bir şey sunuyor sadece bir kez daha kendiniz olmanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Çok özel biri olarak doğmuş bence o yüzden de kimse baksa da yapmaya çalışsa da bir Michael Jackson daha olamadı zaten, harika da bir turneye başlayacaktı ama maalesef o devir bizim devrimiz önemli bir starını kaybetti.
İDO TATLISES: Michael Jackson hastasıydım! Babam gizli gizli benim danslarımı videoya çekerdi. Herkes Babamın “Halay Çek” demesini bekledi sanırım. Her şekilde bana yenilikler için yol açan babamdır.
TUĞBA EKİNCİ: Şimdi böyle bir Zeki Müren olayı kalmadı artık, Ajda Pekkan saygınlığı! Hatta o dönemlerin kadınları insanları olsak bizim böyle sayfalarda profil açmamamız lazım, çünkü ulaşılmamamız lazım. Biz eskiden Madonna’yı Michael Jackson’ı haberlerde gördüğümüzde uzaylı görmüş gibi olurduk, o kostümlerini filan. Neden? Ara sıra haberlerde gördüğümüz için. Üç kanal vardı: Star, TRT ve Kanal D. Şimdi artık gençlere bakıyorsun Rihanna’sı, Justin’i elinin altında, her dakika gördükleri için bunların artık idolü de kalmadı. Biz idol ne bilirdik, diva ne bilirdik. Artık diva diye bir şey kalmadı. Elinin altında olan şeyler çok olursa hayal dünyası da o kadar az olur. Bizler plaklara bakıp şarkıcı olacağız derdik. Onların makyajlarına bakar yapardık aynısını filan. Sigara içmezdik onlar gibi. Sanatçılığın gereksinimlerini öğrenirdik televizyonlardan. Öyle öyle heveslene heveslene şarkıcı olduk. Ben ilk oyunculukla başladım.
JUSTIN BIEBER: Michael Jackson kendimi bildim bileli ilham kaynağımdı… Onunla aynı sahneyi paylaşmayı da çok isterdim. Ama artık bunu yapamayacağım, öyle değil mi? Ne kadar üzücü…
ATİYE: En çok dinlediğim albüm Michael Jackson’dan “Dangerous”…
MADONNA: Michael Jackson, Ağustos 1958’de doğdu. Ben de öyle. Michael Jackson, Orta Batı’nın varoşlarında büyüdü. Ben de öyle. Michael Jackson’ın 8 kardeşi vardı. Benim de öyle. Michael Jackson 6 yaşına geldiğinde superstar oldu. Ve belki de dünyanın en çok sevilen çocuğuydu. Ben 6 yaşıma geldiğimde ise annem öldü. O kısa yoldan bu yolculuğa başlamıştı. Benim annem olmadı ama onun da çocukluğu olmadı. Ve bir şeyiniz eksik olduğunda o şeyi saplantı haline getirirsiniz. Ben çocukluğumu anne figürü arayarak geçirdim. Bazen başarılı olduğum da oldu. Ama çocukluğunuzu yeniden nasıl yaratırsınız? Hem de hayatınızın geri kalanında tüm dünyanın gözleri sizin üzerinizdeyken? Michael Jackson’ın dünyanın gördüğü en büyük yeteneklerinden birisi olduğuna dair şüphe yok. 8 yaşındayken bile şarkı söylediğinde sizin kalbinize sözleriyle sanki deneyimli bir yetişkinmiş gibi dokunurdu, öyle hissettirirdi. Fred Astaire gibi zarif şekilde dans ederdi ve Muhammed Ali gibi vururdu. Müziği açıklanamaz bir sihirin katmanı altındaydı. Sadece sizi dans ettirmezdi, sanki uçacakmışsınız gibi bir his verirdi. Olmak istediğiniz şeyi düşlemenize teşvik ederdi. Size ilham verirdi, çünkü kahramanlar böyle yapar. Michael Jackson da bir kahramandı. O dünyanın dört bir yanındaki futbol stadyumlarında konserler verdi, yüz milyonlarca albüm sattı, Cumhurbaşkanları ve Başbakanlarla yemekler yedi. Kızlar ona aşık oldu. Erkekler de onu çok sevdiler ve örnek aldılar. Herkes onun gibi dans etmek istedi. Dünyanın dışından gelmiş gibiydi ama aynı zamanda bir insandı. Birçok sanatçı gibi o da utangaçtı ve kendisini güvensiz ve rahatsız edildiğini hissediyordu. Kanka olduğumuzu söyleyemem ama 1991 yılında onu yakından tanımaya karar vermiştim. Onu yemeğe davet ettim, dedim ki “Ben ısmarlıyorum. Arabayı da ben süreceğim; yalnızca sen ve ben”… Kabul etti ve hiçbir koruması olmadan evime geldi. Arabamla lokantaya gittik. Karanlıktı ama hala güneş gözlüğünü takıyordu. Dedim ki: “Michael, bir limuzin ile konuşuyormuş gibi hissediyorum. Gözlerini görebilmem için güneş gözlüğünü çıkartabilir misin?”… Kısa bir süreliğine durdu, sonra gözlüğünü pencereden dışarıya fırlattı, bana bakıp göz kırptı ve gülerek “Beni şimdi görebiliyor musun? Daha iyi mi?” diye sordu. O anda hem savunmasızlığını, hem de cazibesini gördüm. Akşam yemeğinin geri kalanında ona patates kızartması yedirdim, şarap içirdim, tatlı ısmarladım ve hatta küfür bile ettirdim. Bunlar kendisinin yapmasına izin vermediği şeyler gibiydi. Daha sonra evime gidip bir film izledik. Divanda iki çocuk gibi oturduk ve filmin ortalarında bana sokulup elimi tuttu. Sanki romantizmden ziyade bir arkadaş arıyor gibiydi. Onu memnun ettiğim için mutluydum. O sırada bir süperstar gibi hissetmiyordu, bir insanmış gibi hissediyordu. Sonra birkaç kez daha dışarıya çıktık ama bir sebepten dolayı bağlarımızı kopardık. Daha sonra cadı avı başladı. Michael hakkında arka arkaya negatif hikayeler çıkıyordu. Onun acısını hissettim. Tüm dünyanın size karşı olmasının nasıl bir his olduğunu bilirim. Çaresiz ve savunmasın olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim. Toplumsal linçin gürültüsü o kadar çoktur ki sesinizi asla duyuramadığınızı düşünürsünüz. Ama benim bir çocukluğum oldu. Ben hata yapmaya izinliydim ve üzerimde parlak sahne ışıkları olmadan kendi yolumu bulmuştum. Michael’ın öldüğünü duyduğumda Londra’daydım. Turnemin başlangıcına sadece günler kalmıştı. 1 hafta sonra da Michael oralarda sahne alacaktı. O anda tek düşündüğüm şey onu terk ettiğimdi. Onu hepimiz terk etmiştik. Bir zamanlar dünyayı ateşe veren bu görkemli varlığın bir şekilde parçalanmasına izin vermiştik. Hepimiz yargılamakla meşgul iken o bir aile kurmaya ve kariyerine yeniden başlamaya çalışıyordu. Çoğumuz ona sırtımızı döndük. Çaresizce onun anısını yaşatmaya çalışmak için internete girdim ve televizyonla sahnedeki şarkı söyleyip dans edişlerini izledim. Ve sonra “Aman Allahım! Çok eşsizdi, çok orijinaldi, çok enderdi ve onun gibi birisi daha çıkmayacak. O Kraldı” dedim kendi kendime… Ama o aynı zamanda bir hümanistti ve ne yazık ki hepimiz insanız ve maalesef bazen bir şeyleri kaybettiğinizde değerini anlarız. Bu olumlu konuşmamı sonlandırırken 9 ve 4 yaşındaki oğullarımın Michael Jackson’ı saplantı haline getirdiklerini söylemek istiyorum. Evimde apış arasını tutmalar ve moonwalk’lar aldı başını gidiyor. Tüm yeni jenerasyon onun dahiliğini keşfetmiş gibi görünüyor ve onu yeniden yaşatacaklar. Umarım Michael şu anda her neredeyse bunları görüp gülümsüyordur. Evet, Michael Jackson bir insandı ama lanet olsun, aynı zamanda bir kraldı. Yaşasın Kral!
JERMAINE JACKSON: Michael’ın Müslüman olmaya ihtiyacı var. Bu onu tüm ahlaksız saldırılardan koruyacaktır. Michael da İslamiyet’e geçmeyi ciddi ciddi düşünüyor. Michael, Amerika’dan ayrılıp insanların günde 5 vakit namaz kıldığı huzurlu bir yere yerleşmeli.
BROOKE SHIELDS: Tanıdığım en iyi insanın acı çekmesine dayanamıyorum.
JUNE SCHWARTZ (JORDY’NİN ANNESİ): Şaşkınım. Michael bize karşı her zaman çok nazikti. Onun bu tür bir şeye kalkışabileceği fikri bana çok saçma geliyor.
MICHAEL’IN BİR ARKADAŞI: Michael, Jordy ve ailesini çok benimsemişti. Bir keresinde, bana onların yanındayken kendini gerçek bir ailedeymiş gibi hissettiğini söylemişti. Bu mutluluğun bozulması çok üzücü.
STEVEN SPIELBERG: O, çağımızın en büyük masumiyet sembolüdür.
GLORIA HAYDOCK (JACKO’NUN YASAL FAN CLUB DERGİSİ “OFF THE WALL”UN EDİTÖRÜ): Michael’ın hayranları diğer tüm yıldızların hayranlarından daha sadıktır. Eminim, hepsi Michael için dua ediyor. Hiçbirimiz bu iddialara inanmak istemiyoruz.
ADAM LAMBERT: The Beatles ve Elvis’in görkemli miraslarına çok şey borçluyum elbette, ama benim hayatımı Michael Jackson, David Bowie, Kiss, Queen, Led Zeppelin ve Madonna değiştirdi. Onlar sayesinde müzik ve sahnelere aşık oldum.
OMAR RUDBERG (THE FOOO CONSPIRACY): Michael Jackson ve Beyonce’den ilham alıyorum.
STEVEN CALDWELL (TORONTO FC): Aldığım ilk albüm mü? Tanrım, acaba gerçeği söylemeli miyim? Michael Jackson’ın “Dangerous” albümü!
KENAN DOĞULU: Tarkan ya da Mustafa Sandal, sahnede stabil halde şarkı söyleyip, gitar çalmaya cesaret edemez. Onlar daha atik, daha danslı şov yapıyorlar. Onlar birer Michael Jackson, bense Sting’im. Ben müzisyen-şarkıcıyım, onlar değil. Tarkan İngilizce albüm projesini biraz daha gizli yürütmeliydi. Ben o hataya düşmem.
CARLOS SANTANA: Michael Jackson ölmeseydi birlikte bir albüm ve sahne performansı üzerine düşünüyorduk. Öldüğünden değil, aynı sahneyi paylaşamadığımız için onu özlüyorum.
OSMAN ARAR (ORKA GROUP GENEL KOORDİNATÖRÜ): Şubat 2006’da Michael Jackson, Umman mağazamızdan smokin aldı. Jackson, Sabco Center’a alışveriş yapmaya gitmiş. Dünyaca ünlü markalar yerine Damat-Tween’i seçmiş. Bunun üzerine, Damat-Tween bir süre daha Umman’da bulunan Michael Jackson’a koleksiyondan özel bir servis gerçekleştirdi.
WHITNEY HOUSTON: Michael Jackson’ın ölümünü duyduğumda “Hayır, bu doğru olamaz! Bu doğru olamaz!” diye düşündüm. Onun ölümü beni yıktı. Onun bazı ilaçları aynı anda aldığını biliyordum ama bu kadar ileri gideceğini de düşünmemiştim. Daha sonra kendime baktım ve korktum. Benim de başıma aynı şeyin gelmesini istemiyorum. Bu olmamalı. İkimizin de başına aynı şey gelmemeli. Michael için endişeleniyordum. Şimdi ise kendim için endişeleniyorum. Mike ve ben birbirimize çok yakındık. Bu genç adam gibi birisini hiç tanımadım. Bu yüzden bu olay beni çok üzdü. Bazı durumlarda o benim için bir ayna gibi oldu. Ama onunla aynı yola gitmek istemiyorum. Yani sonumun aynı olmasını istemiyorum. Onunla vakit geçirirken güzel anılarım oldu. Ailesini yıllardır tanıyorum. Onu en son 2001’de Usher ve Mya ile “Wanna Be Startin’ Somethin’” performansını gerçekleştirdiğim onun 30. yıl konserinde görmüştüm. Fakat yıllarca telefonla görüşmeye devam etmiştik. Özellikle de dava sırasında… Benimle telefonla konuşmak istiyordu ama onun o halini görmemi istemiyordu. Bu beni derinden yaralamıştı.
Umarım 7 word sayfası süren bu derlemeyi daha öncekiler gibi hiç bıkmadan okumuşsunuzdur. Eğer ilerleyen yıllarda bu serinin 4. bölümünü yaparsam yine yöneticilerinden birisi olduğum www.mjturklover.com sitesi için yapacağım. Ama “Sadece Müzik” sitesindeki köşemde de böyle bir bölüm olsun istedim. Lütfen eğer Michael Jackson hayranıysanız MjTurkLover sitesine gelmenizi rica ediyorum. Çünkü maalesef sosyal medya tüm fan club forumlarına büyük darbe yaptı. Eski forum ruhunu ben hala canlandırmaya çalışıyorum ama başarılı olamıyorum. Sadece MjTurkLover için değil, bütün diğer sanatçıların fan club’ları için de geçerli. Örneğin aynı çabayı Şebnem Ferah Fan Club’ı www.sebnemferahclub.com için de gösteriyorum. Kişisel paylaşımlarınıza gelen yorumlar ve beğeniler sizi tatmin ediyor olabilir ama eski birlik ve beraberlik bir başkaydı ya… Hiç mi özlemiyorsunuz o fan club buluşmalarını, organizasyonları, haberlere yorum yazmayı falan? Bu arada benim gibi vardiyalı çalışmıyorsanız eğer bu akşam 20:30’da Atölye Hangart’ta olun. Michael Jackson’ın anısına MJ Anma Konseri ve Eni Veci Vokke konseri var! Ayrıntılar https://www.facebook.com/events/1461145510850706/ adresinde… Şimdilik hoşça kalın…
NOT: Bu derleme ilk olarak 25.06.2015 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/uenlueler-michael-jackson-ile-lgili-ne-soeylediler.html adresinde yayınlanmıştır.
©2015 Sadece Müzik Net / Turgay Suat Tarcan