TURGAY SUAT TARCAN: Sizi şarkınızdan dolayı “Hello Ozan” olarak tanımıştık. O yıllarda takma isim takılan birçok sanatçı vardı sizin gibi… Ah Canım Vah Canım Ahmet, Of Aman Nalan, Akrep Nalan, Kuşum Aydın gibi… Yıllar sonra bile aynı şarkıyla anılmak rahatsız ediyor mu sizi?
OZAN DEMİR ALP: Önceleri çok rahatsız etti. Yıllar sonra bile alışamadım desem yeridir, ama zamanla kabulleniyor insan… Şu an memnunum, beni üzmüyor. İz bırakmak gayet onur verici ve yıllar sonra da hatırlanacak olması daha keyifli. Ben tüm 90’lı yıllarda albüm yapan arkadaşlarım için çok açık ve net söylüyorum “Bir şarkıyla şöhret oldular, sonra kayboldular” söylentilerine inat, hepsi aslanlar gibi 90’lara damgalarını vurmuşlar ve varlar, kaybolmadılar kaybolamadılar! Sonraki yıllarda çıkan pek çok ismi hatırlamayacağız ama 90’lar her zaman akılda kalacak hepimizin adı iyi yada kötü bir şekilde anılacak, her birimiz kendi tarihimizi yazdık…
TST: Evet, zaten yurt dışında da örnekleri var. “One hit wonder” denen ama asla unutulmayan Vanilla Ice “Ice Ice Baby”siyle, Alphaville “Big in Japan”iyle, A-HA “Take On Me”siyle, Los Del Rio “Macarena”sıyla, Frankie Goes To Hollywood “Relax”iyle, Sinead O’Connor “Nothing Compares 2 U”suyla, MC Hammer “U Can’t Touch This”iyle ölümsüz oldular. Örnekler çoğaltılabilir. Siz de “Hello” ile tarihe damganızı vurdunuz. Ama sizi hatırlayamayacak yaşta olan 20’li yaşlardaki bazı arkadaşlarımın da bulunduğu ortamlarda konu Ümit Besen’in “I Love You, I Love You, Do you love me? Yes I do” şarkısına geldiğinde ben “Öyle bir tane daha kült şarkı var” diye ilk kez benim internete kazandırdığım klibiniz “Hello, hello, hello, hello. How are you?”yu açtığımda sesinizin çok güzel olduğundan bahsediyorlar. Konservatuar mezunu olduğunuzdan mı kaynaklanıyor bu? Klasik bir müzik sorusu sorayım: Eğitimli olmak mı, alaylı olmak mı?
OZAN: Çok doğru, konservatuar mezunuyum ama aynı zamanda da alaylıyım. 7 yaşımdan beri sahnedeyim. TRT’nin açmış olduğu amatör ses yarışmasında aldığım 2.likle başladı müzik hayatım… Eğitim tabii ki çok önemli ama her ikisinin de hem avantajları hem de dezavantajları vardır. Fazla eğitim sizi çok teknik yapar, alaylı olursanız prozodi hatalarıyla donanırsınız yada çok detone olursunuz. Duyguyu verdiğiniz sürece ufak detoneler göz ardı edilebilir, öğretmenlik formasyonu olan alaylı bir müzisyen olduğum için yol gösterdiğim sahneye hazırladığım imaj danışmanlığını üstlendiğim bir çok öğrencim oldu ve çoğu gümbür gümbür sahnede. Unutmamamız gerekir; konser şarkıcılığı, Bar şarkıcılığı ya da albüm şarkıcılığı birbirinden keskin hatlarla ayrılır. “Hello” şarkısına gelirsek öncelikle beğenenlere çok teşekkür ediyorum ama açıkça itiraf etmeliyim, bu şarkıda çok fazla ses ve yorumu ön plana çıkarma gibi bir şansım olmadı. Sözleri çok değerli arkadaşım Sevingül Bahadır’a ait… Yine de doğru okunmuş detonesi olmayan bir şarkı… Şu an “Tekrar oku” deseniz okuyamam çünkü şarkıya yorum katmanız imkansız… “Kal sevgilim” isimli slow şarkım daha çok sevilmiştir…
TST: Ben küçükken de aynıydınız, 20 yıl sonra bile tıpkı Tarkan gibi hala aynısınız. Genç kalmak için özel bir şeyler yapıyor musunuz?
OZAN: Tabii yapıyorum. “Yapmıyorum” dersem yalan söylemiş olurum, ama yaptıklarımı pek paylaşmıyorum. Bana faydası olan bir şey başkasında tam tersi bir etki yapabiliyor ama en önemli etken sanırım düzenli bir hayattan geçiyor. Olması gerekenler; sıfır stres, az da olsa spor, gayet uyku, doğru beslenme ,bol su… Olmaması gerekenler; uyuşturucu, alkol, uykusuzluk, yanlış beslenme… Her şey beyinde başlayıp beyinde bitiyor. Sadece neden yaşlanamadığınızı düşünün ve durmadan kendinize şaşırın! :))
TST: 2 yıl evvel yaptığınız “Delinin Kısmeti” albümünüzdeki şarkı isimleri dikkatimi çekti. “Bedduam yeter, sürüm sürüm sürüneceksin, bunaltma, çatır çatır çatlayacağım” diye arka arkaya okunduğunda sanki isyan ederek aynı kadına gönderme yapmışsınız gibi duruyor. Klipte de kızı bağlamışsınız zaten. Bu şarkıların hikayesi var mı? 🙂
OZAN: Evet şarkıların yaşanmışlıkları var. Çok üzülmüş, kırılmış bir insanın hikayesi; acı çekmiş intikam yemini etmiş, ama daha sonra kıyamamış, her şeyi şarkılara sığdırmış, aslında affetmiş… Hani derler ya “Yağmasan da gürle” diye, bu da öyle bir şey… Kırık bir aşk hikayesi ve bu duyguları dibine kadar yaşamak ta büyük bir şans, biraz daha büyüyor insan.. .İnsan mutluktan büyümez, insanı büyüten tek şey acı…
TST: 90’lı yıllarda bir ara “Hello” gibi oryantal ezgili şarkılar modaydı. Sizin “Hello”nuz, Soner Arıca’nın “Gözbebeğimsin”i, Tarkan’ın “Gül Döktüm Yollarına”sı, Sibel Tüzün’ün “Kaçın Kurası”sı, Sezen Aksu’nun “Rakkas”ı, Tuğrul Arsever’in “Benden Günah Gitti”si, Ufuk Yıldırım’ın “Çabuk gel annem, bekletme”si, Sinan Erkoç’un “Havam Yerimde”si, Kenan Doğulu’nın “Sımsıkı Sıkı Sıkı”sı gibi başarılı örnekleri de vardı… Zaten Eurovision’da üçüncü olan Şebnem Paker’in şarkısı “Dinle” ve Sertab Erener’in birinci olan şarkısı “Everyway That I Can”i yabancıların bile ilgisini çekmişti. Sizce yurt dışına açılmak ya da uluslararası yarışmalarda başarılı olmak için kendi kültürümüzden bir şeyler katmak daha mı doğru?
OZAN: Hemen “Tarkan” diyorum; başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin. 🙂 Tabi ki kültürümüzden bir şeyler katmalıyız; gerek uluslararası arenada, gerek burada tek olması gereken de bu… Kendin ol, özgün ol, farklı ol, sesin, davranışın, tavrın, tarzın, soundun, her şeyin farklı olsun; tek ol, kimse seni bir başkasıyla karıştıramasın. Edith Piaf‘ı düşünün; tavrı stili ses rengi bambaşka, böyle bir sesi Türk Sanat Müziği enstrümanlarıyla hayal edin sizce yine başarılı olmaz mıydı? Bana göre önce ses rengi; diğer unsurlar sadece detay… Sizi dinleten diğerlerinden ayıran tek şey önce sesinizdir. Siz böyle bir sesi nasıl sunarsanız sunun başarılı olur. Bizim büyük bir Türk Sanat Müziği arşivimiz, çok büyük eserlerimiz, uluslararası arenada dinlenen hayran kitlesi olan sanatçılarımızda var. Duyduğunuz anda “kim bu?” diye döndüğünüz dünyaya 100 yılda bir gelebilecek özgünlükte, farklılıkta bir ses her yerde star olur, ille güçlü bir sesinizin olması da gerekmez, yeter ki sesiniz sınırların çok üstünde ve eşsiz olsun. Bana göre en büyük kaybımız uluslararası bir dil kullanmıyor olmamız… Bir İbrahim Tatlıses gerçek anlamda İngilizce şarkı söylemiş olsaydı belki şu an çok farklı bir yerde olabilirdi…
TST: Yerli ve yabancı olarak kimleri dinlersiniz? Eskilerden kimler size ilham verdi? Yenilerden kimleri destekliyorsunuz?
OZAN: Amy Winehouse’u çok dinlerim, sesinde başka bir hüzün var, lakayt sıra dışı bir ses, vurdumduymaz… Eskilerin hepsine tapıyorum; Zerrin’im Özer’im bir tanedir; e doğal olarak Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer, Ayten Alpman; yani siz bu listeye herkesi ekleyebilirsiniz. Şebnem Ferah muhteşem bir sestir. Mustafa Ceceli on parmağında on marifet muhteşem sesli bir adamdı; liste böyle uzar gider, herkesi gayet çok beğeniyorum; yeni ya da eski birini diğerinden ayırmıyorum. Mutlaka kötü şarkı söyleyenler de var ama onları da gayet seviyorum, emeklerine saygı duyuyorum. Müzik duygu işidir bazı şarkıcılar benim duygularıma daha fazla hitap ediyor, bazıları yüzümü güldürüyor, bazılarının showunu seviyorum; hepsinin hayatımızda ayrı bir yeri var… Ne dinlediğiniz önemli değil; dinlerken ne hissettiğiniz önemli…
TST: Absürd nostaljisi yapılırken mutlaka sizin de adınız geçiyor. En son #Onedio sitesinde “Bugün 23-40 Yaşlarında Olanların Biraz Sorunlu Olmasının Sebebi 40 Şarkı” listesi yayınlandı ve o listede 25. sırada yer aldınız. Ama büyük bir mütevazılık göstererek siz de 90’lı yılların slogan parçalarından biri olan o şarkınızla dalga geçebiliyorsunuz. Şarkı sözünüzün müzik ve vokalinizin önüne geçmesi sizi hiç korkutmadı mı?
OZAN: Şimdi bakıyorum da, korktuğunuz her şey dönüp dolaşıp başınıza geliyor. Müzik ve vokalimin önüne geçse iyi; adımın da önüne geçti! Ne diyebilirim ki? Yıl olmuş 2014, hatta 2015; ben hala Hello Ozan’ım! “Hayır, ben Ozan Demir Alp’im” desem de olmuyor. Yani bir şarkı bir insanın hayatıyla bu kadar oynayabilir :))))
TST: “Popstar”, “Akademi Türkiye”, “X Factor: Star Işığı”, “O Ses Türkiye” gibi ses yarışmalarını takip ediyor musunuz? Güzel sesli olup kendini bir TV programında göstermek keşfedilmek için yeterli mi?
OZAN: İlk başladığı dönemlerde takip ediyordum ama şimdi artık eskisi kadar takip edemiyorum. Sesinizin güzel olması önemli değil; ne kadar özgünsün, tarzın, ışığın var mı? Bunlar bir araya gelmediği zaman birinci olsan da sonuç değişmiyor. Orda büyük bir dram yaşanıyor, gerçekten sanatçı olabilecek yetenekte insanlar reyting uğruna kendilerini harcıyorlar. Halktan biri, içimizden biri olma durumu var. Yokluktan gelme ve orda var olma savaşı… Tüm hayatlar gözler önünde, merak edilecek hiçbir şey kalmıyor. Bir yarışma süresince her şey olup bitiyor; fast food tarzı ve doğal olarak hayatını ezbere bildiğiniz biri sizin için ilgi çekici olmaktan çıkıyor, kaldırıp bir kenara koyuyorsunuz. Her zaman sizi zorlayan gizemli olan kazanır, aşk yaşadığınız insan bile sizi çözdükten sonra ilgisini kaybeder… Gerçek sanatçı gizemlidir acıyla beslenir ama kimsenin kendisine acımasına da asla izin vermez, kan kusar, “kızılcık şerbeti içtim” der, benim onlarda aradığım tek özellik aslında bu… Başarının sırrı da bu ayrıntıda gizli! Sevgiler…
TST: Vaaay, gerçekten tam manşetlik sözler bunlar. 🙂 Bence o yarışmalarda 90’lı yılların sanatçılarındaki özlenen star ışığı aranıyor. www.sadecemuzik.net ziyaretçileri için vakit ayırdığınız için çok teşekkürler.
OZAN: Cansın, ben teşekkür ederim. 😛
NOT: Bu röportaj 19.11.2014 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Roportaj/ozan-demr-alp.html adresi için özel olarak yapılmıştır. İzinsiz ve kaynak kullanılmadan kullanımı yasaktır.
©2014 Sadece Müzik Net / Turgay Suat Tarcan