2017 gerçekten müzik sektörü açısından bereketli geçiyor. Her ne kadar “Şampiyona şeker geliyor” ya da “O sen olsan bari” gibi kötü şarkılar prim yapmaya devam etse de efsanevi ve kaliteli isimlerin de çalışmaları bir bir çıkıyor. Anastacia, Aretha Franklin, Elton John, Sheryl Crow’un yeni albümlerini de almayı çok istiyorum ama çok fazla nostaljik albüm aldığım için henüz onlara sıra gelmedi. Fakat 2017 çıkışlı bazı albümler almaya devam ettim. “Alakasız Albümler Kritiği” yazımın üzerinden 4 ay geçmiş. Şimdi o yazımın bir nevi devamı niteliğinde olan kritiğimi yazma vakti geldi… İşte 7 adet CD ile ilgili izlenimlerimi sizler için yazdım.
HANDE YENER – HEPSİ HİT VOL 2: Hande Yener’in bende bir tek “Sen Yoluna… Ben Yoluma…” albümü vardı şu ana kadar ama çalışmalarını hep takdir ettim. Konserine bile gittim. Böyle Sezen Aksu ekolünden gelen güçlü bir sesin, canlı söyleyebilen bir vokalin playback harikası Demet Akalın’la karşılaştırılmasına hep karşıyımdır. Mesela bana göre çok iyi bir disko şarkısı olan “Kelepçe”, “Kırmızı” ve “Aşkın Ateşi” gibi bazı şarkıları hep hoşuma gitmiştir. Sadece “Bakkal şarkıları yapıyor” diye küçümsediği Serdar Ortaç’la neden “İki Deli” diye düet yaptı? Anlayamadım. Bir de “Ya Ya Ya Ya” şarkısına hep gıcık kapmışımdır. Fakat eğlendirici piyasa şarkıları kategorisinde Hande Yener’in diğer rakiplerinden daha kaliteli olduğu da bir gerçek… Bu yüzden ben de müziğine kayıtsız kalamadım ve “Bakıcaz” şarkısı çok hoşuma gittiği için albümü aldım. Ve gerçekten tüm şarkıları sevdim diyebilirim. Dünya müziğinde neler olup bittiğini takip eden bir isim olduğunu kanıtlamış yine… Örneğin “Faili Meçhul” Daft Punk şarkılarına çok benziyor. Mert Ekren düeti “Alev Alev” de tam bir hit adayı… Gerçi zaten albümün ismini hakkını verircesine hepsi hit… Yazlık kulüpler yine Hande Yener’den sorulmaya devam edecek gibi görünüyor. Serdar Ortaç, Demet Akalın duymayalım da artık… Şarkı sözleri de iyi… Örneğin “Ben En Çok” ilk başta bana anlamsız geldi ama sonraki dinlemelerimde “Kadın resmen felsefe yapmış” dedim. Ama albümden derin bir felsefe beklemeyin. Eğlenmek isteyenler dinlesin.
VEGA – DELİNİN YILDIZI: Her ne kadar Türkçe Pop Müziğini, özellikle de 90’lı yıllardan kalma sanatçıları takip etmeye çalışsam da ve severen dinlesem de Türkçe Rock Müziği beni daha çok heyecanlandırıyor. Yıllardır albüm çıkarmayan Vega da 2017’yi bekleyenlerden oldu… Ben de tam bir Vega hayranı olduğum için albümü çıkar çıkmaz aldım. Normalde albümlerden bahsederken “Albümü çok sevdim. Favori şarkım şu” deriz ya? İşte ben hala bu albümdeki favori şarkıma karar veremedim. Çünkü hepsi birbirinden güzel… Ama sanıyorum sondan ikinci şarkı “Man-yak-lar” tam benlik, tempolu bir şarkı… Evet, albüm sonlara yaklaşınca şarkılar daha bir güzel oluyor sanki. Normalde albümlerde hitler başa konur, sonlara daha sönük şarkılar koyarlar. Ama bu albümde tüm şarkılar harika olduğu için sıralamayı da şaşırmış olmalılar. Aslında albüme adını veren şarkıdan son şarkı “Ve Tekrar”a kadar tüm şarkılar muhteşem ama nedense albümü dinlerken bende böyle bir his oluştu. Belki de tam tersi bir sıralama yapsalar aynı etki yaratacaktı bende… Hangi parçayı tavsiye edeyim ki size? “Dünyacım”ı mı, yoksa “Sonunu Söyleme Bana”yı mı? Sanıyorum tıpkı Şebnem Ferah’ın albümleri gibi bütün Vega fanlarının ayrı favorisi olacak. En çok sevdikleri şarkıyı sorduğunuzda farklı şarkı isimleri söyleyecekler.
SELDA BAĞCAN – REMIX: Evet, Türk Halk Müziği dinlemiyorum. Çünkü türkücülerin abartılı gırtlak nağmeleri beni rahatsız ediyor. Çevremdeki arabeskçiler tarafından bu özelliğim; yani THM, Türk Sanat Müziği, Fantazi ve türevlerini dinlememem çok eleştiriliyor. En azından saygı duyuyorum. Gençken saygı bile duymazdım. Halbuki ben sadece yabancı müzik dinlemiyorum. Türkçe de dinliyorum ama rock ve pop ağırlıklı tabii ki… Yok kendi kültürümüze sahip çıkmalıymışız da, yok bilmemneymiş de… Halbuki bana göre müzik evrenseldir. Sadece metal ya da rap dinleyene de, sadece yabancı ya da Türkçe dinleyene de saygılı olmak zorundayız. Zevkler ve renkler tartışılmaz. Ayrıca arabeskin bizim kültürümüz olduğunu düşünmüyorum. Adı üstünde; Araplardan geliyor. Ama her Türk gibi benim içimde de Anadolu’dan gelen ezgilerimize sempati var. Fakat o da Barış Manço, Haluk Levent, Sezen Aksu, Cem Karaca, Barış Akarsu gibi isimler söylüyorsa… Türkücülerden ise Zara, Yavuz Bingöl ve Kubat söylerse beni rahatsız etmiyor bir tek ama gidip de albümlerini alacak kadar da değil… Yalnız aralarında öyle bir ses var ki, benzersiz… O da Selda Bağcan… Müzik arşivimde yer alan tek türkü albümü kendisinin “40 Yılın 40 Şarkısı” derlemesidir. Artık sesinin uluslar arası bir şöhreti var bildiğiniz gibi… Ben de küçüklüğümden beri severim. Evet, aslında onu Anadolu Rock kategorisine de koyabilirsiniz ama sazların bol bol kullanıldığı birçok şarkısı da var. O yüzden kendisini türkücü olarak görüyor ama yine de çok seviyorum. Remix albümü de çıkar çıkmaz aldım. Çünkü bu güzel sesi bir de modernize olmuş düzenlemelerle duymak hoş olur diye düşündüm. Öyle de oldu. Özellikle de “Gesi Bağları”ndaki performansı inanılmaz! Bu albümde Acid Pauli, Jamie, Cafi, İpek İpekçioğlu, Ambassadors, Moguz, Catwork, Hey Douglas, Kozmonotosman ve Fattish’in yanı sıra Barış Manço’nun oğlu Doğukan Manço’nun Selda Bağcan’ın şarkılarına yaptıkları remix’leri yer alıyor. Yaşıtım olan Manço, küçükken çok eğlenceli ve komik bulduğum “Ziller ve İpler”i günümüze uyarlamış. Bu kadının Atatürkçü olmasından dolayı da gurur duyuyorum. Uğur Mumcu’yu andığımızda meydanlarda onun “Uğurlar Olsun”u çalar. Yalnız CD kitapçığının aceleye getirildiğini düşünüyorum. Hadi, “Armut piş, ağzıma düş” düşüncesiyle “40 Yılın 40 Şarkısı” kitapçığındaki biyografiyi aynen copy-paste yaptınız. Onu kabul ettim. Güzel bir yazı gerçekten ama insan hiç mi kontrol etmez basılmadan evvel? Bir sonraki sayfaya geçişlerde cümleler hep yarım kalmış.
FUAT İNAN – ATATÜRKç’E ŞARKILAR: Az önce müzik arşivimdeki tek türkü albümünün Selda Bağcan’a ait olduğunu söylemiştim. Türk Sanat Müziği olarak ise sadece Şebnem Ferah’tan Sezen Aksu’ya efsanevi düetleri barındıran “Müzeyyen Senar ile Bir Ömre Bedel” ve Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına aldığım “Nazan Sıvacı ile Atatürk’ün En Sevdiği Şarkılar” CD’leri var bende… Müzik arşivimde Özgün Müzik örneği ise hiç yoktu. Ta ki Fuat İnan “Atatürkçe Şarkılar” albümünü çıkarana kadar. Albümün ismi küçük ve kırmızı fontla yazılmış “ç” harfini çıkarırsak aynı zamanda “Atatürk’e Şarkılar”… Yani yine Ulu Önderimiz anısına aldım bu albümü… PKK’ya destek veren terör yanlısı o ünlü Özgün Müzik sanatçısını göklere çıkaracağınıza sesinin ismi bende saklı o isimden geri kalır yanı olmayan Atatürkçü bu gence siz de destek verin. Ayrıca şunu da söylemeliyim ki bu albüm Atatürk sevdalılarının maddi desteği ile çıkmış. Zaten devletin böyle albümlere destek vereceğini sanmıyorum. İşlerine gelmeyebilir. Haluk Levent de daha önceden Yaşar’ın da söylediği “İzmir Marşı”nı Anadolu Rock’a kazandırdı. İnşallah bu tür çalışmaların devamı gelir de Atatürk sevgisi bizden sonraki nesillere en azından müzikle aşılanır. Ders kitaplarından bir bir çıkartılarak unutturulmak isteniyor çünkü… Çelik, Kenan Doğulu, Yaşar, Haluk Levent gibi daha önce bu tür single çalışmaları olan isimlerden de bu tür konsept albüm bekliyorum ben şahsen… Pop ve rock kategorisinde de çıkmalı. Hatta rap albümleri de olursa tadından yenmez. Böylece Milli bayramlarda çalınacak, coşulacak daha çok şarkı olur.
MİTHAT CAN ÖZER – KARA SEVDA: Bildiğiniz gibi Barış Manço’nun oğlu Doğukan Manço şarkı söylemiyor ama başkalarına şarkı söyleterek aranjörlük ve DJ’lik yapıyor. Bunları da single olarak çıkartıyor. İlk single’ı “Binlik Demlik”te babasının sesini kullanmıştı. Daha sonra Tuğba Yurt ile “Sakin Ol!”, Funda ile ise “Yüzleşme” single’ları yapmıştı. Yani Doğukan Manço bir Sezen Aksu bestesini kullanmıştı. Sezen Aksu’nun kendi rock grubu da olan ve hem bestecilik, hem şarkıcılık, hem gitaristlik yapan oğlu Mithat Can Özer ise yeni single’ında bir Barış Manço bestesi kullandı. Daha önceden Ayşegül Aldinç ve Özlem Tekin’in de coverladığı, Barış Manço’nun Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere tüm Japonya’yı coşturduğu “Kara Sevda”nın Mithat Can Özer tarafından söylenen 2017 versiyonunu da sevdim ve single’ını Barış Manço arşivime kattım. Zaten Barış Manço coverlarını severim. Ama Muazzez Ersoy, Mahsun Kırmızıgül, Hülya Avşar ve şarkı mı söylüyor, yoksa konuşuyor mu belli olmayan Mehmet Erdem gibi isimler bir daha söylemesin de, yeter benim için… Popçular da iyi söylüyor ama rockçılar daha iyi… Arabeskleştirmesinler, yeter… Bu arada Mithat Can Özer de tıpkı Doğukan Manço ve benim gibi 1981 doğumlu…
ULTIMATE SUMMER – 4 CDS OF THE GREATEST SUMMERTIME MUSIC: Sadece stüdyo albümlerinin değil; karışık albümlerin de kritiklerini yapıyorum bildiğiniz gibi… Zaten küçüklüğümden beri okuduğum Blue Jean, Billboard, Popcorn, Walk.man, GO!, Popsi, Top Pop, Number One gibi dergiler de karışık albümler çıkınca kritiklerini yaparlardı. O yüzden hiçbir sakınca görmüyorum. 4 CD’lik bu box-set aslında 2016’da çıkmıştı ama Türkiye’ye 2017’de geldi. 70’li yıllardan günümüze en güzel yazlık şarkılarını bir araya getirmişler. Şarkılarda güneşten, kumdan, sahilden; kısacası yazdan bahsediliyor genelde… Ama “Lambada”dan “Macarena”ya kadar yazlık kulüplerde çok çalan şarkılar da var. George Michael’dan Michael Jackson’a birçok efsane yer alıyor albümde… Latin, rock, pop, disco, reggae, alternatif, R&B, elektronik, rap gibi hemen hemen her tarza yer verip yelpazesini geniş tutan albümde Gloria Estefan’dan Jennifer Lopez’e kanınızı kaynatacak çok şarkıcı bulacaksınız. Kimler yok ki albümde? Pharrell Williams, Will Smith, Shakira, Justin Timberlake, Gipsy Kings, Toto, Pink, Calvin Harris, Usher, Pitbull, Dido, Billy Ocean, Boney M., Groove Armada ve daha nicesi… Derlemelerin vazgeçilmezi Diana King klasiği “Shy Guy” bu albümde de var. Fakat bence eksikler de var. Mesela Madonna’nın “Holiday”i, Bob Marley’in “Sunshine Reggae”si, Hair müzikalinden “Let The Sunshine In”, Bananarama’nın “Cruel Summer”ı, John Travolta ve Olivia Newton-John’un “Summer Nights”ı olmadan nasıl böyle bir derleme çıkarabildiler? Çok enteresan… Belki de telif hakkı izni alamamışlardır. Ama onlarsız bile yazlık mekanınız varsa playlist yapmanıza gerek yok. Alın CD’yi… Takın… Müşterileriniz memnun kalacaktır. Tabii ki dinleyici olarak da öyle… Yazlığınızda parti vermek istiyorsanız bu CD’leri takmanız yeterli olacaktır.
MICHAEL JACKSON – SCREAM: Bir Michael Jackson fanatiği olarak bu albümü sona bırakmaya karar verdim. Çünkü biz MJ Fan’lar için arşivlik her materyal önem taşıyor. Sony Müzik de bu açığımızı iyi değerlendirip her sene bir şey çıkartıyor. Biz hala Ghosts ve Captain EO filmlerinin tekrar DVD olarak çıkmasını; HIStory, 30th Anniversary, Michael Jackson and His Friends, Victory gibi turnelerinin orijinal olarak yayınlanmasını; başka yayınlanmamış şarkılarının “Michael”, “Bad 25 Disc Two”, “Xscape” albümleri gibi bir bir ortaya çıkmasını beklerken Sony Müzik ne yaptı? Sanki derleme MJ albümleri stüdyo albümlerden daha fazla değilmiş gibi yine bir best of ile karşı karşıya bıraktı bizleri… Bahaneleri de hazır: Cadılar Bayramı’nı kutlamak… Yani güya bir konsept albüm ile karşı karşıyayız.
Tıpkı “Off The Wall”un Spike Lee belgeseli DVD’sinin de bulunduğu 2016 basımı gibi “Scream” de henüz Türkiye’ye gelmedi maalesef… Ama Kore’ye giden bir MJ Fan arkadaşımdan rica ettim. Aldı, sağ olsun. Çünkü “Ya bu da gelmezse? Normalde MJ albümleri çıkar çıkmaz gelirdi D&R’lara?” diye kaygılandım. Hatta CD kutusunun içinden şarkı sözlerinin Korece çevirilerinin bulunduğu ek bir kitapçık daha çıktı. Bu da “Greatest Hits” olsa da Michael Jackson arşivimde ayrı bir konuma yerleştirdi CD’yi… Bu albümün çıkmasına başlarda çok karşı olsam da sahip olup dinlediğimde çok sevdim. Gerçekten Halloween sezonuna uygun şarkılar var. Mesela hangi Cadılar Bayramı’nda Thriller filan çalmıyor ki? Albümde yine konsepte uygun denebilecek kanlı ve tehlikeli iki şarkı, yani “Blood On The Dance Floor” ve “Dangerous”ın The White Panda tarafından mash-up’ı yapılmış. Aralarda albümdeki diğer şarkılardan da sample’lar duyabilirsiniz. “Immortal” albümünde bu remix’lerin babası yapılmıştı zaten ama bu da güzel… Ayrıca “Immortal” albümünde sample’ının yer almasını saymazsak eğer ilk kez bir Michael Jackson albümünde 80’li yıllara damgasını vuran Rockwell düeti “Somebody’s Watching Me” yer alıyor. Bu da albümü daha değerli kılıyor. Gerçi bende o düetin single’ı da var ama Rockwell diskografisine bağlıydı şarkı… “Torture” da sadece The Jacksons albümlerinde yer alırdı. Eğer yanlış hatırlamıyorsam “Leave Me Alone”, “Unbreakable” ve “Xscape” şarkıları da ilk kez kendi yer aldıkları albümler dışındaki bir MJ derlemesinde yer aldılar. Medyaya yazdığı halde klipleriyle yine fantastik sularda yüzdükleri için konsepte uygun gördüğüm “Leave Me Alone” ve Janet Jackson düeti “Scream”i albümde arka arkaya koymuşlar. “Dirty Diana” sanıyorum sert bir şarkı olması nedeniyle albümde yer aldı. Yoksa ne sözleri, ne de klibiyle konsepte uygun… Ama La Toya Jackson’ın çığlığıyla başlayan “This Place Hotel”, “Threatened” ve “Ghosts” da en az “Thriller” kadar Cadılar Bayramı kutlamalarına layık bir şarkı… Yalnız bu albümde “Is It Scary?” de yer almalıydı. Normalde “Adams Ailesi” filmi için yazılan ama “Ghosts” filminde kullanılan “Is It Scary?”nin yanı sıra keşke Diana Ross düeti “Eaten Alive”ı da koysalarmış albüme… Böylece “Eaten Alive” da ilk kez bir MJ albümüde yer alırdı. 50 Cent düeti “Monster” da konsepte uygun olurdu. Gerçi “Monster”la ilgili şüphelerim var. Belki de gerçekten Michael Jackson yerine bir taklitçisi söylüyordu “Monster”ı… Bir de “Ghosts” filminde söylendiği için “2 Bad” de albüme yakışacaktı.
Michael Jackson ve Cadılar Bayramı demişken… Kendisinin pek bilinmeyen bir anısından bahsetmek istiyorum. Bir gün Cadılar Bayramı’nda çocukları ile arabada gidiyormuş. Çocuklarının bu bayramı normal çocuklar gibi yaşamasını istemiş. Çünkü küçükken de ünlü olduğu için kapıları çalıp “Şeker mi, yoksa şaka mı?” diye şeker ve çikolata toplayamıyormuş. Çocuklarına kostümler giydirmiş ve şoförüne bir mahallenin yanından geçerken kenara park etmesi gerektiğini söylemiş. O semtte çocuklarıyla beraber bir bir kapıları çalmışlar. Oranın halkı kapıları açtıklarında “Şeker mi, yoksa şaka mı?” diyen çocukları ve Michael Jackson’ı karşılarında görünce şaşırmışlar. Düşünsenize, Ramazan Bayramı oluyor, kapı çalıyor, siz “Yine çocuklar bayramlık harçlığı ya da şeker isteyecekler” diye kapıyı açıyorsunuz ve bir bakıyorsunuz, Popun Kralı karşınızda duruyor… Heyecanlanmamak elde değil. Vatandaşlar da tabii ki bu heyecanı paylaşmak istemişler ve tüm komşuları arayıp Michael Jackson’ın kapı kapı gezdiğini, biraz önce şeker verdiklerini söylemişler. Herkes evinden çıkınca izdiham olmuş. Michael ve çocukları ilgiden zor kaçmışlar.
31 Ekim günü Cadılar Bayramı geliyor. “Scream” de o yüzden çıktı zaten. Bu bahaneyle tüm Hristiyanların Cadılar Bayramı’nı kutlamak istiyorum ama en önemlisi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı… Tüm vatanseverlerin Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayarak Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını anmak istiyorum. Ayrıca dünyada binbir türlü felaketler oluyor son günlerde… Depremler, seller, yangınlar, savaşlar, terör saldırıları, kazalar ve fırtınalarda birçok insan hayatını kaybediyor. Bu da beni çok üzüyor. Örneğin Jason Aldean’ın Las Vegas konserindeki saldırıda müzikseverlerin hayatını kaybetmeleri ve Brezilya’da Greenpeace uçağı düştükten sonra çevrecilerin hayata gözlerini yummaları çok trajikti. Onların yanı sıra eski basketbolcu Ufuk Yanar, ünlü aktör Harry Dean Stanton, yazarlıktan müzisyenliğe, menajerlikten voleybolculuğa kadar birçok branşta ün sahibi olan Hasan Uğur Epirden, efsanevi şarkıcı Tom Petty, Türk sinemasının ünlü oyuncularından Tevfik Şen ile Gülen Kıpçak, eski Türkiye Güzeli Manolya Onur, Rock’n Roll efsanesi Fats Domino, ünlü Hollywood aktörleri Robert Guillaume ile Brent Briscoe, aktris Rosemary Leach, komedyen Sean Hughes, sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Nazan Erkmen’e de Allah’tan rahmet diliyorum. Fakat Kalipso Kralı Metin Ersoy için aynı şeyi dileyemeyeceğim maalesef… Kendisinin adı kuzenimin okul arkadaşının cinayetine karışmıştı. Bir de arkasından “Çok iyi insandı” demiyorlar mı? Her ünlü iyi olacak diye bir kayıt yok. Hiç de yazıldığı gibi iyi biri değildi. Öldü diye acımayın lütfen… Küçükken Fenerbahçe Lisesi’ne olaydan sonra gitmiştim. Okulun asfaltında hala kan vardı. Gözümün önünden gitmiyor. Hiç üzülmedim desem yeridir. Ama mesela Nazan Erkmen’i şahsen tanımıyordum ama kendisini bizzat tanıyan arkadaşlarım varmış. Çok iyi, yardımsever ve hayvansever biriymiş. Böyle duyarlı insanlar için kahroluyorum diyebilirim.
NOT: 24.10.2017 tarihinde yazdığım bu yazım ilk olarak 26.10.2017 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/2017-albumleri-bombardimani-suruyor.html adresinde “2017 Albümleri Bombardımanı Sürüyor” başlığı ile yayınlanmıştır. TST Interactive için ise Cadılar Bayramı’na özel olarak tekrar gözden geçirilmiştir.