FLO RIDA’NIN İSTANBUL VELİEFENDİ HİPODROMU’NDA VERDİĞİ KONSERLE İLGİLİ EN KAPSAMLI DERLEME
7 EYLÜL 2013 CUMARTESİ: Bugün izinliydim. CarrefourSA’da alışveriş yaparken ucuz DVD’lerin olduğu raftan Michael Jai White’ın “Kan ve Kemik”ini, Jason Statham’ın “Mekanik”ini ve Jean-Claude Van Damme’ın “Katil”ini aldım. Aksiyon filmi izleme damarım kabardı sanırım. 😀 Ayrıca Barış Manço’nun nadir bir fotoğrafını yayınladıklarını gördüğüm için GQ dergisini aldım. Aldığım filmlerden “Blood And Bone”u izledim. Çok yorgun hissediyordum kendimi… Epey de uyudum.
Neyse, sonra akşam olunca Veliefendi Hipodromu’na gittim. Çünkü yanı başımda (orası bize çok yakın da… Sadece bir durak sonra inip yürünebiliyor) dev bir uluslar arası hip-hop konseri olacakken ve ben off’ken evde boş boş oturamazdım. Jennifer Lopez ile “Goin’ In”de, Madonna ve Justin Timberlake ile “4 Minutes”ın remix’inde düet yapan son yılların Pitbull ile beraber en popüler rapçisi olan Flo Rida; Uluslar arası Yarış Festivali kapsamında Türkiye Jokey Kulübü Derneği için ücretsiz konser verecekti. Bedava olduğu için belki izdiham olacaktı, belki de ortalık apaçi, abaza kaynayacaktı ama yine de tüm bunları göze alıp Zeytinburnu’na giden metrobüsün yolunu tuttum. Sonra da biraz yürüyüp TJK Veliefendi Hipodromu’na vardım.
Konser saat 22:00’de başlayacaktı. Ben oraya gittiğimde saat 20:00 sularıydı. Sahnenin yanındaki tribünlerin birinden yer kaptım. Daha at yarışı devam ediyordu. At yarışı oynayanlar tezahürat yapıyorlardı. İlk kez canlı olarak at yarışına şahit olmuş oldum. Hayatımda hiç at yarışı izlememiştim. Değişiklik oldu tabii ki… Bir şey anlamadım, o ayrı mesele… Çünkü takip etmiyorum. Benim için at yarışı sadece lisede falan arkadaşlarım altılı ganyan oynarken altıncı hislerime güvendikleri için bana at ismi sorduklarıyla (halbuki isimleri güzel olanları tercih ediyordum, kazandırdım mı, bilmiyorum), rahmetli Kemal Sunal’ın “Atla Gel Şaban” filmi ve ben Doğan TV binasında çalışırken eski adıyla D Hipodrom, hala değişmediyse yeni adıyla ise Tay TV olan kanaldan arkadaşlarımın olmasıyla sınırlıydı. O yüzden pek bir şey anlamadım. Atlarını nasıl tanıdıklarını merak ediyordum, sonra numaraları olduğunu fark ettim. 😀 “Allah Allah, hadi yarınki Murat Boz konseri neyse de, koskoca Flo Rida nasıl beleşe halk konseri veriyor acaba?” diye çok merak ediyordum. Mutlaka büyük bir paraya getirtmiş olmalılardı. Oraya konser için erkenden gelen insanların harıl harıl altılı ganyan oynamalarından anladım. Mutlaka o kuponlara verilen paralarla masrafı çıkartmışlardır, hatta kar bile etmişlerdir. He he! Flo Rida’dan önce bir DJ çıktı ve 90’lı yılların klasiklerinden Real 2 Real’ın “I Like To Move It”ini saymazsak 2010’lu yılların en meşhur hitlerini çaldı. Tahmin ettiğimin aksine, çok kalabalık olsa da öyle sıkışık tepişik bir kalabalık yoktu. Çünkü konserleri takip eden kemik kitlenin büyük bir çoğunluğu Hezarfen Havaalanı’ndaki Rock’n Coke’taydı. Yıllarca Rock’n Coke’u takip etmiştim ama bu sene gitmedim, çünkü 3 gün üst üste off almanın zor olduğunu düşünüyordum. Bir de isimler açıklanmadan bilet satmalarını doğru bulmadığımdan sessizce, sadece kendimin anlayabileceği anlamsız bir protesto yapmıştım. 😀 “Yokum, yokum, beni niye yokum? Rock’n Coke’ta ben niye yokum?” diye şarkı yapan Tarık Mengüç bile Rock’n Coke’da konser vermiş. 😛 The Prodigy’nin konserine zaten gitmiştim. Ama itiraf ediyorum, sırf Jamiroquai için de bir günlük gidilirdi yani… Üşendim oralara gitmeye galiba… Yaşlanıyor muyum, neyim? Neyse, ben de konsersiz kalmadım ve Flo Rida’ya geldim. Üstelik 50 Cent’ten beri uluslar arası büyük bir hip-hop konserine gitmiyordum. Aslında Flo Rida; 50 Cent ya da Eminem gibi falan klasik bir hip-hop yapmıyor. Tıpkı düet yaptığı rapçilerden birisi olan Pitbull gibi elektronik ile karıştırıyor. Zaten 2010’lu yıllarda müzik epey bir elektronikleşti. Popçusu da elektronik yapıyor, R&B’cisi de… Ama elektronik müziğin önde gelen isimlerinden birisi olan Daft Punk ise tamamen canlı enstrümanlarla 70’lerin diskosu ya da 80’lerin new age’ine kayabiliyor ilginç bir şekilde… Neyse, insanlar DJ çıktığında konser başladı sanıp ayağa kalktılar. Çünkü kitle konserlerle o kadar alakasızdı ki çingene tipli aileler bile gelmişti. Yaşlı bir çift bile vardı arkamda. Hatta apaçi gençlikten birisi “I Like To Move It” çıktığında o yaşlı çiftle dalga bile geçti “Amcaaa! Bu şarkıyı senin bile bilmen lazım… Eskidir” diye… 😀 Çok ayıptı ama komik bir tespitti. Yanımda çocuğu uyuyakalmış taşralı bir anne vardı. Küçümsediğimi sanmayın ama Flo Rida’nın F’sini bilmeyen insanların gelmesi bana saçma gelmişti. Tabii ki hip-hopçı gibi giyinmiş Flo Rida fanları da vardı… Bir de nedense birçok insan Rihanna t-shirt’ü giymişti. Flo Rida sahneye çok geç kalmadı. Çok bekletmedi. 80’li yılların ünlü gruplarından birisi olan Dead Or Alive’ın efsanevi şarkısı “You Spin Me Round (Like A Record)”u cover’ladığı “Right Round” ile sahneye çıktığında herkes çılgına döndü.
Özellikle de çocukların, benden sadece 1,5 yaş büyük olan (17 Eylül 1979’da doğmuş ve gerçek adı da Tramar Dillard’mış.) Flo Rida’ya ilgisi büyüktü. Bir kız çocuğu sahneye yakın olmadığı için tıpkı fanatik genç kızlar gibi babasına öyle bir çığlık attı ki, “Tribünden de izleriz kızım” dediği halde babasını bile ikna etti ve “Tamam, gör bakalım, gidiyoruz, orada göremeyeceksin” gibi sitem dolu bir laf söylese de sahne önüne doğru yola çıktılar. Aslında tribünde olmak ya da sahne önünde olmak fark etmiyordu, ben de tribünde oturacaktım mesela, ama herkes ayağa kalkınca ayakta izlemek zorunda kaldık. Yine de biz avantajlıydık yüksekte olduğumuz için… Sandalyelere çıkıp uzun boyluların bize engel olmasını engelliyorduk. Aşağıdakiler bunu yapamıyorlardı eminim. Birbirlerinin omuzlarına çıkanlar vardı. Neyse, çocuklar konusuna dönelim. Konserin ortalarına doğru Flo Rida, bir erkek çocuğunu sahneye çıkardı. Çocuk heyecandan ağlamaya başladı. Flo Rida bu durum karşısında o kadar duygulandı ki, zenci hip-hop’çılar dev künyeler takarlar ya hep boyunlarına? İşte onu çocuğun boynuna takarak hediye etti. “Neden ağlıyor, biliyor musunuz? Çünkü konserden keyif alıyor” dedi ve son günlerin en popüler şarkılarından olan “Cry”a bağladı. Özellikle de çocukların şarkılarını ezbere bilmesi beni çok şaşırttı. Büyük ihtimalle İngilizce bilmeden kulaktan dolma dinleye dinleye ezberlemişlerdir. Biz de öyle yapmadık mı küçükken? Lambada’yı ezbere söylemiyor muyduk anlamadan mesela? Benim anlayarak ezbere söylediğim ilk şarkılar Michael Jackson’ın “Black Or White”ı ve Ace Of Base’in “All That She Wants”ıydı. Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kayıtlara geçsin konusu açılmışken…
Ayrıca Flo Rida gençlere de destek çıkıyor. Justin Bieber kılıklı bir teenager şarkıcıya destek olmak üzere konserinde çıkardı. İnşallah başarılı olur da şu burnu havada Bieber’ın popülerliğini düşürüp kendine getirir. Bayan vokalistinin de sesi çok iyiydi. Ayrıca arka ekranda kliplerinden görüntüleri izlettiriyordu. Bu arada hayvan gibi de kas yapmış. Gündüz izlediğim DVD’deki zenci sokak dövüşçülerine benziyordu. O filmden fırlamış gibiydi. Hollywood filmlerinde oynarsa da başarılı olur ve tabii ki müzik piyasasında kalıcı olacağını sezdim. Eee, Jennifer Lopez ve diğerleri de bunu iyi biliyordur. Jennifer Lopez’den söz açılmışken, J.Lo’nun konserine gittiğimde Flo Rida ile düeti çıkınca arka ekrana Flo Rida’nın görüntüsü yansıtılmıştı. Jennifer canlı söylerken Flo Rida ekrandan ona eşlik etmişti. “Keşke arka ekrandaki hip-hop’çılardan en az biri İstanbul’a gelip Lopez’e eşlik etseydi” diye düşünmüştüm içimden… Yaklaşık 1 yıl sonra da olsa bir tanesinin konserine ayrı olarak şahit olmuş oldum ama bu kez aklıma Pitbull takıldı. Pitbull, hem Jennifer Lopez konserinde, hem de Flo Rida konserinde ekrandan sanatçılara eşlik etmişti. Kendisi de 1’den fazla Türkiye’ye geldi sanırım. Ama hiç gidemedim. Gitmedim daha doğrusu… Keşke gitseymişim…
Bu paragrafa kadar hep kendi yazdıklarımdı. Şimdi ise tıpkı yıllar evvel Pink konseri kritiğimde yaptığım gibi basın haberlerinden copy+paste yaparak onları arşivlemek istiyorum. Normalde konser kritiklerimde bunu yapmam, çünkü zaten yıllarca takip ettiğim sanatçılar ya da gruplar olunca her şeylerini bilirim, konserde olanları da, geçmişten örnekleri de aklımdan yazarım, kanıtı da en kapsamlı konser kritiklerinin benim olması ama Flo Rida’da kolay yolu seçeceğim, çünkü onun olayına çok hakim değilim. Flo Rida’nın bazı şarkılarını en azından kıta bölümlerine eşlik edecek kadar biliyorum. MP3 Player’ımda da birkaç şarkısı bulunmakta ama coşturmayı iyi bildiğine şahit olsam da baştan sona eşlik ettiğim diğer konserler gibi olmadı. Evet, şimdi ise konseri anlatmayı medyaya bırakıyorum. Kaynaklar da aşağıda olacak.
7 Eylül gecesi koşuların hemen ardından sahneye çıkan Amerika’nın son dönemlerdeki en popüler Rap şarkıcısı Flo Rida, Veliefendi Hipodromu’nu dolduran hayranlarına unutulmaz bir müzik ziyafeti verdi. Sıcak ve mütevazi tavırlarıyla gönülleri fetheden sanatçı seyircilerle yakın ilişki kurarak konserin heyecanını ve temposunu hep yukarıda tutmayı başardı. Dünya müzik listelerinin zirvesinde yer alan, Hot 100 listesinde 3’üncü, Avusturya, Almanya, İskoçya ve İngiltere’de 1’inci olan ve ayrıca dünya çapında dokuz farklı ülkede ilk 5’e giren rap sanatçısı Flo Rida, 2 saate yakın süren sahne performansı ile de hayranlarından tam not aldı. Sanatçı sahneye de altın mikrofonla çıktı ve rapçiyi yaklaşık 30 bin kişi izledi. Türkiye Jokey Kulübü tarafından her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Uluslararası Yarışçılık Festivali için ülkemize davet edilen başarılı sanatçı, yeni albümüne ait parçalar dışında, adını artık “Flo Rida Efsaneleri” arasına yazdıran “Good Feeling“, “Whistle“, “ Wild Ones “ , “I Cry” gibi hit parçalarını da seslendirdi. Sanatçı zaman zaman seyircilerin arasından sahneye çıkarttığı hayranlarıyla birlikte dans etti. Sanatçı parçalarını seyircilerin arasına girerek seslendirdi.
Hayranlarının alkışları ve çığlıkları eşliğinde sahneye çıkan şarkıcının konserinde ilginç anlar yaşandı. Sevgi tezahüratlarını gören rapçi, bir ara kendini sahneden seyircilerin omuzlarına bıraktı. İki şarkısını hayranlarının arasında söyleyen şarkıcının arkadaki hayranlarına ulaşmak için Türkçe olarak “Açılın hemşehrim” demesi, kahkahalara ve büyük alkışa neden oldu. Bence “Açılın, açılın” demesinin nedeni omuzlarına çıktığı insanların “Açılın, açılın” demesini duyaraktan taklit etmiş olması olabilir.
Altın takı ve aksesuar merakı olan ve aldığı Bugatti marka otomobilini altın kaplatarak günlerce tüm dünyada haber olan şarkıcıya Türkiye Jokey Kulübü de bir jest yaptı. TJK Başkanı Serdal Adalı, konser sonrası Flo Rida’ya üzerinde TJK’nın simgesi olan özel yapım, altından at figürlü bir kolye hediye etti. Ünlü rapçi bu hediyeyi çok beğenip Başkan Adalı’ya defalarca teşekkür ederek, “En özel konserlerimde takacağım” dedi. Final parçasının ardından herkes konser bitti zannederken tekrar sahneye gelen Flo Rida 2 şarkı daha seslendirerek herkesi şaşırttı. Evine gitmek üzere alanı boşaltan seyirciler bu durum üzerine tekrar geri dönerek sanatçıya eşlik etti. Ben o seyircilerden birisi değilim bu arada… Ben, Christina Aguilera’nın da Cher ile beraber oynadığı “Burlesque” filminde söylediği, aslında orijinali Etta James’e ait olan “Something’s got a hold on me”den türetilerek yapılan “Good Feeling” şarkısını ikinci kez söylemeye başladığında birçok insan gibi bis yaparmış gibi bir final yaptı sanaraktan dışarı çıkıp metrobüs durağına giden yolu yürümeye üşendiğim için minibüse binmiştim bile… Bu arada konser çıkışı sonrası hipodrom tuvaletine girdiğimde yanımdaki gencin telefonda konuştuğu kişiye “Abi, Flo Rida’dayız” demesi çok komiğime gitti. Sanki Amerika’ya gitmiş de Florida’da tatil yapıyormuş gibi oldu. 😀
KAYNAKLAR: http://tr.wikipedia.org/wiki/Flo_Rida
http://www.tjk.org/TR/YarisSever/News/Page/10191?Tarih=08.09.2013%2000:00:00
http://www.sondakika.com/haber/haber-istanbul-da-flo-rida-ruzgari-5034523/
http://www.iha.com.tr/magazin/istanbulda-flo-rida-ruzgari/297856
Ve tabii ki kendim (Turgay Suat Tarcan): http://www.tst.gen.tr
©2013 TURGAY SUAT TARCAN