Tüm sinemaseverlere yeniden merhaba…
Bugün süper kahraman konseptli filmseverlerin uzun zamandır beklediği filmlerden “Deadpool 2″ye gittim. Deadpool gerçekten de süper güçlere sahip ama bir kahraman mı? İşte bunu izleyip siz karar verin… İşleri batırdığı için bir anti-kahraman ama bunun yanında süper kahraman olmak için mücadele de veriyor…
Aslında ilk “Deadpool” filminde karakteri pek benimsememiştim. Beklentilerimin altında kalmıştı ama filmin devamını bu kez çok beğendim. Zaten yapımı parodi yapan bir komedi filmi olarak seyretmek gerekiyor. Ciddi fantastik filmlerin kategorisine tam olarak koyamayız. Absürd bir kara komedi de diyebiliriz. Yalnız son zamanlarda süper kahraman filmlerinde zamanda yolculuk teması işlemek moda oldu ya? İşte bu modaya Deadpool da ayak uydurmuş. Cher’in “If I Could Turn Back Time” klasiğinin zamanda yolculuk temalı bir filme yakışacağını “Deadpool 2″den önce hiçbir yapımcının aklına gelmemesi de çok acayip. Tabii ki müzik efsanelerine tek gönderme adı filmde birkaç kez geçen Cher değil… Örneğin Deadpool bir türlü ölememesinden bahsederken “Careless Whisper”ı mırıldandıktan sonra George Michael’ın bile öldüğünü söyleyerek çaresizliğine dikkat çekiyor ama en azından David Bowie’nin yaşadığını sözlerine ekleyerek avunuyor. Tabii ki bardaki arkadaşları “O da öldü” demek yerine durumu çaktırmamaya çalışıyorlar. Tıpkı Cher gibi bir başka diva olan Barbra Streisand’ın “Yentl” filminde söylediği “Papa Can you Hear Me?”den bir kesit gösteriliyor ve filmin ilerleyen sahnelerinde bu şarkıyı Wade Wilson yine mırıldanıyor. Tabii ki en önemlisi yine büyük bir diva olan Celine Dion’un filmin özgün şarkısı “Ashes”ı söylemesi… Böylece Dion, sountrack CV’sine tıpkı “Titanic” gibi “Deadpool 2″yi de ekliyor. Tabii ki filmde “Take On Me” de dahil olmak üzere daha birçok şarkı çalınıyor.
Neyse, konuyu bir müziksever olunca saptırdık. Dediğim gibi bu film aynı zamanda bir zamanda yolculuk filmi… Josh Brolin’in canlandırdığı Nathan Summers, nam-ı diğer Cable karakteri gelecekten Julian Dennison’ın canlandırdığı Russell’ı çocukken öldürmek için geliyor. Yarı robot olması ve gelecekten gelmesi bana Terminatör’ü hatırlattı. Zaten Deadpool da bu benzerliği fark etmiş olacak ki ona “John Connor” olarak sesleniyor. Gerçi ben Arnold Schwarzenegger’in canlandırdığı “Terminator” karakterine benzetmiştim ama neyse… Ayrıca “Zaman Yolcusunun Karısı” filmine de gönderme var filmde… Popüler kültüre zaten filmde epey bir giydirme var. Brad Pitt’ten Matt Damon’a birçok ünlü göreceksiniz filmde… Tom Cruise’un “Vampirle Görüşme”si, Sabrina the Teenage Witch, James Bond, Temel İçgüdü, Robocop, Winnie-the-Pooh, Flashdance, Justin Bieber ve daha birçok popüler yapım ya da sanatçıya dokunduruyorlar.
Tabii ki en çok gönderme yaptıkları da tabii ki süper kahraman filmleri… Öncelikle söylemeliyim ki geçen sinema kritiğimde bahsettiğim fragmandaki Superman parodisi filmde yok. O bölümü sadece fragman için çekmişler meğer. Fakat DC Evreni’nden kardeş Marvel karakterlerine kadar birçok süper kahramanla dalga geçiyorlar. Batman, Superman, Hawkeye gibi bazı kahramanların adı geçiyor. Zaten Batman’in çocukluğunu anlatan “Gotham” dizisinde James Gordon’ın eski sevgilisi Leslie Thompkins’i oynayan, “The Flash” dizisinde Gideon’un yanı sıra Batman çizgi filmlerindeki bazı karakterlere sesini veren Morena Baccarin bildiğiniz gibi her iki “Deadpool” filminde Wade Wilson’ın müstakbel eşi Vanessa’yı canlandırıyor. Wolverine’i canlandıran Hugh Jackman’dan tutun da Quicksilver’a hayat veren Evan Peters’a birçok X-Men karakteri “Deadpool 2″de görünüyor. Zaten Deadpool, X-Men’e katılıyor ama sonra takımdan atılınca “Böyle cinsiyet ayrımcı bir isim olmaz zaten” diyerek X-Force adında kendi takımını kuruyor. “Ne yani? Logan son filminde ölüyorsa ben de kendi filmimde ölemez miyim?” diyerek ölüm bile olsa Wolverine’e karşı kıskançlığını belli ediyor. “Deadpool”un ilk göründüğü “X-Men Baslangıç: Wolverine” filmindeki sahnesi de dahil olmak üzere eski filmlerine bile uğruyor. Bildiğiniz gibi tıpkı Ben Affleck’in hem “Batman”, hem de “Daredevil”i canlandırmış olması gibi Ryan Reynolds da iki süper kahramanı birden canlandırabilme şansına sahip oldu. Birisi bu yazımda bahsettiğim “Deadpool”, diğeriyse “Yeşil Fener”deki Hal Jordan karakteriydi. Deadpool da zamanda yolculuk yapma şansına sahip olunca Ryan Reynolds’ın “Green Lantern” filminde oynamasını engellemesi çok komiğime gitti diyebilirim. Ama ben açıkçası o filmi de çok sevmiştim. “Yeşil Fener” karakterini hatırlatan bir sahne de “Adalet Takımı” filminde çok kısa görünmüştü ve bence bir sonraki “Adalet Takımı” filminde daha çok görünmesi gerekiyor. Hatta takıma girmesi gerekiyor. Tekrar Ryan Reynolds’ın canlandırmasına izin vereceklerini sanmıyorum ama en azından benzer birisi olabilir.
Yalnız bu eğlenceli film maalesef bir trajediye de ev sahipliği yaptı. Süper gücü inanılmaz şansı olan ve Zazie Beetz’in canlandırdığı Domino karakterinin tehlikeli sahnelerinde dublörlük yapan Sequana Harris maalesef kahraman kadar şanslı olamadı ve film çekimlerindeki bir motorsiklet kazasında hayatını kaybetti. “Deadpool 2” filmi de ona ithaf edildi. Harris’in yanı sıra İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamda hayatını kaybedenleri de anarak ve olanları kınarak yazımı noktalamak istiyorum.
NOT: Bu yazımı aynı zamanda http://www.sineanaliz.info/deadpoolun-super-gucleri-var-ama-kahraman-mi/ adresinde de yayınladım…