2001 yılında yani “Karma” döneminde Mydonose Showland’da izlediğim Pepsi sponsorlu Tarkan Konseri İzlenimlerim
29 EYLÜL 2001 CUMARTESİ: Bugünü web siteme de yazacağım için Tarkan’a ayıracağım. Ama sonuçta bu bir günlük, o yüzden bugün neler olduğunu da kısaca yazayım. Sabah kalktığımda evde Fıstık hariç kimse yoktu. Annemle babam Saroz’a gitmişlerdi, ablam ise ehliyet sınavındaydı. Web sitemdeki Aslı Gökyokuş sayfamı sonunda İngilizce’ye de çevirerek sitemin İngilizce bölümüne koydum. Bir süre sonra ablam “Geçtim” diyerek geldi. BBG’yi Tarkan konserine gittiğim için izleyemedim ama sonradan öğrendiğime göre Ali, Nur’u elemiş. Tam tahmin ettiğimiz gibi…
Neyse, Mydonose Showland kapıları saat 19:00’da açılıyordu. Ben 6 buçukta oradaydım. Hayatımda öyle bir kuyruk görmemiştim. Kendimi 5000. kişi sandım ama arkama bir döndüm, bir yığın kişi gelmiş. Her arkama döndüğümde kuyruk daha büyüyordu, insanlar uzaklaşıp küçülüyorlardı. Birkaç dakika bile ne kadar önemli… Yüzlerce kişiyi arkamda bırakmıştım. Bekleyenlere ilk baktığında gençlerin çoğunlukta olduğunu görüyordun ama incelediğinde 7’den 70’e her tip insan olduğunu anlıyordun. Zaten başka şehirlerden bile gelen vardı. Pepsi’nin bize verdiği bu biletlerin kaç lira olabileceğini sordu biri bana… Ben de bir tanıdığın gittiğini ve biletlerin 100 milyon olduğunu söyledim. Yazlıktaki çay bahçesinde içtiğin bir Pepsi’nin açma halkasının aslında Tarkan konseri bileti olduğu fikri sadece bana ilginç gelmiyordu yani… İlginç insanlara bakarken bir anda saat 7 oluverdi. Yavaş yavaş bilet kontrolü yapılıyordu. Ben yanımdaki insanların (kuyruk o kadar uzundu ki önümdekiler yanıma denk düşüyordu) ilerleyişine bakarken arkamdaki, yani öbür yanımdaki küçük kalmış insanlardan çığlık, onların yanındaki en ön sıradakilerden ise (kapı önü) protesto ıslıkları yükseldi. Neye uğradığımı şaşırdım, bir döndüm, en arka sıradakiler kapıya hücum ediyor. Saatler evvel gelenler ise haklı olarak protesto ediyor. Ama sonuçta ben de ötekilerden önce geldim, o yüzden ben de kapıya koştum ve hemen içeri girdim. Aslında işime gelmedi değil. Keh keh. Sıkışık tepişik bilet kontrolünden sonra içeri tam olarak girdim. Konser salonundan önce tuvalete uğradım. Kapı açılınca biz koşarken bodyguardlar “Sakin olun. Herkese yer var!” diyordu. Ama ben sahne önü istiyordum. Sonuçta muradıma erdim ve sahnenin en önündeydim. Daha doğrusu ikinci sıradaydım ama önümde kısa boylu kızlar olduğu için kendimi en önde gibi hissettim. Sahneye çok yakındım. Konser başlama saati 21:30’a kadar önümüzdeki büyük ekranda çok güzel hazırlanmış bir Tarkan belgeseli ve son birkaç yılın Pepsi reklamlarını gösterdiler. Kuzu Kuzu remix’inin fon müziği olarak kullanıldığı Tarkan belgeseli çok güzeldi. Pepsi reklamlarını zaten beğenirim küçüklüğümden beri… Hele Michael Jackson reklamları çok güzeldi ama sanatçı olarak sadece Tarkan’ın reklamını gösterdiler. Aslında Michael Jackson, Spice Girls, Britney Spears, Ricky Martin, Cindy Crawford, Şebnem Ferah, Kenan Doğulu, Janet Jackson gibi yıldızların da reklamlarını gösterselerdi çok güzel olurdu. Zaman yeterdi çünkü Tarkan belgeseli ve Pepsi reklamlarını en az 10 kere göstermişlerdir. Zaten zaman yaklaşınca öndeki kızlar “Yeter ya! Kaldırın şunu, Tarkan gelsin!” diyorlardı.”
Bu arada sebebini anlayamadığım bir kavga oldu kapı önünde… Aaa, o da ne? Tanıdık bir sima var çaprazımızda… Kesin tanıyorum. Dershaneye yakıştırıyorum olmuyor, İKÜ’ye yakıştırıyorum olmuyor. Sonunda onu formalı olarak Ataköy Cumhuriyet Lisesi’nde düşündüm ve buldum! Bu Ali’lerin yan sınıfında tanıdığım, ama samimi olmadığım bir arkadaş… İsmini hatırlamıyorum, bir yıllığa bakayım; Özgür İlhan’mış. Neyse, sonunda Tarkan “Kapıdaki yüklemeden dolayı konser 5 dakika geç başlayacaktır” anonsundan 5 dakika sonra sahneye çıktı. Tabii Tarkan belgeselinde ekrandan önceden çekilmiş bir görüntüde el sallamasında bile çığlık atan insanların sesini duysaydınız… “Kuzu Kuzu Geldim” diyerek geldiğini vurguladı. Arkadaki ekranda (öndeki büyük ekran sahnenin gözükmesi için kalkmıştı) çok güzel görüntüler vardı. “Dön Bebeğim”i mi söylüyor; masmavi yağmurlar… Ebrular, grafikler, v.s. Şarkıya göre… Tarkan için söylenecek söz yok. Muhteşem bir ses, güzel danslar, yabancı sanatçılara benzeyen (Michael Jackson, Jennifer Lopez) sahne performansı… Neden yurt dışında Türkiye’yi temsil ettiğini sanıyorsunuz?
Söylediği şarkıları yazıyorum. Bunlar söyleniş sırasına göre değil; albüm ve şarkı sırasına göre: Vazgeçemem, Şıkıdım, Dön Bebeğim, Kış Güneşi, Unutmamalı, Gül Döktüm Yollarına, Salına Salına Sinsice, Kır Zincirlerini, Başına Bela Olurum, Unut Beni, Aşk, Ay, Kuzu Kuzu, Gitti Gideli, Ona Sor, Hüp, Sen Başkasın, Taş, Her Nerdeysen, Verme… Aslında insan “Şımarık”, “Çok Ararsın Beni”, “Selam Ver”, “Biz Nereye?”, “İkimizin Yerine”, “Yandım”, “Ölürüm Sana”, “Uzak”, “Gelip de Halimi Gördün mü?” gibi şarkıları aramadı değil… Tarkan yabancı şarkıcılar gibi çoğunlukta uzağa keskince bakarak şarkı söylüyordu. 1992’deki ilk Tarkan’la şimdiki Tarkan arasında ne çok fark olduğunu düşündüm bir an… O sırada göz göze geldik. Tarkan kendinden emin, “Ben sahnede herkesin çığlık attığı bir starım, sen sadece konserime gelen 5000 kişiden birisisin. Konserime geldiğin için sağol seyirci parçası…” gibi baktı. 🙂 Tabii öyle düşündü demiyorum ama öyle bir ifade vardı. Ben de ona gülerek baktım “Ben sıradan bir seyirci değilim” dermiş gibi… Sonuçta konser izlenimlerimi yazarak bu konseri internette kalıcı yapacağım, değil mi ama? 😀 O da “Seni iplemiyorum. Bak bakalım yanındakiler oraya gelince nasıl bağıracak?” diye benim önüme geldi. Gözlerini kapayarak ve dudağını ısırarak dans etti. Kızlar “Tarkaaaan! Sen benim aşkımsın!” diye kendilerini yırtıyorlardı. Erkekler de “Ay’ı söylesene be!” diye ıslık çalınca anladım ki sadece kızların taptığı bir şarkıcı değil. Tarkan’ın kostüm değiştirme aralarında Tarkan’ın klipleri ve konser görüntüleriyle Kuzu Kuzu’nun remixleri çalıyordu. Bu remix’leri (Kıvanch K. Mix, Ozinga Mix) çok sevdiğim için çok zevk aldım. Dansçı kızlar çok güzeldi ve çok güzel dans ediyorlardı. “Gül Döktüm Yollarına”da Grup Mezdeke de çıktı. Belki Tarkan, Sibel Can’la göbek atamadı ama Mezdeke’yle attı. Keh keh. Bir Fatih Ürek, bir erkek dansöz göbek atarken iğrenç bulunuyor ama Tarkan’ınki beğeniliyor. Çünkü seviyeli atıyor! “Ay” şarkısında mı ne yukarıdan üzerimize kağıt parçaları attılar, çok güzel bir görüntü oluştu. Yukarıdan iki tane beyaz kaptım. Zaten diğerleri de almaya çalışıyordu. Hatta havada kapamayıp yerden alanlar da vardı ama ben günlüğüme yapıştırdığım bu şeylerin özel olmasını isterim ama bir de parlak bir tanesi boynuma yapıştı, yani üç tane oldu. Aslında Pepsi balonlarından birini de havaya fırlatabilseydim iyi olacaktı. Ama üzerimden uçtu. Son iki şarkı “Ay” ve “Hüp”tü. Pepsi hep “Daha fazlasını iste” dediğinden, biz de ne yapalım, daha fazlasını istedik ve “Ay”ı 3 kere, “Hüp”ü ise 2 kere söyledi.
Bu, hayatımda gittiğim en iyi konserlerin başında geliyor. Konser hatırası deyince aklıma ilk Şebnem Ferah & Teoman, Sezen Aksu, Steve Vai, Athena gelir. Artık Tarkan da gelecek. Türk olarak gitmek istediğim konserler ise Aslı Gökyokuş, Özlem Tekin, Sertab Erener, Nilüfer, Kargo… Yabancı olarak saysam bitmez, çünkü yabancı olarak sadece Steve Vai ve Larry O’Neill’e gitmiştim. 🙁 Ama Tarkan’ın konser verdiği yer olan Mydonose Showland’de kusursuz Grease müzikalini de izlemiştim, o ayrı… Ya, Mydonose dedim de aklıma Sultans of The Dance geldi. Keşke gidebilseydim… 2,5 saatlik konserden tatmin olmuş bir biçimde çıktım. Herkes Tarkan için “medya şişirmesi” diyor ama öyle olmadığını anlamak için konserine gitmeniz gerekiyor. Bir Michael Jackson olamaz, bu doğru… Zaten kimse Michael Jackson olamaz. Hepsini birleştirseniz yine olmaz ama Tarkan’ın diğer Türk sanatçılarını gölgesinde bıraktığı bir gerçek her ne kadar her dönem bir rakip gösterseler bile… Fotoğrafların gelmesi için e-mail adresimin yazıldığı kağıdı www.pepsi.com.tr kutusuna attım. Çıkışta bir cafede “Kuzu Kuzu” çalıyordu. Zaten o atmosferden çıkmışım, “içimdeki sesi” dinleyip kendimi kaybettim ve 3 milyon’a aldığım zilleri çıkarıp yolun ortasında Tarkan gibi oynadım. Bir de ne göreyim? Çocuklarını, torunlarını, arkadaşlarını bekleyenler ya da konserden çıkanlar beni pür dikkat izliyorlarmış da haberim yok. Aklım başıma geldi ve çaktırmadan uzaklaştım. O sırada Tarkan’ın Türkiye’de birçok şey değiştirdiğini, bazı önyargıları yıktığını daha iyi anladım. Bir şey daha anladım: Aman Allahım! Tarkan beni de etkisine tamamen almıştı! Tamam, “Yine Sensiz…”den beri ne çıkarırsa alıyorum ama bunu planlamamıştım. Şu anda tüm Türkiye etkisinde… “Kıl Oldum Abi” zamanlarında ona kıl olanlar bile… Ama ben ta o zamanlardan gelecek vaat ettiğini anlamıştım. Keh keh. Fakat bu kadar değil… Bir de hem eleştirilmeyi, hem sevilmeyi bir arada nasıl yürütüyor acaba? Örneğin yanımdaki genç, Tarkan “Hüp diye sizi içime çekeyim mi?” diye sorduğunda “Çekebilecen mi ki?” diye bağırmıştı ve bana dönüp “Aslında duydu ve bozuldu” demişti. Fakat çok eğleniyordu. Taksiciyle zor buluştum. Koltuğa oturduğumda her yerimin ağrıdığını daha belirgin hissettim. Eve geldiğimde her yer karanlık ve sessizdi. Ablam uyuyordu. Ama bana göre sessiz değildi, çünkü kulaklarım çınlıyordu. Bu arada komik bir şey geldi aklıma… Bağıra bağıra şarkı söylediğim için ses tellerim bozuldu, sesim kötüleşti ve önümdeki kız “Ne kart sesin var!” diye bağırdı. Ben duymamazlıktan geldim ve gıcıklığına söylemeye devam ettim. Halbuki ortaokul ve lisede “Sesini kalınlaştır” dediklerini bir bilse… Tabii ince sesim yok, yanlış anlamayın.
5 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA: Evet, her ne kadar 2001 günlüğüme yazarken aynı zamanda web siteme koyacağımı planlasam da bu satırlar yaklaşık 13 yıl boyunca ajandamın sayfalarında sararmaya, saklanmaya yüz tutmuştu. 13 yıl süren üşengeçlikten sonra web sitemin 15. yıl dönümü için 2014’te yaptığım güncellemeler arasında yerini buldu. 2005 yılında bir kez daha Tarkan konserine gitmiştim ve o da web sitemde 2010 yılında yer alarak yine 5 yıllık bir gecikme yaşamıştı nedense… Ama 2001 yılındaki Tarkan konseri izlenimlerim daha çok delay verdi niyeyse… Günlüğümü okurken duygulanmadım değil. O satırları yazdığımda sadece 2 yabancı konser görmüşüm. Fakat yine gecikmeli olarak web sitemde yerini bulan Steve Vai kritiğimdeki derlemede (http://www.tst.gen.tr/Konser/stevevai.htm adresinden bakabilirsiniz) görebileceğiniz gibi şu ana kadar 47 yabancı konser izlemişim. Türkleri sayamadım, saymadım henüz, çünkü sayısız Türk şarkıcı ve gruplarının konserini izledim ama 2001 günlüğümde “Canlı izlemek istediğim Türkçe sanatçılar” listesi yapmışım ya? İşte o isimlerin konserlerine ilerleyen yıllarda gittiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Hatta bazılarına birkaç kez gittim. Ayrıca Nilüfer ve Sertab Erener dışındakilerle fotoğraf çektirme şansına da erişmiştim. Aslı Gökyokuş ve Özlem Tekin fotoğraflarıma daha önceden web sitemde yer vermiştim. Aslında beraber fotoğraf çektirdiğim 100’den fazla ünlünün fotoğraflarına “Fotoğraf Albümüm” bölümünden ulaşabiliyorsunuz yıllardır. Fakat www.tst.gen.tr server’larında bu bahaneyle Kargo’nun ikinci vokalisti Koray Candemir ile çektirdiğim fotoğrafı örnek olarak göstermek istiyorum. Kargo’nun konserini 4 kez izledim. 2 tanesinde vokalist Koray Candemir’di. 1 tanesinde Fergan Mirkelam’dı ve bir çılgınlık yapıp sahneye atlayarak Mirkelam ile de fotoğraf çektirmiş ve paylaşmıştım bunu web sitemde… Sonuncusunda Ozan Anlaş’tı vokalist… Yani bir tek ilk vokalistleri Deniz Aytekin’i canlı olarak izlememişim yaşım yetmediği için… Ama Kargo tarihindeki en önemli solist olan Koray Candemir aynı zamanda Maskott grubunun solisti ve solo şarkıcı olarak da başarılara koştu. 26 Kasım 2013’te Atatürk Havalimanı’nda ekranlara bakarken yakalamıştım onu… “Bir arkadaşım uçacak da, o yüzden inceliyordum” demişti bana. Halbuki sonradan öğrendiğime göre kendisi Mısır’a uçuyordu. Kendisi şu an Gezi Parkı’nda direnişçilere destek verdiği için başka suçlamalarla karşı karşıya… Fakat Koray Candemir’e buradan seslenmek istiyorum: Hayranları ve çağdaş Atatürk’çüler onu yalnız bırakmayacak…
TURGAY SUAT TARCAN
©2001-2014 TST Interactive Company