2009 yılı gerçekten benim için kayıp yılı oldu. Arka arkaya kayıplar yaşadım. Akrabalarım, komşularım, en sevdiğim yabancı şarkıcı Michael Jackson derken Pazartesi sabahı bir acı haber daha aldım.
Hani bazı seneler vardır, insanlar o seneleri hatırlamak istemez. Kimi 1999 yılı gibi toplumsal anlamda kötü geçen seneler (17 Ağustos depremi, Barış Manço ve Ajlan Büyükburç gibi kayıplar), kimi 2001 yılı gibi global anlamda kötü geçen seneler, kimi ise, kendi açımdan söylüyorum, 1996 yılı gibi kişisel anlamda arka arkaya kayıplar yaşanan seneler… 2009 yılı da hem kişisel olarak, hem toplumsal olarak, hem de global anlamda bir kayıp yılı oldu. İnşallah daha fazla kayıp olmaz. 2010 yılını iple çekmekteyim.
Tahmin ettiğiniz gibi Pazartesi günkü kaybımız derken Vedat Okyar’dan bahsediyorum… Vedat Okyar benim için sadece efsanevi bir futbolcu ve yorumcu değildi. Aynı zamanda onunla çalışma fırsatı bulabilmiş şanslı bir kişi olmuştum. Ben D Spor’dayken de, BJK TV’deyken de İlker Ateş’in hazırlayıp sunduğu ve Sanlı Sarıalioğlu’yla rahmetli Vedat Okyar’ın yorumcu olduğu “Basın Tribünü” için prodüktörlük yapmıştım. Yani hem montaj yapıyordum, hem önlerindeki istatistik bilgilerini kağıtlarına yazdırıyordum, hem de yeri geldiğinde sokaklara çıkıp halkla röportaj yapıyordum. Pazartesi akşamları ne zaman Merhum Vedat Okyar’ı görsem içim açılıyordu. “Güzel insan” diyorlar ya onun için… Hakikaten de öyleydi. Hatta az bile söylemişler. Melek gibi bir insandı. Zamanında büyük şeyler başarmış biri için fazla mülayim ve mütevazıydı. Gözlerinden her zaman sevgi akardı. Her zaman yanına gidip “Hoş geldiniz. Nasılsınız Vedat Ağabey?” demişimdir. O da “İyiyim yavrum, sen nasılsın?” diye yanaklarımdan şap şap öperdi. O kadar içtendi ki bu hareketinde, aklıma 1996 yılında kaybettiğim dedem gelirdi. Etrafına her zaman sevgi dağıtıyordu. Gerçekten hayatımda karşılaşabileceğim en iyi insanlardan biriydi. Onu tanımaktan dolayı gurur, hiç fotoğraf çektirmediğimden dolayı pişmanlık duyuyorum. Keşke bir fotoğraf çektirseydim de bir anı kalsaydı bana… Onu tanıdığım 2,5 yıl boyunca herkese onu ne kadar sevdiğimden bahsetmişimdir ama maalesef her iyi insan gibi Allah onu da yanına erken aldı. Zaten beklediğimiz bir şeydi. Kolon kanseri tedavisi nedeniyle “Basın Tribünü” programının bu sezonunun son programlarına ancak telefon bağlantısı ile katılabiliyordu. Hastanede olduğunu ve durumunun ağır olduğunu öğrendiğimizde Doğan TV Center’ın tüm spor servisi olarak çok üzülmüştük. Fakat beklediğimiz bir şey olduğu halde yine de ölümünün bizi bu kadar yıpratacağını tahmin edemezdik. Hele hele dün yapılan cenaze töreninde ikinci adımın adaşı olan oğlunun “İnşallah onun gibi bir baba olabilirim, inşallah ona layık bir evlat olmuşumdur” diye gözyaşı akıtması çok etkiledi hepimizi…
O hem bir futbolcu iken yaptıklarıyla futbol tarihine kazındı, hem de sevgi dolu bir insan olduğu için kalplerimizde de yaşamayı hak etti. Sizi unutmayacağız Vedat Kaptan…
TURGAY SUAT TARCAN
Yukarıda okuduğunuz makale yazarımız Turgay Suat Tarcan’ın yalnızca www.sporturco.com ‘a özel olarak yazmış olduğu köşe yazısıdır. Kesinlikle hiç bir kaynaktan alıntı değildir.
By Turgay Suat Tarcan • Tem 22nd, 2009 • Category: Futbol, Turgay Suat Tarcan, Turkcell Süper Lig, Yazarlar