İKÜ 7. Geleneksel Mezunlar Günü
4 TEMMUZ 2010 PAZAR: Bugün Taschen’in “Music Icons: Michael Jackson” adlı kitabına başladım. Hem İngilizce, hem Fransızca, hem de Almanca yazıyor. Tabii ki ben İngilizce olanları okuyorum, çünkü her ne kadar 2 sene Almanca, 2 sene de Fransızca okusam da bu iki dili çözemedim. Öğrendiklerimi de unuttum. Basit olan şeyleri hatırlıyorum ve anlıyorum sadece… Aslında tekrarlamak lazım. Ama İngilizcem 4 sene televizyonlarda tercümanlık yapacak kadar ve bu sene de havalimanı’nda yabancı turistlerle sürekli diyalog halinde olacak kadar iyi, çok şükür. Daha okuman gereken bir sürü Michael Jackson kitabı ve dergisi var. Her okuduğum kitapta mutlaka bilmediğim ilginç şeyler öğrenirim Michael Jackson hakkında… Ama bunda bildiğim şeyler yazıyor. Belki ilerleyen sayfalarda vardır.
Neyse, bugün 5 sene evvel mezun olduğum İstanbul Kültür Üniversitesi’nde “7. Geleneksel Mezunlar Günü” gerçekleşecekti ve bu buluşma kapsamında Mirkelam & Kargo grubu konser verecekti. Bizimkiler üniversitede okurken bile böyle organizasyonlara pek katılmazlardı. Yıllar sonra geleceklerini sanmıyordum ama ben yine de gidecektim. Çünkü izin günüme denk gelmişti, Ataköy yerleşkesi birkaç metrobüs durağı uzaklıktaydı, konser de, döner de beleşeydi ve Kargo grubunu da, Koray Candemir’in yerine geçen Mirkelam’ın çalışmalarını da beğenirim. Yıllar evvel Trend Show’da Koray Candemir’li ve Serkan Çeliköz’lü kadrosuyla Kargo’yu sahnede izlemiştim. Mehmet Şenol Şişli o yıllarda Kargo kadrosunun dışındaydı ve ne tesadüftür ki Mirkelam’ı da Trend Show’da imza dağıtırken görmüştüm. Tabii ki o yıllarda “Koray ve Serkan, Kargo’dan ayrılacak. Amerika’ya gidecekler. Maskott adında ayrı bir grup kuracaklar. MŞŞ de Kargo’ya geri dönecek. Vokale de Fergan Mirkelam geçecek” deseler, inanamazdım ama oldu… 1995 yılında Mirkelam, “Her Gece” adlı şarkısı ve klibiyle bir günde şöhret olduğunda, Kargo grubu 1993 yılında Deniz Aytekin’in vokallerde olduğu ve sadece underground anlamda başarı sağlayan “Sil Baştan” albümünün önüne geçmek için 2. vokalistleri Koray Candemir’le beraber “Yarına Ne Kaldı?” adlı albümlerinin üzerinde çalışıyorlardı. Bu albüm 1 yıl sonra, yani 1996 yılında çıkacaktı. Şebnem Ferah, Özlem Tekin, Teoman gibi isimlerle beraber Türkçe rock müziğin popülerleşmesinde etkili olacaklardı. Her ne kadar Mirkelam da alt yapılarında rock müzikten beslense de, bir pop şarkıcısı olduğu için “14 yıl sonra Kargo’nun 3. vokalisti Mirkelam olacak” kehanetinde bulunulsa, buna kendileri bile inanamazdı. Şikayetçi değilim. Mirkelam’lı Kargo’nun da, Maskott’un da yeni albümlerini aldım. “Tuval”i de, “Rakın Rol Disko Parti”yi de beğenerek dinliyorum. Hatta Selim Öztürk’ün prodüktörlüğünü yaptığı, başka şarkıcılara ait albümleri de, Koray Candemir’in “Sade” adındaki solo albümünü de beğenerek dinliyorum. Arşivimde önemli bir yere sahip olan Mirkelam’ın da ilk albümünü hala severek dinliyorum. Daha sonra çıkardığı solo albümlerini itiraf edeyim, almadım. Ama hep takdir ettim. Aldığım karışık albümlerde şarkıları vardı zaten. Özlem Tekin ve Pamela Spence ile beraber oynadığı “Mucizedeler Komedisi”nin VCD’sini aldım ve oradaki performansına bayıldım diyebilirim.
En son Şubat ayında Bostancı Gösteri Merkezi’nde Candan Erçetin konserine gitmiştim. Gittiğim konserleri mutlaka günlüğüme yazarım. Eğer şu an yaptığım gibi günlüğümü bilgisayara yazıyorsam eğer, www.tst.gen.tr adresinde bulunan web siteme de koyarım konser kritiklerimi… Fakat tıpkı Candan Erçetin örneğinde olduğu gibi sadece ajandalarımın sayfalarında kalan konserler de olur. Canlı izlediğim ama web sitemde bahsetmediğim sanatçılara ve gruplara örnek verecek olursak eğer; rahmetli Bahadır Akkuzu’nun vokallerinde olduğu Kurtalan Ekspres, Ayna, Steve Vai (gerçi İngilizce bölümünde var ama Türkçe bölümünde yok), Ege, Grease Müzikali, Sezen Aksu (ve vokalisti Işın Karaca), The Cranberries, Sinan Erkoç, Ajda Pekkan, Emel Müftüoğlu – Erdal Çelik ikilisi (bu hatırladığım kadarıyla gittiğim ilk konserdi), Leman Sam, Aşkın Nur Yengi, Cem Özer (evet, konser de verdi), Larry O’Neill, Can Tekin, Fatih Erkoç, Of Deli Gönül Tarık, Albert Sassmann, AF, Burak Kut, Ziynet Sali, Göksel ilk aklıma gelenler… Bu bahaneyle bahsetmiş oldum gerçi… 🙂 Aklıma gelmeyenler, başka konser kritiklerinde “Şu konsere de gitmiştim” diye geçiştirdiğim kesin olmuştur… Fakat hepsi mutlaka orijinal günlüklerimde yazıyor. Tabii ki Hilal Cebeci, Ferhat Göçer, İsmail Türüt, Mine Koşan, Burhan Çaçan, Adnan Şenses, Hilal Özdemir, Devran Çağlar, Nihat Doğan gibi dinlemediğim ama mecburen konserlerinde bulunduğum şarkıcılar da oldu. Yalnız web sitemin Barış Manço bölümünde bu satırları yazdığım sırada henüz yer almamış olsa da, Kurtalan Ekspres, Kenan Doğulu, Zerrin Özer, Mahsun Kırmızıgül, Muazzez Ersoy, Teoman Yakupoğlu, Sertab Erener, Sezen Aksu, Haluk Levent, Ayna, Yavuz Bingöl, Ali Kırca, Cahit Berkay gibi sanatçı ve grupların toplu konser verdiği “Yüreğimdeki Barış Şarkıları” organizasyonunu ajandamdan bilgisayara geçirip Barış Manço bölümüne koymak istiyorum. Çünkü bu, tarihi bir konserdi.
Neyse, bugünkü Mirkelam & Kargo konserine geri dönelim. Bana Facebook’tan ve cep telefonumdan gelen davetiyelerde konser başlangıç saati olarak 19:00 diye yazıyordu. Ben de yarım saat evvelden gittim. Fakat İKÜMED organizasyonlarını düzenleyen Kemal Demircan’dan konserin 21:30’da başlayacağını öğrendim. “Bizim dönemden kimse yok. Herkes yeni mezun. Kendimi gençlerin arasında yaşlı gibi hissettim” dedim. O da “Dikkatli bak, hiç mi yok?” diye sordu. “Aaa, şuradaki aynı zamanda lise sınıf arkadaşım Özgül değil mi?” dedim. Yanında ise birkaç tanımadığım kişi vardı. Yanına gidip ayak üstü konuştum. Sonra yer minderime döndüm. Bizim bölümden ise kimse yoktu. Üstelik katılım beklenenden azdı. Beleşe konser veriliyor, bu fırsatı nasıl kaçırıyorlar, inanılır gibi değil… Fakat yalnız konser izleme gibi bir dezavantajı da olsa (ki benim için fark etmez) konseri rahat izleme gibi bir avantaj doğuracaktı bu olay… Daha samimi bir ortam olacaktı. Mirkelam’ın da dediği gibi sanki Antalya sahilinde toplanmışız, kendi aramızda eğleniyormuşuz gibi… Bu arada bizim üniversite de görmeyeli eğlence merkezine dönmüş. Kıyafet bile alınabilecek mağazalar, araba yarışı yapılabilecek yarış pistleri, futbol sahaları, sinemalar falan konmuş. Ek binalar gelmiş. Beyinle ilgili laboratuar falan vardı. Biz mezun olurken henüz fidan olan ağaçlar kocaman olmuşlar. Şaşırdım kaldım. Kargo sahneye çıkmadan evvel DJ Murat Uyar performans yaptı. Birden fazla Serdar Ortaç çalması dışında seçtiği şarkılar güzeldi. Rektör kısa bir konuşma yaptı. Sonra club şarkıları ve remix’ler devam etti. Bir ara tuvalete giderken Burak Karataş ile karşılaştım. Yanındaki teknisyeni görünce aklıma Volkan Konak geldi. Zaten onların da bu benzetmeyi yaptıklarını konserde Mirkelam’dan öğrenecektik.
Ve konser saati gelip çatmıştı. DJ, o sırada çaldığı şarkıyı sanki pili biten kasetli bir walkman gibi ağırlaştırıp yarıda kesti. Selim, MŞŞ ve Burak sahnedeydi. Bir de Kargo’nun ilk elemanlarından olan bir klavyeci vardı. İsmi Atilla Yüksel olabilir. Son hazırlıklar da tamamlanınca sahneye onu tek gecede meşhur eden “Her Gece” şarkısıyla Mirkelam çıktı. Her kaldırımdan yürüyüşümde aklıma gelen bu şarkıyı konserin sonlarında çalacaklarını tahmin ediyordum ama girişte çaldılar. Lipton reklamına bile konu olan, üzerinde araştırmalar bile yapılan şarkı bittiğinde sıra “Hatıralar”a gelmişti. “Bu şarkıyı 20 yıl sonra bir radyoda duyduğunuzda ben aranızda olamayabilirim. Yıllarca sahnede olmanın getirdiği yorgunlukla sağlık sorunları yaşamaya başladım. Sağ ayağımın yana çektiğini siz de fark edeceksiniz. Umarım ben öldüğümde aklınıza gelirim, bu anı hatırlarsınız” dediğinde hüzünlendim. Aklıma Kerim Tekin, Barış Akarsu, Ajlan Büyükburç, Gökhan Semiz gibi erken yaşta hayatını kaybeden genç Türk sanatçılarımız geldi. Umarım dediği olmaz ve bu sadece ölüm korkusuyla kalır. Daha dün Kral TV’de Kerim Tekin anısına yayınlanan ve Cuma’ya kadar tekrarları yayınlanmaya devam edecek, Cenk Alptekin’in hazırladığı “Kral Fanlar” programında konuşmam yer aldı. Dünkünü kaçırmıştım ama Musafa Güneş, Özlem Eryılmaz gibi Kerim Tekin Fan Club’dan arkadaşlar sayesinde bugün internetten izleyebildim. Ama yarınki tekrarını televizyondan izleyeceğim. Umarım Mirkelam sandığı gibi onların arasında yer almaz. Hatta Barış Manço, Cem Karaca, Michael Jackson, Kemal Sunal gibi orta denecek yaşta da hayatını kaybetmesin. Ama belli ki ömrünün kısa süreceğini düşünüyor. Allah gecinden versin.
Neyse, klibini de çok sevdiğim “Hatıralar” bitince “Yollar” ile yeni şarkılara giriş yaptılar. “Aşk Acısı” ile “RRDP” albümündeki parçalara devam ettiler. “Kaybedenler Kulübü” ile Mirkelam şarkılarına geri dönüş yaptılar. Bugün Twitter’da “Bu akşam 19:00’da İKÜ’de Mezunlar Günü’ndeyim. Mirkelam&Kargo sahne alacak. Acaba eski şarkılar Mirkelam’dan mı, yoksa Koray’lı dönemden mi?” diye bir tweet geçmiştim. Eski şarkıların her iki dönemden de olduğunu çok sevdiğim eski bir Kargo şarkısı olan “Yıllar Sonra” başladığında anladım. Tam “Şairin Elinde” diye bağırmayı düşünüyordum ki, gerek kalmadı. Çünkü bu şarkı başladı. Ardından “Asuman” başladı. Asuman adında bir kız Mirkelam’ın yanına gidip “Merhaba, ben Asuman” diye el sıkıştı. Mirkelam da “O Asuman siz miydiniz? Hatırlayamadım sizi ama… Demek ki size yazmışım, haberim yok. Seneye de ‘Emel’ adında şarkı yapmayı düşünüyorum” diye espri yaptı. Ardından yeni albüme ismini veren ve seyirciyi en çok coşturan “Rock’n Roll Disco Party” adlı şarkı geldi. Konserde en çok istek alan şarkı olan “Tavla”ya geldiğinde millet coştu. Tempo “Unutulmaz” ile düştü, duygusal anlar yaşandı. Çok sevdiğim bir şarkı olan “İstanbul’da”nın çıkmasını çok istiyordum. Çıktı da… Şu an bu play-list listesini çektiğim kısa kısa görüntüleri izleyerek çıkartıyorum. YouTube, DailyMotion gibi sitelere koymaktan vazgeçtim, benim de sesim çıkmış. Üstelik kendi sesimi duymuyordum, borazan gibi çıkmış. He he. 🙂 “Bir Fotoğraf Çekilebilir miyiz?” şarkısında fırsat bu fırsat, 2 kişi sahneye atlayıp fotoğraf çektirdiler. Ben de bu fırsatı değerlendirdim, bu zincirin 3. halkası oldum. Zaten sonra devamı geldi. İnsanlar sıradaki şarkılarda da fotoğraf çektirmeye devam ediyorlardı. “Yıldızların Altında” çıktığında sanki cover’ın cover’ıymış gibi hissettim. Koray Candemir’li dönemde bir cover albümü yapmışlardı ve çok tutmuştu. Vokale Mirkelam geçince tavşanın suyunun suyu gibi oldu 😀 ama güzeldi. Kuzenim Mert, o yıllarda “Halk Banko” reklamında Koray Candemir ile beraber oynamış ve o reklamda beraber bu şarkıyı söylemişlerdi kısacık… “Öyle Sarhoş Olsam Ki” ve “Ağlama Değmez Hayat” ile bu cover muhabbeti devam etti. Şarkı arasında iki seyirci Selim Öztürk’e “Boğaziçi” diye bağırdı. “Sözlerini biliyor musunuz ki?” diye şaşırdı. Yeni nesilin bu şarkıyı istemesini garipsedi. Herhalde bu şarkının rock klasikleri arasına girdiğinden haberi yok. Ben de “Kalamış Parkı!” diye bağırdım. O da bana gülerek “O şarkı artık çok eskidi” gibi bir şey dedi. Mirkelam ile beraber prova yapmamış olacaklar ki “Boğaziçi”ni Selim söyledi. Benim “Kalamış Parkı” isteğim değerlendirilmediği için aklıma Samantha Fox konseri geldi. Samantha Fox’tan bis parçası olarak “I Wanna Have Some Fun”ı istemiştim yıllar evvel… O da bana tebessüm etmişti ama diğerlerinin isteği olan “Touch Me”yi seslendirmişti. Öff, niye benim özel isteklerimi değerlendirmiyorlar? “Kalamış Parkı”na geri vokal yapan Şebnem Ferah’tan da hep “Oyunlar”ı isterim mesela… Ama genelde söylemez. Demek ki az seyirci olsa bile bir kişi fazla bile olsa, en çok istek alanı söylüyorlar.
Konserin final şarkısı ise Avrupa Birliği’ne üye olmaya çalışan ama her uyum yasasını benimseyemeyen Türkiye’nin AB karşıtı marşı haline gelmiş “Kokoreç”ti. Konser bittiğinde bu kadar az seyirciye bis yapmayacaklarını düşünüp hemen metrobüsle eve döndüm.
©2010 TST Interactive Company