Uzun zamandır konsere gitmiyordum bildiğiniz gibi… O yüzden “Konser Kritikleri” bölümü bayağıdır öksüzdü. Pandemi etki etti biraz buna da. Fakat içten içe bayağı bir canlı müzik atmosferini özlüyordum. 2022 bu özlemimi dindirdi nihayet diyebilirim.
Bu yazı Fanta Festivali ağırlıklı olacak ama bu konserin bir de background’ı var diyebilirim. O yüzden 23 Haziran 2022 Perşembe gününe dönmek istiyorum öncelikle. O gün Yenikapı Miting Alanı’nda Demokrasi Şenliği olacaktı. Edis benim genç jenerasyondan takip ettiğim nadir sanatçılardan birisi konumunda… Özellikle koreografi çalışıp dansçılarıyla yaptığı performansları canlı izlemek istiyordum. Geçmişte bazı arkadaşlarım dansçılığını yapmıştı. Tabii ki bu arkadaşlarımın Michael Jackson Fan Club camiasından olduklarını söylememe gerek yoktur sanırım. Edis’in bu şenlikte sahneye çıkacağını öğrendiğimde tesadüfen o gün izinli olmamla birlikte etkinliğe gitme kararı almıştım ve gitmiştim de…
Girişteki güvenlik kontrolünde yanıma aldığım cam şişe suyu atmışlardı. Bir sonraki sefer plastik şişe getirmeye karar vermiştim. Etrafı gezdim önce. Ardından “Evdeki Saat” ve “Mavi Gri” gruplarının konserlerini izlemiştim. Grupları tanımadığımı düşünüyordum ama “Evdeki Saat” grubu “Uzunlar” şarkısını söylemeye başladığında “Aaa ben bu şarkıyı biliyorum ve seviyorum.” diye düşünmüştüm. Zaten birkaç kez söylediler şarkıyı… Farklı remixleriyle yalnız… Eren Alıcı’nın sesini çok beğendim. Akif Alkan’ın da sesi güzeldi. Sonuçta rockçılığım Türkiye’de daha çok ağır basıyor ama diskonun yurt dışında örneklerini de çok sevdiğim için Evdeki Saat’in performansından biraz daha keyif almıştım diyebilirim. Disco dediysem öyle DJ çalıyor filan sanmayın. Daft Punk’ın “Random Access Memories” albümünde olduğu gibi canlı çalıyorlardı.
Saatler ilerledikçe bedava olan Demokrasi Şenliği alanına gelen seyircilerin sayısı artmaya devam ediyordu. İzdiham çıkacağı belliydi. Üstelik Arnavutköy’e dönüp ertesi günü sabahtan işe gidecektim. Edis’ten önce sahneye çıkacak olan Reynmen’i de pek sevmiyordum. Kendisini havalimanında görmüştüm yıllar önce. Fenomen olduğunu arkadaşlar fotoğraf çektirince anlamıştım. Önceden tanımıyordum. Meğer aynı zamanda rapçi’ymiş. Ayrıca şarjım bitmek üzereydi ve yağmur başlamıştı. Bu etkenlerden dolayı zaten 2 konser izlemenin verdiği huzurla eve geri dönmüştüm.
Fakat mutlaka bir gün Edis’in konserine gitmeye kafayı takmıştım. Yaklaşık 2,5 ay sonra Fanta Festivali’nde Gazapizm ve Edis’in çıkacağını öğrenmiştim. Ben de Fanta kapakları biriktirmeye başladım. 8 yıldır filan bu festival olmuyormuş. Bizim gençliğimizde Şebnem Ferah, Teoman, mor ve ötesi, Ceza gibi isimler çıkardı Fanta Festivali’ne… Birkaç kez gitmişliğim vardı festivale. Web sitemde de izlenimlerimi görebilirsiniz zaten… Bizim zamanımızda 10 tane açma halkası biriktirdiğimizde bakkaldaki kasadan bileti alabiliyorduk. Bu sefer açma halkasındaki kodları uygulamaya girmemiz gerekiyordu. Sonra da cep telefonumuza barkod geliyordu. Saymadım ama 10’dan daha az kapak, bilete ulaşmamızı sağlıyordu.
Festival 10 Eylül 2022 Cumartesi günü yine Yenikapı’da gerçekleşecekti. Yani yarıda kalan konsere devam ediyor gibiydim. Bu kez hazırlıklıydım. Ertesi günü de izin talebi yapmıştım. Yanıma power bank ve yedek olarak dijital fotoğraf makinesi de almıştım. Plastik şişede su ve cips de almıştım yanıma. Çünkü Demokrasi Şenliği’ndeki yemek sırası çok uzundu ve sadece kaşarlı tost kalmıştı. Yine de alana gelmeden karnım tok olsun diye Cevahir’deki Arby’s’te yemek yemiştim. Mecidiyeköy’den aktarma yapmıştım çünkü. Oraya giderken de iş yerinden bir arkadaşım ve eşiyle tesadüden aynı otobüse binmiştim. Hamile olan eşi “Aaa ben de turuncu giydim bugün. Tam Fanta Festivali’ne uygun!” diye imrenmişti. Neyse, Yenikapı’ya geldiğimde Demokrasi Şenliği’nden daha dar bir konser alanı ayrıldığını görmüştüm. Gerçi yine binlerce kişi sığıyordu ama öbüründe belki onbinlerce kişi sığıyordu. Alanın diğer kısmını da “Sivas Günleri” etkinliğine ayırmışlardı. Hatta “Sivas günleri buradan” diye beni çağırmışlardı. Sivaslı değilim ama Sivaslı arkadaşlarımla ilgili Instagram’da paylaştığım hikayelerden sonra beni Fahri Sivaslı ilan etmeleri aklıma gelince tebessüm ettim. Bu kez güvenlik kontrolünde hem yiyecek, hem içecek yasaktı. Tabii ya, nasıl düşünememiştim ki? Fanta ve anlaşmalı yiyecek şirketleri satış yapacaktı. Amaçlardan biri de para kazanmaktı. Güvenlik görevlileri suyumu ve cipsimi atmam gerektiğini söylediler. Suyumu içip attım. Fakat toktum. Cipsi yiyemezdim. Atmaya da gönlüm el vermedi. Hem günah, hem de 15 TL vermiştim Lay’s’e… Edis bantları satan seyyar satıcıyı görünce ona verdim. Teşekkür etti. Cips boşa gitmedi. İçeri girince de Çizi aldım karnım acıkırsa diye ama hiç acıkmadı.
Önce DJ Can Yalçınkaya’nın çaldığı müzikler eşliğinde “Benimle Dans Eder misin?” yarışmasıyla ünlenen dansçı Ömer Yeşilbaş ve “Superstep” adındaki dans grubunun performansları vardı. Çektiğim bir hikayeye yıllar önce Trend Show’da çektirdiğimiz selfie’yi de koyup Instagram’da paylaşınca Ömer de hikayemi kendi profilinde tekrar paylaştı. Ardından DJ Cihan Hatipoğlu ısıtmak için çoğunluğu Türkçe Pop ama Rock ve Yabancı’ya da uzanan bir yelpazeyle müzikler çaldı. Arkamdaki gençlerden birisinin Cihan Hatipoğlu’nu Nihat Hatipoğlu olarak okuması komiğime gitti. Athena ve Queen’inkiler konser atmosferi vermişti herkese… Dikkatimi Gülşen’in birkaç şarkısının çalınması çekti. Normalde DJ’ler bir şarkıcının başka şarkısını kısıtlı zamanlarında çalmazlar. Fakat Hatipoğlu birçok duyarlı insan gibi haksız yere tutuklanan Gülşen’e destek veriyor olmalıydı. Ben bir yandan da festivalde Instagram ve Facebook’ta canlı yayınlar açıyordum. Gülşen’li olanı takip etmediğim ve beni de takip etmeyen VJ Bülent’in beğenmesi beni şaşırttı diyebilirim.
Zaten Edis de sahneye çıktığında Gülşen’le düeti “Nirvana”yı söylerken Gülşen’e alkış istedi ve yer yerinden oynadı. Böyle dansçılarıyla aynı hareketleri yapan şarkıcı fazla yok Türkiye’de… Tarkan bile bunu yapmıyor. Arkasındaki dansçılar aynı hareketleri yaparken o solo takılıyor. Edis yaşı yetip de 90’lı yıllarda çıksaydı sanıyorum Tarkan efsanesine birkaç darbe yapardı diye düşünüyorum. Sadece Hakan Peker, Yonca Evcimik, Tuğçe San, Seyyal Taner, Melis Sökmen gibi birkaç sanatçı yaptı bunu zamanında. Bir de boyband’ler ve girlband’ler yapmıştı tabii ki… O yüzden Edis bizlere görsel bir şölen yapmıştı. “Arıyorum”, “Yalancı”, “Martılar”, “Perişanım”, “Roman”, “An”, “Çok Çok”, “Güzelliğine”, “Bana Ne”, “Yalan”, “Olmamış mı?” gibi hitlerini söyleyen Edis konserindeki en eğlendiğim an tabii ki favori Edis şarkım “Benim Ol”u söylerken oldu. Ama genel olarak zaten güzel bir konserdi. “Dudak” şarkısını söylerken bu şarkıda aslında emoji yollamayı kastettiğini, fakat kimsenin anlamadığını söyledi. Edis, bu satırları okuyorsan eğer, bunu bir tek ben anlamış olabilirim o zaman. 😀 Ben tahmin etmiştim.
Günümüzde yeni jenerasyon şarkıcılar artık albüm çıkarmıyor. Edis’in sadece 2 CD’si çıktı mesela. Diğerleri birçok şarkıcının yaptığı gibi Spotify single’larıydı. Direk kliplerinin çekilip YouTube’a konulması bu i-Tunes jenerasyonu için güzel bir şey aslında. Fakat hayranları için doyurucu bir albüm yapamıyor olmaları da üzücü. inşallah bir gün hepsini “Best Of”a çevirip CD ve plak formatında da yayınlarlar. O yüzden Edis de cover’lara ihtiyaç duymuştu. Bunlar: “Bir Derdim Var” (mor ve ötesi), “Duvar” (Zeynep Casalini), “Armağan” (Hande Yener), “Buz Kırağı” (Yıldız Tilbe), “Vay” (Sezen Aksu), “Çakkıdı” (Kenan Doğulu), “Aya” (Murda & Ezhel) ve “Bilmem mi?”ydi (Sefo)… Farklı tarzlarda olan bu şarkıların üstesinden de başarıyla geldi. Bazen slow sularda yüzüyor, bazense rap yapıyordu.
Rap demişken… Gençler rapçilere daha çok önem veriyor. Bu yüzden ben Edis’in headliner olacağını düşünürken (eee bana göre festivalin megastar’ı oydu) tam tersine, Gazapizm en son sahneye çıkacaktı. Düşünün yani, ne kadar çok insanın onun için beklediğini… Hatta biri Edis’e “Ben Gazapizm için geldim.” bile demişti. Edis de tezahürat yaptırmıştı. Yine de Edis için gelenler konser alanını terk etmeye başlamışlardı rapçilerin “Hadi Edis’çiler gidin!” diye tacizleri eşliğinde… Ben Gazapizm’in de performansını merak ediyordum. Çünkü özellikle de sosyal medyadaki story’lerde kullanmayanın kalmadığı “Sağı Solu Kes” şarkısını kendisinden canlı izlemek istiyordum. Parmaklıklar içinde hapis dekoruyla sahneye çıkan Gazapizm’in performansını çok beğendim. Arabeskleştirilmiş rap yapanların aksine şarkılarında canlı elektro gitar, saksafon gibi müzik aletleri kullandı. Sadece “Sağı Solu Kes” değil, “Unutulacak Dünler” de konserin doruk noktalarından birisiydi. Konserin bitmesine yakın da festival alanını terk ettim. Barkod almayan bedavacıların da biralarını içerekten çimlerin üzerinde oturduklarını gördüm giderken… Arnavutköy’e gece yarısı dönecek toplu taşıma olmadığı için de Bahçelievler’e gittim metroyla…
Kendimi fanatik bir rapçi olarak görmesem de yine de arabeskleştirilmemiş olan hakiki rapçileri çok seviyorum. Gazapizm de bu listeye eklendi. Çoğu eskilerden olmak üzere müzik arşivimde birçok rap CD’si ve kaseti de var. Hatta Fresh B’nin plağını da almıştım. Aklıma eski rapçilerden Ogeday’ın klip çekimi geldi bu arada. O da iyi bir rapçiydi. 2004 yılı içerisinde, muhtemelen sonbaharda hip-hop’çı Ogeday’ı Şebnem Ferah Fan Club buluşmalarından birine gitmeden evvel Taksim’de klip çekerken görmüştüm. Hangi gün gördüğümü günlüğüme yazmamışım, çünkü onu tanımıyordum. Sonra klibini televizyonda görünce tanımıştım. Belki de bu kliple birlikte daha çok ünlü olmuştu. Bir arabanın orasında, burasında duruyordu klip çekerken… Bu rap şarkısının adı da “Kaybettim Seni”ydi.
Edis konserinde Boyband’lerden ve Girlband’lerden bahsetmem de aklıma yine bir anımı getirdi. Venüs grubunu hatırlar mısınız? Bu grubun üyelerinden birini nasıl gördüğümü yazmak istiyorum. 26 Nisan 2003 Cumartesi günü annem ve babamla birlikte Auto Show’a gitmiştik. Davetiye iki kişilik olduğu için bana bilet almıştık. Beni Auto Show’a çeken en önemli şey hareketli sinema salonuydu. Ekran orada tüm duvarı kaplayacaktı, yer oynayacaktı, arabanın yapılışının içinde gibi olup araba olduktan sonra yolculuk yapıyor gibi olacaktık ama 2003 senesinde o bahsettiğim şey yoktu. Herkes bir arabanın önünde bir mankenle fotoğraf çektiriyordu. O mankenin Nefise Karatay olduğunu fark ettik. Ama Nefise amma zayıfmış. Ekranda hiç öyle gözükmüyordu. İşte kameraların daha şişman gösterdiğinin bir kanıtı daha… Sonra Biri Bizi Gözetliyor yarışmasının 4. sezonundan BBG Yasemin’i görmüştük. Onunla sohbet etmiştik. Kameraların daha şişman gösterdiğini o da bize kanıtlamıştı. Çünkü o da göründüğünden daha zayıftı ama cildi çok sivilceliydi. Çok dolmuş olduğu bu halinden belliydi. Yarışmacı arkadaşları Hakan ve Tülin’e çok sinirlenmişti. “Bana kazık attılar!” deyip bize dedikodu yapmıştı. Yazın 4. ve 5. dönem yarışmacılarının karıştırılacağını söylemişti bize. O zamandan listenin belli olduğu “Benim yerine Gülçin’i almışlar” demesinden belliydi ama bu BBG All-Star projesi gerçekleşti mi? Hiç hatırlamıyorum. Belki de olmamıştı. Hatırlarsanız Big Brother tarzı yarışmalar Türkiye’de yasaklanmıştı. Ama Yasemin, Star yetkilileriyle görüşmeyi düşünüyordu. “O eve girersem hemen kavgaya başlayacağım!” demişti bize… Biz Hakan’ı sevdiğimizi söylediğimizde “Açacağım o kekemeyi” deyip bizi güldürmüştü. Kekeme diye dalga geçmesine değil, Yasemin’in patlamak üzere olan dır dır tarzına gülmüştük. Bazı gösteriler izlemiştik. Palyaçolu, takma bacaklı gösteriler… Bunlardan biri de 5 tane dansçı kızın gösterisiydi. Ben kıvırcık saçlı, esmer kızı görünce “Aaa, Venüs grubu!” dedim. Annem de “Evet, evet!” demişti. Ama onların 5 kişi değil, 4 kişi olduğunu ve sadece 1 sarışının (4’ü sarışındı) olduğunu hatırlayınca onlardan sadece Dicle Güler’in Venüs grubundan olduğunu anlamıştım. Gösterilerini sonuna kadar izlemiştik. Çok güzel dans etmişlerdi. Bütün holleri gezmiştik. Benim ilgimi arabalardan çok bisiklet – motorsiklet arası araç çekmişti. Mercedes Benz standında oturmuştuk. Acıbadem, çikolatalı kurabiye, susamlı ve diğer çeşitli kurabiyelerden yeyip Nescafe içmiştik. Babam ise portakal suyu içmişti. Bizim üniversitedeki Türkçe – İşletme bölümünden Cenk’le karşılaşmıştım. Ayak üstü sohbet etmiştik. Eve dönünce VH1 kanalındaki “One Hit Wonders” belgeselini izlemiştim. Konu adından da anlaşılabileceği gibi sadece bir hiti olan ama çok sükse yapmış isimlerdi. Birinci tahmin ettiğim gibi “Macarena” olmuştu. Ice Ice Baby’den Bitch’e 100 şarkı göstermişlerdi.
Bu yazımı geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz TRT’nin duayen spikeri Aytaç Kardüz, Yönetmen Erden Kıral, Müzisyen Serdar Öztürk, efsanevi sanatçı İlhan İrem, Usta seslendirme sanatçısı Sungun Babacan, aynı zamanda Grease gibi filmlerin oyuncusu olan diva Olivia Newton-John, Karikatürist Jean-Jacques Sempé, Yeşilçam Oyuncuları Süreyya Gürsel Evren – Rıza Pekkutsal – Civan Canova – Ali Güney – Füsun Günuğur, Eski Sovyetler Birliği devlet başkanı Mihail Gorbaçov, her ne kadar başta Prenses Diana olmak üzere birçok kişiye kötülüğü olsa da İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Yunan oyuncu İrini Papas, CHP Trabzon eski milletvekili Haluk Pekşen ve Depeche Mode grubunun klavyecisi Andy Fletcher’a adıyorum.