banner
banner

Müzik Zevkimi Şekillendiren 10 Albüm

Bildiğiniz gibi pandemi nedeniyle sosyal medyada challenge’lar arttı. Yok karantina döneminde nasıl tuvalet kağıdını top gibi sektiriyorum; yok Corona zamanlarında çocukluk fotoğraflarıma baktım, sen de kendininkini paylaş gibi… Bir de Facebook’ta bir challenge daha çıkmıştı. Funda diye bir arkadaşım davet etmişti. Challenge’a göre 10 gün boyunca müzik zevkimi şekillendiren 10 albümün kapağını paylaşacaktım. Bu çok zor bir seçimdi. Zira binlerce albüme sahip olan biri olarak en sevdiğim albümleri 10’a indirmek çok zor olacaktı. Neyse ki müzik zevkimi şekillendiren kategorisi olduğu için elemek biraz daha kolay olmuştu. Ben de Mert, Tayfun, Utku, Ece, Aykut, Tunca, Evrim, Serkan, Erhan, Yusuf isimlerindeki arkadaşlarımı davet edip 29 Mayıs – 7 Haziran tarihleri arasında bu 10 albümün kapağını paylaşmıştım. Onlar da benim davetimi kabul ettiğini açıklayıp 10 gün boyunca her gün 1’er adetten müzik zevkini şekillendiren 10 albüm kapağı paylaşacaklardı. Her gün 1’er kişi olarak 10 kişi de etiketleyeceklerdi. 5 tanesi davetimi kabul edip yaptı. Bir tanesi çok zor olduğunu söyleyip sadece bir klip paylaşmakla yetinmişti. Bir tanesi yapacağını söyleyip unuttu. Geri kalan 3 kişi de arkadaşlarının böyle bir şey yapmayacağını düşünüp boşa kürek sallamak istemediler. Halbuki bu etkinlikte önemli olan o albümleri paylaşmak… Davet edilen kişi kabul etmese de olur. Maksat eğlenmekti. Beni davet eden arkadaş bile kendi gönderilerini silmişti ama bu etkinlik benim hoşuma gitmişti. Bir de normalde hemen hemen herkes Google’dan albüm görsellerini arayıp o versiyonunu paylaşıyordu. Fakat ben bir değişiklik yapıp kendi arşivimden albümleri bulup fotoğrafını çekmiştim. Paylaşırken yazdıklarımın web sitemde de olması gerektiğine karar verdiğimde ise toplu fotoğraf çektim tabii ki… Sonuçta kendi web sitemde de yapsam, köşe yazarı olduğum sitelerde de yazsam; böyle listeleri mutlaka web siteme koyuyordum. Facebook’ta yazdıklarımı web siteme aktarmanın ne gibi bir engeli olabilirdi ki? İşte noktasına, virgülüne bile dokunmadan o albüm kapaklarını paylaşırken yazdıklarım:

MICHAEL JACKSON – DANGEROUS: Albüm konusu büyük bir derya olduğu için şöyle bir şeyi uygun buldum: Evet, albümleri paylaşacağım ama o günkü ruh halime göre karar vereceğim ve bir şarkıcıyı tekrar paylaşmayacağım. Mesela paylaşımlarımın ilk gününde Michael Jackson’ı temsilen hayatımdaki en sevdiğim albüm olan “Dangerous”ı seçtim. Yoksa diğer albümlerinden de seçmem gerekir ve diğer favori sanatçılarıma haksızlık olacak.
BARIŞ MANÇO – HAL HAL: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm kapağı paylaşımlarımın ikinci gününde Barış Manço’yu temsilen en sevdiğim albümü “Hal Hal”ı sizlere göstermek istiyorum. “Ali Yazar Veli Bozar”dan Gülpembe”ye, “Kol Düğmeleri”nden “Dönence”ye en sevdiğim Barış Manço şarkıları bu albümde… Barış Manço’yu küçüklükten beri dinliyorum. Sayesinde Cem Karaca, Erkin Koray, Barış Akarsu, Haluk Levent gibi Anadolu Rock’ın diğer temsilcilerini de severek dinlemiştim.
ŞEBNEM FERAH – KADIN: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm kapağı etkinliğimin 3. gününde gerçekten de dinlediğim şarkıcıları baştan yazdıran bir albüm ile sizi baş başa bırakıyorum: Şebnem Ferah’tan “Kadın” albümü… Bu albüm sadece Şebo’yu temsil etmiyor. Teoman’dan Özlem Tekin’e, Aslı Gökyokuş’tan Fatih Erdemci’ye tüm solo rockçıları ve Kargo’dan Athena’ya, Egoist’ten Vega’ya tüm rock gruplarını temsil ediyor aynı zamanda…
MADONNA – TRUE BLUE: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm paylaşımlarımın 4. gününde Madonna’yı temsilen “True Blue”yu seçiyorum. Arşivime giren ilk birkaç albümden birisiydi. Madonna’yı da hayal meyal hatırladığım ve Marilyn Monroe ile karıştırdığım “Material Girl” klibini saymazsak 1986 yılında bu albümle tanımıştım. Sezen Cumhur Önal’ın “Müzik Yelpazesi” programının jeneriğinde bile “Papa Don’t Preach” vardı. “La Isla Bonita”dan “Open Your Heart”a diğer klipleri de TRT’de dönerdi. Madonna hayranı olduğumu öğrenen amcam bu albümü hediye etmişti.
SAMANTHA FOX – I WANNA HAVE SOME FUN: İşte asıl müzik zevkimi şekillendiren yegane albüm! Samantha Fox’un “I Wanna Have Some Fun” kaseti… Çünkü 32 yıl önce ailemin müzik arşivinden bağımsız olarak kendi kişisel arşivime kattığım ilk albüm buydu. Dayımların hediye olarak getirdiği yeşil walkman’imle dinliyordum. 80’ler New Age tarzına da bu sayede aşina oldum ve benzerlerini beğendim. İçinde “Hot For You” gibi bir rock şarkı da vardı. Kulağım bu türe de alıştı. Daha sonraki yıllarda asıl rockçılara da yelken açmamı sağlayacaktı. Michael Jackson, Madonna, Kylie Minogue, Sandra, Modern Talking, Alphaville gibi pop dünyasının başka megastarlarını da radarıma sokturacaktı bu albüm… Rakibi olduğu için küçükken Sabrina’yı düşman bellesem de aslında itiraf edeyim, “Boys Boys Boys” şarkısı da hoşuma giderdi. O yüzden müzik zevkimi şekillendiren 10 albümün 5. gününde bu albümü seçmesem kendime ayıp etmiş olacaktım. İlklerin yeri ayrıdır.
MARIAH CAREY – MUSIC BOX: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm etkinliğimin 6. gününde Mariah Carey’den “Music Box”ı seçiyorum. 1993 yılında radyoda “Without You”yu ilk duyduğumda güzel ve güçlü sesinden çok etkilenmiştim. Hemen kasetini almıştım. Daha sonra sayesinde radarıma Toni Braxton’dan Celine Dion’a diğer divalar da girmişti. Zaten rahmetli Whitney Houston “I Will Always Love You” ile dünyayı kasıp kavurmaktaydı. Bu sayede diva kültüründen etkilenen fanlar arasına girmiştim. Aretha Franklin’den Barbra Streisand’a tüm divaları temsilen başka bir albümü seçmem olanaksızdı. Çünkü fitili ateşleyen bu albümdü. Her ne kadar Cher ve Tina Turner gibileri önceden tanısam da…
NİLÜFER YUMLU – GECELER: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm oyununun 7. gününde Nilüfer’den “Geceler”i seçiyorum. 80’li yıllarda Türkiye’de arabesk furyası vardı. Ama 5 yapraklı yoncamız Sezen Aksu – Ajda Pekkan – Zerrin Özer – Nükhet Duru – Nilüfer ile Barış Manço – Kayahan – MFÖ – Erol Evgin gibi krallar kulaklarımızın pasını siliyordu. Bu gibi isimler sayesinde daha bebek denecek yaşlardan itibaren pop ve rock müziğe gönül vermiştim. Asla arabesk ve türevlerini dinlemiyordum. Daha o zamanlardan belliymiş. Ki maruz kalmamamız imkansızken… Daha 90’lı yıllardaki Türkçe Pop patlaması yaşanmamıştı bile. Ben yabancı müzik ve o zamanki adıyla Türk Hafif Müziği dinliyordum. Bazıları da bu albümdeki parçalar gibi aranjmandı. Kayahan – Nilüfer işbirliği de ilk yıllarını yaşıyordu. Ailem demek ki güzel arşiv yapmıştı. Onların aldığı kasetten dinlerdik ablamla. Hala bana göre Nilüfer’in en güzel söylediği albümdür. Hatta Ajda Pekkan gibi isimler daha önceden bu şarkıları söylediği halde Nilüfer’in coverlarının daha güzel olduğunu düşünürüm. O yüzden Türk Pop Müziği’ni (Türk Hafif Müziği ve Aranjman eski adıyla) temsilen bu albümü seçiyorum. Ne yazık ki 10 albüm adeti çok az. Böyle temsili albüm yapmak zorundayım. Ne de olsa her şeyi başlatan albümler bunlar…
EVANESCENCE – FALLEN: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm oyununun 8. gününde Evanescence’in “Fallen” albümünü seçmek istiyorum. Gerçi 2000’li yıllarda çıkmıştı. Yani çoktan müzik zevkim şekillenmişti. Ama yine de yabancı hard rock, metal gibi türleri temsilen bir albüm seçmek istediğimde aklıma ilk olarak bu albüm geldi nedense. Ayrıca nu-metal akımının öncülerinden birisiydi “Bring Me To Life”… Sert “Going Under”dan piyanoyla 🎹 çalınan gayet soft bir parça olan “My Immortal”a kadar tüm şarkılar acayip sağlamdı. Şebnem Ferah’ın Amerika şubesi açılmış gibiydi. Şebo bile şarkılarını sahnede coverlamıştı. Kendisi de kendi sesine benzetmişti. Türkiye’ye geldiklerinde hemen soluğu konserlerinde almıştım.
ENIGMA – MCMXC a.D.: Müzik zevkimi şekillendiren 10 albümün 9. günü geldi çattı bile. Bu kez Enigma’nın 1990 yılında çıkardığı “MCMXC a.D” albümünü seçiyorum. Bu albüm elektronik müziğin öncülerindendi. Ama diskoda dans edilen techno tarzı değildi. Gerçi dans da edilirdi bu albümde, meditasyon da yapılırdı. Her ne kadar elektronik müziği temsilen bu albümü seçmiş olsam da diğer temsilcilerden farklı bir yerde duruyordu. Küçükken dinlerken farklı dünyalara giderdim. Sanırım kuzenim de kendi kasetini hediye etmişti bu yüzden bana. 90’lı yıllarda kaset ödünç verme olayı vardı. Tabii ki internet yok. Birbirimizden kaset ödünç alıp boş bir kasete kendimize çekerdik. Arkadaşlarımız da öyle yapardı. Ben de ödünç verirdim ama güvendiğimi sandığım arkadaşlarımdan birisi geri vermedi. Ne zaman sorsam bilmemezlikten geldi. Kısacası bir nevi çalınmıştı. Ümidi kesip albümü tekrar almak zorunda kalmıştım. Ayrıca Beyonce ve Soner Arıca’dan yıllar önce tüm albüme klip çeken Enigma vardı. DVD’sini de almıştım o yüzden. Tabii ki yıllar sonra Enigma’nın illuminatici olduğunu anladık ama subliminal mesajlarına rağmen hala büyük bir keyifle dinlediğim sayılı albümlerdendir. Böyle bir sound’a asla bir daha yaklaşılamadı. Yoga yapsaydım kesinlikle bu müzikle yapardım.
JANET JACKSON – RHYTHM NATION 1814: Ve işte müzik zevkimi şekillendiren 10 albüm oyununda geldik finale… Bir Jackson ile başladığım bu etkinliği başka bir Jackson ile bitiriyorum. Öncelikle itiraf etmeliyim ki bu fotoğrafları geçen hafta topluca çektim. Ama 10 gün boyunca yayınlamam gerekiyordu. Her gün 1 adet albüm paylaşmak durumundaydım. Fakat önceden hangi albümler olması gerektiğine karar vermiştim bile. Aslında kendi arşivimden olmasına gerek yoktu. Genelde çoğu kişi albüm kapaklarını internetten indiriyordu ama benimkinin bir farklılığı olmasını istedim. Janet Jackson’ı temsilen Rhythm Nation 1814’i seçiyorum. Ama aslında sadece Janet’i temsilen seçmedim. Nasıl ağabeyi Michael Jackson Afrika kökenliler başta olmak üzere kendisinden sonra gelen tüm erkek sanatçıları etkilediyse Janet de başta siyahiler olmak üzere R&B kadın şarkıcılarına ilham verdi. Dans konusunda da öyleydi. Bir kere Paula Abdul, Jennifer Lopez ve Tuğçe San dansçılarıydı. Onları yetiştirdi. Beyonce, Britney Spears, rahmetli Aaliyah gibi birçok bayan şarkıcı da Janet Jackson’dan esinlendiklerini defalarca açıkladılar. Albümün kısa filmi de yapılmıştı. Flash Mob’ları bile yapılan bu koreografi harikaydı. “Black Cat” gibi sağlam bir rock şarkısı da vardı. Janet’in “Give In To Me” ya da “Dirty Diana”sıydı bu parça…
Bildiğiniz gibi son yıllarda hemen hemen her yazımın sonunda bazı ünlü isimleri anmak zorunda kalıyorum. 2020’de ise gerek salgınlar, gerek savaşlar, gerek kazalar, gerekse felaketler nedeniyle maalesef birçok insanı kaybetmek zorunda kalıyoruz. Sadece birkaç kişiyi andığım eski yazılarımı bile mumla aramaya başladım. Ne yazık ki bu yazımda anma kısmı bayağı uzun sürecek. Çünkü Şubat ayından beri bu kötü günler nedeniyle olsa gerek, yazmak için hiç ilham gelmiyordu. Ki evde çok zaman geçirdiğimiz için vakit de olmuştu yani. Ama hiç içimden gelmemişti. Yazının büyük bölümü anmalara ayrılacak o yüzden…
Bu ünlülerden birisi gerçek adı Mürşide Ayşegül Arsoy olan oyuncu Ayşegül Atik’ti. Gerçekten çok üzülmüştüm. 80’li yıllarda “Bir alışveriş, bir fiş” sloganlı kamu spotu skecini çok izlerdik. O dönem çok meşhurlardı. O zamanki eşi Ali Atik ile bir tiyatro kurmuşlardı Bahçelievler’de… İki kere de oyunlarına gitmiştim. Hatta onlar yokken “Ali & Ayşegül Atik Tiyatrosu”nda ben de iki kez sahneye çıkmıştım. Mevlana İlk Okulu’ndaki sınıf arkadaşlarımla beraber müsamere yapmıştık. Geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden bir diğer isim ise Barış Manço’nun ağabeyi Savaş Manço’ydu. Facebook’ta arkadaş olmuştuk. Kısa bir röportaj bile vermişti bana… Zaten hemen hemen her yıl doğum günümü kutlardı. Fotoğraflarıma ve gönderilerime yorum yazdığı olurdu. Ve çok sevdiği kardeşinin yanına gitti.


Bunların yanında yazar Kadri Öztopçu, çizgi roman ressamlar Suat Yalaz – Abdullah Turhan, şair Muzaffer İlhan Erdost, Yeşilçam oyuncuları Suat Ülhan – Levent Ünsal – Cevdet Balıkçı – Turhan Kaya, devlet balesi dansçısı Haldun Yedican, Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, Müslüm Gürses’in sanatçı eşi Muhterem Nur, country şarkıcıları Kenny Rogers – John Prine – Joe Diffie – Jan Howard, Michael Jackson’ın da söylediği “Ain’t No Sunshine”ı meşhur eden şarkıcı Bill Withers, Kamerunlu müzisyen Manu Dibango, yine Facebook’tan arkadaşım olan ve yıllardır okuduğum Blue Jean dergisinin genel yayın yönetmeni Çağlan Tekil, Amerikalı genç rapçiler Chynna Rogers – Bris – Huey, müzisyen Erhan Beydanol, Kukla grubunun üyesi Melek İrdem, Bollywood aktörleri Irrfan Khan – Chiranjeevi Sarja, sirk yıldızı Roy Horn, rock’n roll’un öncülerinden Little Richard, Fransız aktör Michel Piccoli, aktör Gregory Tyree Boyce ve sevgilisi Natalie Adepoju, diğer Hollywood oyuncuları Ian Holm – Mary Pat Gleason – Frederick Charles “Fred” Willard – Lynn Shelton – Jerry Stiller – Sam Lloyd – Brian Dennehy – Vic Henley – James Drury – John Callahan – Mark Blum – Lyle Waggoner – Stuart Whitman – Max Von Sydow – Claudette Nevins, “Yeke Yeke” şarkısıyla one hit wonder’lardan birisi olan Mory Kante, K-pop hayranlarının yakından tanıdığı ve benim nickimle adaş TST (Top Secret) grubu üyesi Yohan, 90’lı yılların unutulmaz şarkıcılarından Çağrı Göktepe, TRT spikeri Cihangir Göker, ünlü stand-up’çı Carl Reiner, ünlü yazar Jas Waters, 70’li ve 80’li yıllara damgasını vuran The Pointer Sisters grubunu üyesi Bonnie Pointer, Amerikan futbolu oyuncusu Donald Reche Caldwell Jr., jimnastik şampiyonu Kurt Bilteaux Thomas, Dream Street adlı boy-band grubunun üyesi Chris Trousdale, Uptown Records’un kurucusu Andre O’Neal Harrell, Amerikan güzellik yarışması birincisi Phyllis George, “I’m The Only One” gibi şarkılarıyla özellikle 90’lara damga vuran rockçı Melissa Lou Etheridge’in oğlu Beckett, YouTuber Corey La Barrie, Madonna’nın “Kızlar Sahada” adlı filmine ilham konusu olan beyzbolcu Mary Pratt, kızakçı Pavle Jovanovic, efsanevi R&B şarkıcısı Betty Wright, “This Little Girl” gibi şarkılarıyla tanınan şarkıcı Cady Groves, film yapımcısı Matty Simmons, televizyon yıldızı Ashley Ross, NASCAR yıldızı Marty Smith ve eşi Nancy Smith, ünlü fotoğrafçı Peter Beard, ünlü modacı Jo Ferguson, beyzbol efsanesi Al Kaline, Robert F. Kennedy’nin torunu Maeve Kennedy McKean ve oğlu Gideon Joseph Kennedy McKean, Teresa Giudice’in babası Giacinto Gorga, Amerikalı şarkıcı Adam Lyons Schlesinger, takip ettiğim “The Flash” dizisinde ünlü süper kahraman Barry Allen’ın küçüklüğünü canlandıran çocuk oyuncu Logan Williams, küçükken izlediğimiz çizgi filmlerde dublaj yapan seslendirme sanatçıları Julie Bennett – William Dufris – Albert Uderzo, ünlü gazeteci Maria Mercader, “I Love Rock ‘n’ Roll” başta olmak üzere birçok hitte imzası bulunan besteci Alan Merrill, senarist Terrence McNally, boks şampiyonu Roger Mayweather, ünlü sunucu James Lipton ve jürilik yaptığı yarışmalarda “Kuş öldü baby” diye gösterdiği muhabbet kuşu biblosunun aynısı bende de bulunan ünlü modacı Nur Yerlitaş da 2020’nin ilk yarısında hayatını kaybedenler arasında yerlerini aldılar maalesef. Üstelik kaza, cinayet gibi ölümleri bırakırsak bazıları Covid 19 teşhisi sebebiyle hayatını kaybettiler. Hepsi nur içinde yatsın. İsimleri okurken bir çoğunun aslında ayrı bir yazı konusu olduğunu düşünmüşsünüzdür kesin benim gibi… Allah rahmet eylesin.


Article Categories:
Müzik
Likes:
2

Leave a Comment