Uzun zamandır köşe yazısı yazamıyordum. Bunun nedeni hem evimin, hem de iş yerimin taşınması nedeniyle yoğun olmamdı. Gerçi yoğun olmasaydım bile evimde alt yapı olmadığı için internetim daha bağlanmadı. İnşallah yakında gelir ama şu anda yıllık izinde olmamı fırsat bilerek, şehir dışında olsam da Madonna ile ilgili bir yazı kaleme almak istedim. Aslında Madonna’nın “Madame X” albümünün tamamen çıkmasını bekliyordum fakat ilk çıkan şarkıların ve Eurovision performansının yarattığı hayal kırıklığı ile bir ön yazı yazmaya karar verdim. İnşallah yayınlanmayan şarkılar daha güzeldir ama zaten normalde müzik piyasasında en ön plana çıkan şarkılar single olarak düşünüldüğü için pek ümidim yok.
Belki hatırlayanlar vardır. “Rebel Heart” albümü yayınlandığında kritik yazımda 80’li yılların en iyi Madonna albümünün “Like a Prayer”, 90’lı yılların en iyi Madonna albümünün “Ray Of Light”, 2000’li yılların en iyi Madonna albümünün “Confessions on a Dance Floor” olduğunu söyleyip “Rebel Heart” albümünü beğendiğim için 2010’lu yılların en iyi Madonna albümü ilan etmiştim. Fakat bir sonraki adımının daha iyi olacağını umarak “Şimdilik” ibaresini eklemeyi de ihmal etmemiştim. Yalnız bu tespitim yerinde gibi görünüyor. “Madame X” albümünden şu ana kadar “Medellin”, “I Rise”, “Crave” ve “Future” şarkıları yayınlandı. Bundan sonra çıkacak şarkılar daha güzel olsa dahi albümün bütününü bozuyor bu sıradan şarkılar… E, 2019 yılındayız zaten. Bundan sonraki Madonna albümleri de 2020’li yıllarda çıkacak. Hatta şunu da iddia edebilirim. Büyük ihtimalle en kötü Madonna albümü ile karşı karşıya kalacağız. 2003 yılında yayınlanan “American Life” en başarısız Madonna albümü olarak görülüyordu ama “Madame X” bu albümün tahtını ele geçirecek gibi görünüyor. Ki zaten “American Life” ticari anlamda beklentileri karşılamasa da bence gayet hoş bir albümdü. “Hollywood”, “Love Profusion”, “Nothing Fails”, “Die Another Day” gibi güzel şarkılar vardı. Değeri pek bilinemedi.
Fakat “Madame X” için aynı şeyleri düşüneceğimi sanmıyorum. Madonna’nın standartlarının altında kalacak gibi görünüyor daha şimdiden… Vasata yakın şarkıları Quavo, Swae Lee, Maluma ile yapılan düetler bile kurtarmamış. Dinledikçe alışılır mı? İşte orasını zaman gösterecek.
Öncelikle daha önceden Shakira ile yaptığı düetiyle adından söz ettiren Maluma’nın eşlik ettiği “Medellin” şarkısına yoğunlaşmak istiyorum. Latin dansı kurslarına gidenler bilir. Dans adımları eğitmenler tarafından “Bir ki üç, cha cha. Bir ki üç, cha cha” diye öğrencilerin akıllarına kazınır. Yeni bir “La Isla Bonita” yapmaya kalkıştığını düşündüğüm Madonna da Latin ezgileriyle donattığı şarkısında zaten bilindik, tekerleme gibi bir kalıbı şarkının içine katarak işin kolayına kaçmaya çalışmış. Bu yöntemi bir tek Ajdar yapardı. Artık bu listeye Madonna da eklendi. Hatta öyle ki şarkı Yeliz Yeşilmen’in “Fıstık Çıkı Çıkı” şarkısına benzetildi. Her şeye rağmen şarkının tek düzeliği kurtarılamamış. Bir daha asla “La Isla Bonita” gibi bir şarkı çıkmaz. Kimse kasmasın. Madonna dahil… Bildiğiniz gibi geçen ay Billboard Ödül Töreninde şarkıyı iki sanatçı canlı seslendirdi. Bu performans için 5 milyon dolar harcandığı söyleniyor. Gerçekten teknoloji son nimetine kadar kullanılmış. Mesela Madonna hologramları kullanılmış. 
Emek verilmiş ama yine de Madonna’nın neredeyse torunu yaşında olan Maluma ile erotik yakınlaşmaları da dahil olmak üzere verilen bu emek, şarkının vasatlığını kurtarmıyor. Hem hologram kullanmak bana göre yaşayan bir sanatçı için gereksiz… Hologram teknolojisi daha önceden Tupac Shakur, Elvis Presley, Michael Jackson, Whitney Houston, Barış Manço, Amy Winehouse gibi kaybettiğimiz sanatçılar için kullanılmıştı. Madonna da imrendi mi nedir? Ama bu acele niye? Zaten, Allah gecinden versin, Madonna’nın da öbür dünyaya göç ettiğinde hologramı garanti… Çünkü o da bir efsane… Ama bir efsane gibi davranmaya devam etmesi gerekiyor. Sanatını bırakın… Her şeyini Instagram’da paylaşması bile onun ulaşılabilirliğine destek oluyor.
Ve en önemlisi geçtiğimiz hafta Eurovision’daki performansına gelelim. Madonna, İsrail’de gerçekleşen yarışmanın 2019 ayağında konuk olarak sahne alıp “Like a Prayer” ve “Future” şarkılarını seslendirdi. Gerçi Ece Erken onu yarışmacı sanıp birinci olamaması karşısında şaşırmış 😀 ama konuk olarak olsa bile Madonna’nın Eurovision’da sahneye çıkması gerçekten enteresan oldu. Eurovision yarışması ABBA, Celine Dion gibi bazı efsanelerin kariyerinde önemli bir adım olsa da sanatsal değeri artık değerini yitiriyor. Daha siyasi bir arena olmuş durumda… Eskiden Eurovision yarışmasına katılmak sanatçıların kariyerlerine ne kadar önemli bir katkı sağlıyorsa günümüzde tam tersine, zaten şöhretli bir isimseniz dahi Eurovision sonrası kariyeriniz zedelenebilir. İşte Madonna sadece konuk olarak katılmış olsa bile hayranları tarafından performansı tam bir hayal kırıklığı olarak nitelendirildi. Auto tune teknolojisi ile sesi otomatik olarak düzeltilmesi gerekirken bile bol bol detone oldu. Bunu da kimi müzikseverler bir rekor olarak tanımladı. Demek ki Britney Spears, Madonna’dan daha az detone oluyor. Bunu anlamış olduk. İlluminati tarikatı üyesi olan, bunu da saklamayan, hatta “Illuminati” adında açık açık bir şarkı bile yapan Madonna artık subliminal mesaj konusunda kafayı sıyırmış durumda… “Aman, tek gözümü kapayayım korsan bandı ile. Aman, dudaklarımı mühürleyeyim. Aman, bilmemkaç basamak ineyim mason kılığındaki dansçılarımla… Aman, arkadaki şeytani kırmızı ışıklar boynuz gibi görünsün. Aman, kilise silütetini ters döndürelim de ters haç olsun. Aman, sahnede ayin yaptıktan sonra dansçılarım yine çıplak mı kalsın? Yok, bu kez gelinlik giydireyim de değişiklik olsun. Sapkınlık aşılarız insanlara. Koreografi aksamasın.” diye düşünmekten vokal performansına ve sanatına gereken önemi vermemeye başladı.
Bu yarışma masonların ana vatanı olan İsrail’de değil de başka bir ülkede olsa Madonna sizce katılmayı kabul eder miydi? Mesela Sertab Erener birinciliği ülkemize kazandırdıktan sonra İstanbul’a davet etseydik Madonna’yı? Pek sanmam. Medya yine iyi niyetli düşündü ve “Bakın, Madonna sahneye Filistin bayrağı koyarak barış mesajı vermiş” diye… Ama dikkat edeseniz Filistin bayraklı dansçısı yerde ölü gibi yatıyordu. Sonunda da sarılan çift sahnesinde İsrail bayraklı olan erkek, Filistin bayraklı olan ise bayandı. “Kim kimi?” sorusunu duyar gibiyim. Bu da bence kötü niyetli bir hareket… Yoksa İlluminati tarikatının ana vatanı olarak İsrail buna izin verir miydi? 
Protesto dediğin, İzlanda’yı “Hatrio mun sigar” şarkısıyla temsil eden Hatari grubunun yaptığı gibi olmalı. Açık açık, gururlu şekilde Filistin bayrağı açacaksın. Evet, Madonna hayranıyım ben de ama gerçekleri de görmek gerek… Madonna, Yeni Dünya Düzeni için hizmet veren bir sanatçı… Eğer öyle olmasaydı Michael Jackson, Marilyn Monroe, Amy Winehouse, George Michael, Whitney Houston, Prince, Dolores O’Riordan, Elvis Presley, Kurt Cobain, Tupac Shakur gibi erkenden onu da yitirirdik. Tabii ki ona bir şey olmasını istemem ama kendi bildikleri yoldan şaşmayanların susturulmasına da katlanamıyorum…
Kaybettiğimiz sanatçılardan bahsetmişken… Bildiğiniz gibi uzun zamandır yazı yazamıyordum. O süreçte çok şey oldu. Sri Lanka saldırısından Silopi’deki patlamaya kadar… Ve bayağı bir ünlü de aramızdan ayrıldı. Terör kurbanlarının yanı sıra yakın dönemde kaybettiğimiz ünlü oyuncu Ümit Yesin, gazeteci Gülden Aydın, EndiPol ikilisiyle tanıdığımız Andy Clayburn, basketbol oyuncusu Paul Dawkins, radyo programcısı Jak Kohen, Barış Manço’nun ikinci babası Muhittin Kocataş, ünlü rapçi Nipsey Hussle, usta gazeteci Aykut Işıklar, Fenerbahçe futbolcusu Can Bartu, “Bay Şapka” olarak bilinen Ertekin Dinçay, ünlü karikatürist İbrahim Tapa, Türk Sanat Müziği solisti Yaşar Özel, ünlü piyanist Şevket Uğurluer, oyuncu Recep Ercan Öner, Alanyaspor oyuncusu Josef Šural, ünlü türkücü Dilber Ay, fotoğrafçı Michael Wolf, Star Wars’ta canlandırdığı Chewbacca karakteri ile tanınan İngiliz aktör Peter Mayhew, Ekmek Teknesi’nin sevilen oyuncularından Semih Ürgün, “Que Sera Sera” şarkısıyla da tanınan aktris Doris Day, Slipknot grubunun üyesi Shawn Crahan’ın kızı Gabrielle Crahan, ünlü güreşçi ve “Survivor” yarışmacısı Ashley Massaro, “Thor” oyuncusu Isaac Kappy, komedyen Tim Conway, “İkiz Tepeler”den tanıdığımız Peggy Lipton, gerçek adı César Barrón olan Amerikan güreşçisi Silver King, “Power Rangers” oyuncusu Pua Magasiva, ünlü modacı Max Azria, Brezilyalı manken Caroline Bittencourt, Oscar’a aday olan ilk siyahi yönetmen John Singleton, Kanadalı manken Stephanie Sherk, 8 kez NBA şampiyonluğunu tadan John Havlicek, ünlü sinemacı Larry ‘Flash’ Jenkins, ünlü prodüktör Steve Golin, “Dallas” dizisiyle tanınan Ken Kercheval, İngiliz çocuk oyuncu Mya-Lecia Naylor, “T2 Trainspotting” filmiyle tanıdığımız Bradley Welsh, Kanadalı kayakçı Dave Treadway, İsveçli aktris Bibi Andersson, Malezyalı genç golçü Arie Irawan, kadın komedyen Georgia Bright Engel, country sanatçısı Earl Thomas Conley, İngiliz oyuncu ve model Tania Mallet, genç popçu Billy Clayton, Oscar’lı oyuncu Agnés Varda, hayırsever bir sinemacı olan Denise DuBarry, Amerikalı şarkıcı Scott Walker, genç yüzücü Kenneth To, klip çekimlerinde vurularak hayatını kaybeden şarkıcı Justin Carter, ünlü gitarist Bernie Tormé, “Pulp Fiction”a yaptığı soundtrack parçası ile tanınan gitarist Dick Dale, ünlü baterist Hal Blaine ve genç bisikletçi Kelly Catlin’e yazımı adıyorum. Uzun zamandır yazı yazamadığım da anma paragrafının uzamasından da belli olmuş oldu. Ama gerçekten de hiçbiri es geçilemezdi. Ki bu isimlerden bir kısmının ölümünü de şaibeli bulduğumu da eklemeliyim. Madonna’nın üye olduğu tarikatın kulağı çınlasın…
NOT: 23.05.2019 tarihinde yazdığım bu yazım ilk olarak 24.05.2019 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/adam-madam-yapan-madonna.html adresinde yayınlanmıştır.
