banner
banner

“Star Wars: The Force Awakens” filminde 4DX deneyimi…

s-3d4e3d4e3271e496e6efd99a862e097d800f38bd

Bugün “Star Wars: The Force Awakens” filmine gittim. İzlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle filme gitmeyenler için söyleyeyim. Birkaç önemsiz spoiler içerebilir “Yıldız Savaşları: Güç Uyanıyor” kritiğim… Ama merak etmeyin, yazıyı okuyabilirsiniz. Gidip de filmin sonunu söylemeyeceğim. Sadece birkaç önemsiz detayı söyleyebilirim.
Benim Star Wars maceram 1999 yılındaki “Star Wars: Episode I – The Phantom Menace” (Yıldız Savaşları: Bölüm I – Gizli Tehlike) ile başlamıştı. Filme gidememiştim ama çıkar çıkmaz filmin VCD’sini satın almıştım. O zamanlar DVD çok yaygın değildi zaten. DVD’ler ateş pahasıydı. Hatta bilgisayardan izlemiştim ilk olarak. Tabii ki sonra DVD Player’dan tekrar izlediğim olmuştu. Çok beğendiğim için serinin devamını sinemada devam etmiştim. Bunlar 2002 yılında vizyona giren “Star Wars: Episode II – Attack of the Clones” (Yıldız Savaşları: Bölüm II – Klonların Saldırısı) ve 2005 yılında çıkan “Star Wars: Episode III – Revenge of the Sith” (Yıldız Savaşları: Bölüm III – Sith’in İntikamı) idi. Yani 10 yıldır sinemada bir Star Wars filmi görmemiştim. İlk Yıldız Savaşları serisini de Cnbc-e kanalından izlemiştim. Bunlar “Star Wars Episode IV: A New Hope” (Yıldız Savaşları: Bölüm IV – Yeni Bir Umut), “Star Wars: Episode V – The Empire Strikes Back” (Yıldız Savaşları: Bölüm V – İmparator) ve “Star Wars: Episode VI – Return of the Jedi” (Yıldız Savaşları: Bölüm VI – Jedi’ın Dönüşü) idi. Aslında sıralamada doğru gitmiştim. Çünkü 1977, 1980 ve 1983 yıllarında çıkan filmler aslında delikanlılık dönemimde çıkanların devamıydı. Animasyon versiyonu olan “Star Wars: The Clone Wars”u da aynı kanaldan, yani televizyondan izlemiştim. Ben 2 yaşındayken çıkan Star Wars 6’nın devamı olan Star Wars 7’yi izlemek için de 2015 yılını beklememiz gerekiyormuş. Artık bitti sandığım maceraya teknolojisi daha gelişmiş, 5 duyuya hitap eden efektlerle devam edecekmişim de haberim yokmuş.

12339226_10153600321878891_4683453630123098920_o
Bu sene gerçekten de Star Wars çılgınlığı yaşanıyor. Herkes figürlerini, kartlarını, kitaplarını falan satın alıyor. Bende de figür olarak sadece yıllar evvel Kinder’den çıkan bir Darth Vader oyuncağı vardı. Sosyal medyadan figürlerini paylaşanlardan geri kalmamak için “Bu küçük şeyle idare ediverin” diye esprili bir şekilde ayın 19’unda Instagram’dan paylaşmıştım. 😀 Tabii ki bu furyayla dalga geçmiş olsam da benim de içimde bir Star Wars hayranı vardı. O yüzden ben de “Yıldız Savaşları 7″yi izlemek için iple zamanı çekiyordum. Kısmet 24.12.2015 tarihine, yani bugüneymiş… Vakit ancak bulabilmiştim. Zaten ilk günlerin biletlerinin tükendiği dedikodusunu duyduğum için mantıklı olanın biraz beklemek olduğuna karar vermiştim. Arkadaşlarım da filme gitmek için sabırsızlanıyordu. Ben “Perşembe günü gideceğim” dediğimde “Marmara Forum’da izle. 4 boyutlu sinema Türkiye’de ilk kez oraya gelmiş” dediler. Daha önceden 5 boyutlu sinemaya gitmiştim ama alışveriş merkezlerinde 5 dakikalık animasyonlar olur ya? İşte onlardandı. Normal uzunlukta gerçek oyuncuların oynadığı filmlerde aynı teknoloji kullanılsa nasıl olur diye merak ediyordum. 3D sinemaya ilk olarak 2009 yılında Capacity’de gitmiştim. İlk izlediğim 3 bouytlu film “Avatar”dı. Daha sonra zaten üç boyutlu olmayan aksiyon, bilim kurgu ve fantastik film pek kalmamıştı. Neredeyse gittiğim her film 3D teknolojisi ile çekilmişti. Gerçek filmi 4DX olarak ise ilk kez bugün Star Wars’ın yedinci filmi ile deneyimledim. Yani tıpkı “Avatar” filmi gibi tarihi bir film oldu benim açımdan… Unutulmayanlarım arasındaki yerini aldı.
Cinemaximum kartım olduğu için bedava film hakkım vardı. Yani 8 puan toplamıştım. İyi ki de bu filme denk gelmiş. Çünkü nor12391185_10153612872468891_7227371545023572853_nmal sinema biletlerinden daha pahalıydı ama gerçekten de para ödemiş de olsam tabii ki verdiğim paraya değerdi. Koltuklar sahneye göre sallanıyordu. Mesela daha filmin başında yazılar her filmin başında olduğu gibi uzayda yukarıya doğru gittikten sonra kamera aşağıya doğru gidince siz de uzay boşluğunda sürükleniyormuşsunuz gibi oluyor. Her şey öyle başlıyor. Savaş sahnelerinde patlamalar olduğu zaman sinema salonunda şimşekler çakıyor. Ortalığı sis kaplıyor. Hatta burnunuza pis barut kokuları bile geliyor. Tabii ki ormanın içindeyseniz temiz bitki kokularını da alıyorsunuz. Eğer etrafta tipi kar yağıyorsa rüzgarın yönüne doğru yüzünüze gerçekten soğuk rüzgarlar geliyor. Neredeyse saçlarınız uçuşuyor. Uzay gemisi denizin üzerinden geçtiği zaman dalgalar savruluyorsa yüzünüze su damlacıkları geliyor. Kylo Ren’i canlandıran Adam Driver; işkence koltuğunda Poe Dameron’u canlandıran Oscar Isaac’a ya da Rey’e hayat veren Daisy Ridley’e işkence ediyorsa sizin oturduğunuz sinema koltuğu da işkence koltuğuna dönüşüyor. Stormtrooper’lardan birisi Kylo’nun sırtına yumruk attığında tıpkı masaj koltuğu gibi sizin de sırtınıza koltuktan bir darbe geliyor. Hatta nasıl olduysa Rey, Finn’i canlandıran John Boyega ile ilk karşılaştığında onu hırsız sandığı için bacağına elektroşok aletiyle elektrik verdiği zaman benim de bacaklarıma elektrik verildi. Hadi kokular, rüzgarlar, sular falan deliklerden geliyor da o elektrik nasıl geldi? Anlayamadım. Film arasında koltuğun altını inceledim. Beyaz bir boru gibi bir şey vardı. Herhalde ondan geliyor olmalıydı. Belki de elektrik değildi, o beyaz şey ile bacaklarımıza vurulmuştu. Biz de psikolojikman elektrik çarptı sanmış olmalıyız.

Gerçekten de filmi yaşamış gibi hissettim. Ben de savaşı yaşadım. Ben de darbe aldım. Ben de soğuk yerlerde üşüdüm. Ben de alevler çıktığı zaman o alevleri yüzümde hissettim. Hatta pis kokudan hapşırdım. Güzel bir adrenalindi. Eğer filme gitmediyseniz kesinlikle Marmara Forum’daki Cinemaximum’un 8. salonunda izleyin. Fakat uzaksanız, mesela başka bir şehirdeyseniz yapacak bir şey yok. Yine de filmden keyif alacağınızı düşünüyorum. Film de Star Wars hayranlarını tatmin edecek kadar iyi… Ayrıca orijinal üçlemedeki karakterlerin yaşlılık hallerini de görüyorsunuz. Mesela Han Solo (Harrison Ford), Prenses Leia (Carrie Fisher), Luke Skywalker (Mark Hamill), Chewbacca (Peter Mayhew) gibi… Ben en çok robotları yani C-3PO’yu, Droid Bb-8’i ve R2-D2’yi özlemişim nedense…
Bu arada gün geçmiyor ki Star Wars ile ilgili yeni bir haber çıkmasın… Geçtiğimiz aylarda Michael Jackson’ın 1999 yılındaki ilk “Yıldız Samichael-jackson-jar-jarvaşları” bölümünde Jar Jar Binks’i oynamak istediği ortaya çıktı. Bunu karaktere sesini veren Ahmed Best açıkladı. Ahmed Best, Natalie Portman, George Lucas ve Lucas’ın çocukları Michael Jackson’ın konserine gitmişler ve kulise girmişler. Lucas, Best’i Michael’a “İşte bu Jar Jar” diye tanıtmış. Michael da “Oh tamam” demiş. Konser sonrası verilen after party’de Ahmed Best, Lucas’a “Neden beni öyle tanıttın?” diye sormuş. Lucas da “Aslında bu karakteri Michael Jackson canlandırmak istiyordu ama Thriller’daki gibi protez ve makyajla karaktere bürünmek istediği ve filmden daha çok ilgi çekeceğini düşündüğüm için reddettim. Ben bilgisayar teknolojisi ile Jar Jar Binks’i yaratmak istiyordum zaten” diye cevap vermiş Best’e… Aslında şahsi düşüncem Star Wars tarihinin en gereksiz bulunan ve en benimsenmeyen karakterini Popun Kralı canlandırsaydı serinin sonraki filmlerinde Jar Jar Binks’in rolü azaltılmazdı ve kesinlikle tıpkı The Wiz’deki korkuluk gibi Jackson’ın istediği şekilde karakter yaratılsaydı insanlara daha doğal gelecekti ve daha çok sevilecekti.

Neyse, bildiğiniz gibi filmler hakkında kritik pek yazmam. 1999 yılından beri liste yapmayı tercih ederim. Ama bu kez yazmaya karar verdim. Dayanamadım, sitemde filmle ilgili kendi ayrıntılı düşüncelerim de olsun istedim… Filmin sonuna bakılırsa devamı da geleceğe benziyor. Bakalım bizi ilerleyen yıllarda hangi maceralar bekliyor?

TheForceAwakens_dls_wpw_poster


Article Categories:
Sinema
Likes:
0

Leave a Comment