Sizlerle 4 yıl evvel “Sadece Müzik” sitesi aracılığıyla ilk buluşmam Justin Timberlake konseri kritiğimle olmuştu. Justin, o sene iki albümden oluşan “The 20/20 Experience”ın turnesini sürdürüyordu. Ve 2013’te yayınlanan o albümden sonra 5 yıl boyunca hiç albüm yapmamıştı. Fakat yıl olmuş 2018… Ve yeni bir döneme girdik. Artık son pişmanlık fayda etmese de insanların yok ettikleri doğaya daha duyarlı oldukları bir dönemdeyiz. Justin Timberlake de yeni albümü “Man Of The Woods” ile konseptini ormana çevirdi. Albüm kitapçığının kapak kısmı kuşe kağıdı olsa da iç sayfaları bile tahtayı hatırlatacak şekilde normal kağıttan… Hatta bana geri dönüşüm kağıdı gibi geldi ama emin değilim. Çünkü albümdeki şarkı sözleri Şebnem Ferah’ın “Benim Adım Orman” albümü ya da Michael Jackson’ın “Heal The World” tarzı şarkıları gibi doğasever bir amaç yok. Sadece yeni imaj çalışması gibi geldi bana… Pozlar da hep yeşilliklerle dolu ortamlarda çekilmiş.
Justin Timberlake ilk albümünde zincirli spor pantolonları, Michael Jackson tarzı fötr şapkaları, hip-hop’çı tarzı bol kıyafetleri ile daha spor bir görüntü çiziyordu. Fakat 2006 yılında FutureSex/LoveSounds çıktığından beri daha klasik takılmaya başlamıştı. 
Hatta biliyorsunuz ki “Suit & Tie” şarkısı bile takım elbiseli imajını destekliyordu. Murat Boz da “Janti” ile bu klibi taklit etmişti hatta. Ama Justin Timberlake bu klasik imajından sıkılmış olacak ki, artık yine spor bir tarza bürünmeye karar verdi. “Justified” albümü gibi değil yalnız… Oduncu gömlekleri, kot pantolonları ile çiftçi tarzına daha yakın duruyor artık. Zaten yeni albümünün kapağı da bu dönüşümü simgeliyor olmalı. Kapakta Justin Timberlake ikiye bölünmüş durumda… Yarısı klasik bir tarzı tercih ederken, diğer yarısı daha salaş görüntüde… Ve bu müzik tarzına da yansımış. Buram buram illuminati kokan, birçok subliminal mesaj barındıran “Supplies” klibinden sonra ünlü country şarkıcısı Chris Stapleton ile yaptığı “Say Something” düetine bir klip çekmişti Justin… O klipte beresiyle, 90’lı yıllardan kalma gibi görünen oduncu gömleğiyle gayet sıradan bir görüntü çiziyordu ve en az countryciler kadar doğaldı. Gerçekten de “Man Of The Woods” albümünde Justin Timberlake, country müziğe göz kırpmış durumda. R&B müziğinde Bruno Mars, The Weeknd, Pharrell Williams gibi zenci isimler Michael Jackson tarzına daha yakın şarkılar yaparken Justin Timberlake Amerikalı beyaz ırkının müziğinin etkisinde kalmış gibi duruyor. Zira albüme adını veren şarkının yanı sıra “Wave”, “Flannel”, “Livin’ Off The Land” ve “The Hard Stuff” da country tarzında…
Ama tabii ki bu albüme bir country albümü diyerek kesip atamayız. Ya bir gazetede, ya da bir dergide bu albümle ilgili bir kritik okumuştum albümü almadan evvel… Kritikte bu albümün tarzının country olduğu yazıyordu. Kamuoyunda “Justin Timberlake artık countryci oldu” diye bir kanı oluşmuş ama şu da bir gerçek ki her Timberlake albümünde olduğu gibi Justin’in kendisini müzikal anlamda en iyi anlayan kişi olarak tanımladığı Pharrell Williams’ın yine büyük payı var. Yani Justin yine hayranı olduğu siyahi sanatçıların tarzından vazgeçememiş bazı şarkılarda… Örneğin “Midnight Summer Jam” Pharrell’in hem kendi albümlerinde kullandığı, hem de başkalarının albümlerine yansıttığı disko tarzında… Yine discotheque’lerde çalınmaya müsait olan “Montana” ve “Breeze Off The Pond” da hem ikilinin hayranı olduğu Michael Jackson’ın “Off The Wall” albümünden ve Williams’ın beraber çalıştığı grup Daft Punk’tan izler taşıyor. “Higher Higher” da bana Craig David’i fazlasıyla anımsatan gerçek bir R&B şarkısıyken “Morning Light”da Justin, 2002’de Britney Spears’ın yokluğunda adının aşk dedikodularına karıştığı soul prensesi Alicia Keys ile düet yapıyor.
Karısı ünlü oyuncu Jessica Claire Biel Timberlake kıskanmasın diye olacak, eşinin sesini de “Hers”te ve “Young Man”de kullanmış. Hatta “Young Man”de oğulları Silas Randall Timberlake’in de sesi var! Aklıma Michael Jackson’ın “The Lost Children” adlı şarkısında çocukları Paris’le Prince’in sesini kullanması geldi. Açılış şarkısı ve kliplerinden birisi olan “Filthy” rock gibi başlayıp “Sexyback”e benzer elektronik seslerle devam ediyor. Klipte ise Justin’in yönlendirdiği robotun moonwalk bile yapması Timberlake’in dansta Michael Jackson’dan ne kadar esinlendiğini kanıtlıyor. Robotun yaptığı bir iki hareket James Brown ve Prince’i hatırlatsa da çoğu figür Michael Jackson’ın yaptığı hareketlerden… 80’lerin rock şarkılarına benzettiğim “Sauce”da ise Justin Timberlake’in söyleyiş tarzı bana Bee Gees, The Jacksons, Modern Talking, Earth-Wind & Fire gibi ince vokal yapan disco gruplarını anımsattı.
Kısacası albümü beğendim. Uzun aralıklarla albüm yapan Timberlake yıllar sonra atacağı bir sonraki adıma kadar yine hayranlarını bu kaliteli şarkılarla oyalacağa benziyor. Ama “Trolls” filmi için yazdığı ve The Jacksons şarkılarıyla Queen’in “Another One Bites The Dust”ının karışımı gibi olan “Can’t Stop The Feeling!”i neden albüme koymadı, anlamadım. Madonna, Michael Jackson, Celine Dion, Diana Ross, Mariah Carey, Tina Turner gibi başka şarkıcılar mutlaka filmler için yaptıkları şarkıları albümlerine alırlardı. Geçtiğimiz günlerde bozlak ustası duayen sanatçı Muammer Öztaş, Michael Jackson’ın babası olarak tanıdığımız eski boksör ve müzisyen Joseph Walter Jackson, “Pawn Stars” ile tanınan Richard Harrison, efsanevi metal grubu Pantera’nın bateristi Vinnie Paul, silahlı saldırıda hayatını kaybeden XXXTentacion olarak tanıdığımız rapçiler Jahseh Dwayne Onfroy ile Smoke Dawg, yine vurularak öldürülen İYİ Parti Erzurum Karaçoban İlçe Başkanı Mehmet Sıddık Durmaz ile Agit Yazan, yine kurşunlara kurban giden Survivor’ın kameramanı Alper Baycın ile şarkıcı Hacer Tülü aramızdan ayrıldı. Bu yazımı onlara adamak istiyorum. Yeniden görüşmek üzere…
NOT: 02.07.2018 tarihinde yazdığım bu yazı, 04.07.2018 tarihinde “Ormanların Adamı Justin Bey Geri Döndü!” başlığıyla http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/ormanlar-n-adam-justin-bey-geri-doendue.html adresinde yayınlanmıştır ama kendi web siteme koyarken aklıma sonradan gelen başka bir başlık seçtim.
