Yaprak dökümü maalesef devam ediyor. Çizgi roman dünyasının önde gelen kahramanlarından “Zagor” un yaratıcısı İtalyan grafiker Gallieno Ferri 87 yaşında Cenova’da; ünlü şarkıcı ve bestekar Aydın Tansel, Muğla’nın Bodrum İlçesi’ndeki evinde 71 yaşında kalp krizinden; Çınarcık Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde yaşayan sinema oyuncusu Adnan Mersinli, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) nedeniyle 40 gündür Yalova Devlet Hastanesi’nde; ünlü 
müzisyen ve prodüktör Attila Özdemiroğlu ise Gayrettepe’deki Florence Nightingale Hastanesi’nde çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Hepsi nur içinde yatsınlar. Dün ise (21.04.2016) müzik dünyası ünlü sanatçı Atilla Özdemiroğlu’nu daha yeni toprağa vermişken ünlü şarkıcı Prince Rogers Nelson’ın ölüm haberini aldık. Ben dün akşam teyzemden Muğla gezintimden döndükten sonra acı haberi öğrenmiştim. Aynı zamanda Jamie Starr, Christopher Alexander Nevermind, The Purple One, Joey Coco, The Artist Formerly Known as Prince, The Symbol 
olarak da bilinen Prince’i küçükken Michael Jackson’ın The Jackson 5’taki erkek kardeşlerinden biri sanırdım. O derece MJ’ye benzetirdim yani. Sonradan akraba olmadıklarını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Prince’in vefatını öğrendiğimde çok üzüldüm ve kulağımda adeta Purple Rain, Gold, Kiss, Cream, BatDance gibi şarkıları çalar gibi oldu. O da Madonna ve Popun Kralı gibi 1958’in yazında doğmuştu. Dün akşam Instagram’da Michael Jackson ve Prince’in deri ceketli bir fotomontajını paylaştığımda fotoğrafı beğenen bir kullanıcının profiline tıkladığımda Michael Jackson, Whitney Houston ve Prince’i siyah beyaz; Madonna’yı ise renkli gösteren bir paylaşım yaptığını gördüm. “Artık geriye sadece Madonna kaldı” diye yazmıştı. Gerçekten de 80’li yılların efsaneleri teker teker aramızdan ayrıldı. Allah hepsine rahmet eylesin. 
Bir tek Prince’in “Love Song”da düet yaptığı Popun Kraliçesi Madonna hayatta gibi görünse de aslında Allah korusun; Janet Jackson, Kylie Minogue, Sting, Phil Collins ve George Michael’a da bir şey olsa aynı şey denecekti… Hatta 60’lı, 70’li ve 90’lı yılları da katarsak Aretha Franklin, Elton John, Barbara Streisand, Celine Dion, Cher, Peter Gabriel ve Mariah Carey de popüler müziğin kraliyet ailesinin efsaneleri arasında yer alıyor. Rock müzikte de Mick Jagger, James Hetfield, Klaus Meine, Steven Tyler, Tina Turner, Bryan Adams, Rod Stewart gibi birkaç efsanevi solist kaldı. Freddie Mercury’den Kurt Cobain’e, David Bowie’den Jim Morrison’a sert kulvarlarda da epey kayıp olmuştu.
Dün akşam aynı zamanda hem Prince’in, hem de Michael’ın idolü olan James Brown’ın bir konserinden görüntü paylaşmıştım Facebook’ta… https://www.youtube.com/watch?v=lHaFj7gOWh4& adresinden ulaşabileceğiniz videoda James Brown seyircilerin arasından önce Michael Jackson’ı çağırıyor ve King Of Pop dans ediyor. Ardından Prince’i çağırıyor ve Prince Of Pop da dans ediyor, aynı zamanda gitar solosu ve erotik bir show yapıyor. Hatta bu performanstan sonra Michael ve Prince’in aralarının açıldığı söylenir. Yine de Michael Jackson, Prince ile çalışmak istemişti. “Bad” şarkısında düet yapmak için Prince’e teklif götürmüştü. Prince ise güzelim şarkıyı beğenmeyip kabul etmemişti. Michael Jackson da şarkıyı tek başına söyleyip klipte karşısına Prince yerine ünlü aktör Wesley Snipes’ı almıştı. Klibin Brandon Adams’lı Moonwalker filmi versiyonunda ise yine de Prince’e gönderme yapamadan edememişti Jackson… Filmde çocuk MJ, asistanına şempanzesi Bubbles’ın kravanında olup olmadığını sorar. Asistanı “Evet efendim” diye cevap verir. Küçük Michael “Ne giyiyor?” diye merak eder. “Prince t-shirt’ü ve kırmızı tenis ayakkabıları giyiyor” cevabını alınca “Ne? Prince t-shirt’ü mü?” diye şaşırır. Tam da Prince ile düet projesi olarak düşünülen Bad şarkısından sonra bu diyalogun “Ateşli Topuklar” filminde geçmesi bence tesadüf değil. Yıllar sonra, “Bad 25″te Pitbull ile düet haline getirilen şarkıyı gerçekten Michael Jackson ve Prince karşı karşıya söyleseydi o ünlü “Batı Yakasının Hikâyesi”nden esinlenilen metro sahneleri eşliğinde, gerçekten müzik tarihinin en büyük düetlerinden biri olacaktı. Yine de şarkı o kadar sağlamdı ki, Michael Jackson tek başına da söylese büyük bir hit ve klasik oldu.
Aslında rakibi olmayan Michael Jackson’ı hep kendisine rakip olarak görse de bence Prince de müzik tarihinin en kaliteli ve efsane şarkıcılarından birisiydi. Bende “Partyman” klibinde Joker’i canlandıran Prince’in “Batman” soundtrack albümü var ve severek dinlerim. “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filmi nedeniyle eski popülaritesine tekrar ulaşan Batman’in en sevdiğim film müziği Seal’ın “Kiss From A Rose”u olsa da Prince’in “Batman” albümünün de sinema tarihinin en önemli müziklerinden bazılarını barındırdığını düşünüyorum. Bu yazıyı yazdığım gün (22.04.2016) hala Prince’in ölüm nedeni açıklanmamıştı ama Minnesota’daki evinde ölü bulunan Prince’in 15 Nisan’da grip nedeniyle hastaneye kaldırıldığı, ardından taburcu edildiği biliniyor sadece. Bana yine illuminati parmağı var gibi geliyor. Ölüm nedeni grip olma ihtimali bana tuhaf geldi. O da müzik sektörünü elinde bulunduranlara savaş açmıştı. “Ben bu sistemin kölesiyim” mesajını vermek için yanağına “Slave” yazıp konser verirdi. Kesin yine ilaç, uyuşturucu, hastalık, intihar, kaza gibi bir süs verilecek ve örtbas edilecek cinayet… Bu benim tahminim ama artık başkalarının aklına da o örgüt geliyor. Ünlü diva Aretha Franklin, Prince’in sivrisinek ısırığı ile bulaşan Zika virüsünden ölmüş olabileceğini belirtmiş. Belki de o virüsü illuminati bulaştırdı. Günahları boyunlarına…
