“HER YER ŞEBNEM! HER YER FERAH!”
4 EKİM 2013 CUMA: Bugün 06:30’cuydum. Türkmenistan ve Libya yaptım. 15:00 çıkışlı olmayı özellikle rica etmiştim, çünkü çok önemli bir konser için hazırlık yapmam gerekiyordu. 18. Şebnem Ferah konserime… Mini performansları da saydım ama daha önce tam 17 kez canlı dinlemiştim Şebo’yu…
18. Şebnem Ferah konserim tam bir yılan hikayesine dönmüştü. “Od” albümü çıkar çıkmaz Türkçe Rock Müziği’nin kraliçesinin konserine gitmeyi mutlaka istiyordum. İlk olarak Vodafone Freezone Festivali’ne bilet almıştım. Fakat Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle iptal olmuştu. Daha sonra kankam Mert ile tıpkı bu akşamki konser gibi Harbiye’deki Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda olması planlanan başka bir Şebnem Ferah konserine gitmeyi düşündük. Fakat Taksim olayları nedeniyle yine iptal olacağını tahmin ederek bilet almadık. Nitekim iptal de oldu. En son geçen ay topladığım açma halkalarıyla aldığım biletim ile Fanta Gençlik Festivali’ne gitmeyi planlıyordum. 14 Eylül’de olması beklenen festivalin operasyonel nedenlerden ötürü ileri bir tarihe alındığı internet ve televizyon kanalları aracılığıyla açıklanmıştı. Fakat gerçekten Fanta çok ayıp etti. 2 gün sonra yapmışlar. Ben de birçok müziksever gibi bunu “Acaba tarih açıklandı mı?” diye Facebook sayfalarına girip baktığımda olmuş bitmiş gibi koydukları fotoğraf ve videolardan öğrendim. Birçok müziksever tepki mesajları gönderdiler Facebook sayfalarına… Tıpkı ertelendiğini duyurdukları gibi yapılacak tarihi de duyurabilirlerdi. Ben tabii ki yine gidemeyecektim, çünkü shift’im o gün uymuyordu. Festivalin yapıldığı 16 Eylül’de Iberia ile İstanbul’a gelen Real Madrid takımını karşılamıştım (ayrıntılar http://www.tst.gen.tr/medya/realmadrid.htm adresinde) ve daha sonra T5 yaptığım için 22:00 çıkışlıydım. O kadar 14 Eylül için shift’imizi filan ayarlayalım, sonra “Sana Bir Sır Vereceğim” dizisini izlerken alt yazıdan öğrenelim, mesaide olduğumuz gün de oldu bittiye gelsin konser… Yine de gelebilecekler olabilirdi. Öğrenci olan gençler, ya da akşamüstü işten çıkacak insanlar mesela gidebilirlerdi. İnsanlar Pazartesi sendromu yaşarken “Festival birazdan başlamak üzere” diye son dakika paylaşım yaparsan tabii ki tepki alırsın. Facebook’tan öğrendiğim kadarıyla bilet alan herkes planını, programını buna göre yapmış, şehir dışından bile gelen varmış. Yorumların birinde fazla bilet dağıtıldığı için izdiham olmasın diye Fanta’nın böyle bir entrika çevirmiş olabileceği yazıyordu. Hak verdim. Sadece Migros gibi yerlerden Fanta kapakları karşılığında dağıtılmıyordu. Mesela Carl’s Jr., Simit Sarayı gibi yerlerde de menü alana bedava Fanta Festivali bileti veriliyordu. Fanta ve menü satmak için insanları kandırıp sonra gelemesinler diye haber vermeden başka bir tarihe alacaklarına abartmadan, sınırlı sayıda bilet dağıtsalar böyle bir şey yapmalarına gerek kalmayacaktı. Santralİstanbul’da olacağı bile zor zar resmi olmayan forumlardan Google’da araya araya bulunuyordu. Resmi Fanta sitesinde konser mekanı bile yazmıyordu. E, tabii ki insanlar alana sığamayınca protestolarda bulunacaklardı. Bu da Fanta’nın itibarını düşürecekti ama ne oldu? Yine aynı şey oldu. Hadi, Gezi Parkı olayları nedeniyle olan iptalleri kabullenebilirim. Bunlar ülkemizin geleceğini ilgilendiren mühim şeyler… Direniş bitmemeli, devam etmeli. Önemli olan geleceğimiz… Birkaç konser kaçırmışız, önemli değil. Ama Bulgaristan’daki grev nedeniyle Depeche Mode’un konserinin iptal olması ve operasyonel nedenlerden ötürü Fanta Gençlik Festivali 2013’ün kimsenin bilmediği bir tarihe ertelenmesi bana tamamen tezgah gibi geliyor.
Neyse ki Mert ve onun bir başka kankası Damla ile bugünkü konser için de biletimiz de vardı. Aslında ben Fanta Festivali’ne sadece Şebnem Ferah için değil; Kenan Doğulu ve Emre Aydın için de gitmek istiyordum. 2 yıl evvel fotoğraf çektirdiğim Kenan Doğulu’nun da tek başına konserini ilk kez izleyecektim. Daha önce yıllar evvel Barış Manço’yu anma konserinde tek şarkılık izlemiştim. Emre Aydın’ı da Nilüfer konserinde iki şarkılığına izlemiştim. Onu da tek başına ilk kez izleyecektim. “İnşallah Şebo’nun Ekim’deki Harbiye konseri de iptal olmaz.” diye düşünüyordum. O da iptal olur diye çok korkuyordum. Bu sene ne bu ya? Depeche Mode ile başladı. Son vukuat da Fanta oldu. Neden hep gitmek istediğim konserler iptal oluyor bu sene? 2013 yılına 13 geldiği için uğursuzluk mu oldu nedir? Ki 13 sayısının uğursuzluğuna inanmam. Hava da soğuk ve yağmurluydu bugün… Bu kez de hava yağmurlu olduğu için iptal olur diye çok korktuk. Dün iş yerinde arkadaşlar bir magazin programını izliyorlardı ve Kenan Doğulu’nun açık hava konserinden görüntüler göstermişlerdi. İnsanlar yağmurluk ve şemsiyelerle konseri izliyorlardı. Üşümek ve ıslanmak artık umurumuzda değildi. Şebnem Ferah’ın “Od” dönemi konserini artık izlemek istiyorduk. Önce Mert ve Damla ile Taksim’de buluşup bir şeyler yedik. Daha sonra Harbiye’ye gittik ve konser mekanındaki hazırlıkları görünce “Oh” dedik. “İptal filan değilmiş”… Yağmurluk, şemsiye filan satıyorlardı ama ben hazırlıklıydım. Kalın montumu ve yeni aldığım yarı fötr, yarı kep şapkayı giymiştim. Bir çantanın içinde yıllar evvel Rock’n Coke’da yağmurlu bir günde aldığım Coca-Cola yağmurluğu, Immortal’da aldığım Michael Jackson atkısı, kulaklarımın üşümemesi için kulaklık, Benetton şemsiyem, hırkamın içine gizlediğim fotoğraf makinem vardı. Hırka dışındakilerin hepsini kullandım zaten konser sırasında… Zaten Şebnem Ferah Club t-shirt’ümün altında ince bir kazak vardı.
Konser başlayana kadar protokolü gözetledik. Atiye, Ayşe Özyılmazel, Murat Dalkılıç gibi ünlüler de sandalyelerindeki yerlerini alıyorlardı. Magazin muhabirleri de onlarla röportaj yapıyorlardı. Bir kadının saçları, hareketleri, tipi filan aynı Sıla’ya benziyordu. Onu Sıla sanıp “Aaaa, Sıla geldi! Sıla geldi!” dedim. Yanımdaki kızlar “Sıla gelmiiiiişşş!” diye birbirlerine haber verdiler. Daha sonra Mert onun Sıla olmadığını söylediğinde “Arkadaşlar, yanlış alarm!” diye sevindirdiğim Sıla fanlarını bu kez hayal kırıklığına uğrattım.
1- INTRO: Konser başlama saati 21:00 olduğu halde aşağı yukarı bir yarım saat filan geç çıktı Şebo… Saatime bakmadığım için tam olarak ne kadar geç çıktığını söyleyemeyeceğim ama DJ hard rock parçaları çalarken insanların artık sabrı kalmamıştı. Özledikleri Şebnem Ferah ve ekibini görmek istiyorlardı. Intro çalmaya başlayıp Şebo’nun grubu yerlerini almaya başladığında seyirci çığlıkları yükseldi.
2- KALBİM MEZAR: Ve işte Türkçe Rock Müziği’nin Kraliçesi Şebnem Ferah sahnedeydi. Nihayet “Od” dönemi Şebo’yu izleyebiliyordum. Albümün teması od, yani ateş olduğu için sahne dizaynı da ateşlerle yapılmıştı. Ayrıca ara sıra gerçek ateşler yükseliyordu. “Od” albümünün giriş şarkısı “Kalbim Mezar”ın canlı versiyonunu çok beğendim. Belki de yıllarca söylemeye devam edecek bu şarkıyı Şebo…
3- BİRİLERİ VAR: “Od” albümünün ilk klip şarkısı (umarız son da olmaz) “Birileri Var” çıktığında herkes coştu. Zaten giriş şarkısı yeterince coşturmuştu. O coşku devam etti. Demirören Alışveriş Merkezi’nde Mertleri beklerken cep telefonumdan Facebook’a girmiştim ve bir Şebnem Ferah hayranının Özlem Tekin’e olan nefretini okumuştum. Güya Özlem Tekin, Twitter’da “Birisi ‘Birileri Var’ diye şarkı söylüyor. Ama ben daha önceden ‘Biri Var’ diye şarkı söylemiştim. Ben daha güzel şarkı sözü yazıyorum” diye yazmış. Ben o hesabın sahte hesap olduğunu düşünüyorum. Evet, gerçekten de Özlem Tekin yıllar evvel “Güzel gözleri haramsa, çatal dilleri ölüm. Bugünlerde beni yaşatmayan biri var” diye bir şarkı yazmıştı ama “Biri Var” ve “Birileri Var” şarkılarının hiçbir ortak yanı yok. İçerikleri ve tarzları tamamen birbirinden farklı… Türkiye’nin en iyi şarkı sözü yazarlarından Şebnem Ferah’ın esinlendiğini düşünmüyorum. O zaman “Bir varmışsın, bir yokmuşsun” dediği için masal yazarları dava etsin, di mi ama? 😛 Ben Özlem Tekin’i dinlemeyi de çok seviyorum ve Özlem Tekin’den nefret etmenin Şebnem Ferah fanlığını arttıracağını düşünenleri anlayamıyorum. Sonuçta ikisi de Volvox’ta beraber çaldılar ve “Aşk Her şeyi Affeder mi?” şarkınsın geri vokallerini Şebnem Ferah yaparak eski grup arkadaşına destek verdi. Araları bozulduğuna dair dedikodular duyuyorum ama öyle bir şey bile olsa böyle şeylerle vakit harcayabileceklerini düşünmüyorum. Ona bakarsanız Özlem Tekin de Şebnem Ferah’tan kaç yıl sonra “Sil Baştan” adında bir şarkı yaptı. Ama benim dışımda belki de pek fazla kişinin fark etmediği ilginç bir tesadüf var. Özlem Tekin “Daa” şarkısında “Lacivert ne çok yakışmış bilmese de” diyor. Şebnem Ferah ise “Babam – Oğlum” şarkısında “En sevdiğin lacivert t-shirt’ümü giydim” diyor. 😀
4- YA HEP YA HİÇ: Evet, arka arkaya “Od” albümünden şarkılar çalınmaya devam ediyordu konserde… Konserden sonra şunu düşündüm: “Od albümünden de 6 şarkıyı canlı olarak dinledim. Demek ki canlı olarak dinlemediğim diğer 4 şarkı ve bir iki tane eski şarkıyı daha katarsak birkaç şarkı dışında hemen hemen tüm Şebnem Ferah şarkılarını canlı olarak 1999’dan beri takip ettiğim 18 konser ya da festivalde dinledim”… Gerçekten öyle… Mesela 1999 yılında gittiğim ilk konserde zaten şarkı repertuarı sınırlı olduğu için “Kadın” ve “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum” albümlerinden şarkıların belki de hepsini söylemişti. Diğer gittiğim konserlerde ise “Erkekler Ağlamaz”, “Değirmenler” gibi albüm dışı şarkılarından tutun da “Saatim Çalmadan” gibi nadir söylediği şarkılara kadar birçok Şebo şarkısını canlı olarak dinlediğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Ayrıca Evanescence, Skin, Tanju Okan, Deep Purple gibi sanatçı ve grupların cover’larını da yabana atmamak lazım. Ama Michael Jackson cover’ı olarak “Dirty Diana”yı söylediği konseri kaçırdım ya? İşte bu hep içimde ukde olarak kalmıştır.
5- BİN YILDIR: Şebo eline akustik gitarını aldığında önce “Artık Kısa Cümleler mi geliyor acaba?” diye düşündüm ama sonra mantık kurdum ve yeni albümün en sevdiğim şarkılarından (belki de en sevdiğim) biri olan “Bin Yıldır”ın geleceğini daha şarkı başlamadan tahmin ettim. Çünkü yeni albümde AKCK’a en yakın şarkı buydu. Hatta www.sebnemferahclub.com için yazdığım “Od” albümü kritiğimde de bu benzerlikten bahsetmiştim. Ayrıca geri vokallerde Şebnem Ferah’a Alev Okulları Korosu’ndan çocuklar eşlik etti. Aklıma “Heal The World”, “We Are The World”, “Earth Song” gibi Michael Jackson performansları geldi. Sonunda da çiçek verdiler Şebo’ya… Ne şanslı çocuklar valla… 😀
6- ÇAKIL TAŞLARI: “Can Kırıkları” albümünün en güzel şarkılarından birisi olan “Çakıl Taşları” çıktığında Instagram’a koymaya çalıştığım 15 saniyelik “Birileri Var” videosu hala yüklenmemişti. Mert’e dönüp “Baksana yaw, Avea’nın interneti ne kadar yavaş. Hala yüklenmemiş” dedim. BJK TV’den arkadaşım DJ ve spiker Sarı Şeker Sema da konserdeymiş. Çatır çatır videolar koyuyordu. Birkaç arkadaş daha fotoğraf filan paylaşıyordu. Etrafıma bir baktım, ben dahil birçok insanın elinde android cep telefonu… i-phone’lar, Samsung’lar, ya da benim gibi Sony Xperia kullananlar filan… Sosyal medyayı kullanıyorlar, çekim yapıyorlar, v.s. O sırada eski konserleri özlediğim aklıma geldi. Cep telefonlarının fotoğraf makineleri yoktu. Sadece arama yapmak için basit Nokia 3210’larımız filan vardı. Onu da çıkarmazdık doğal olarak… Fotoğraf makinesi için film arardık Fan Club’dan arkadaşlarla… Sınırlı sayıda çektiği için de iradeli kullanırdık. Tüm dikkatimizi konsere odaklardık. Fotoğrafları da taratıp ya da bastırıp çoğaltırdık. Öyle paylaşırdık. O bir iki tane fotoğraf bizim için çok değerli olurdu. Bazı fotoğraflar yanardı. Kurtulanlar olunca şükrederdik. Şimdi öyle mi? Şimdiki gençlere o günleri yaşayamadıkları için acıdım valla. Gerçi 30’larında olan bizler de maalesef akıllı telefonların esiri olduk ama özgürlüğümüzü yaşayabildik. Hatta 1999’da ilk gittiğim Şebnem Ferah konserinde cep telefonum bile yoktu. İlk cep telefonumu 2000 yılında almıştım.
Bir de gençlerin o yalanları yok mu? Şebo “16-17 yıl oldu beraber çalalı. Öyle değil mi Ozan? Eyvah, yaşımız ortaya çıkacak. 3 yıl diyelim en iyisi… Ama her sahneye çıkışımızda aynı heyecanı yaşıyoruz, fakat buradaki atmosfer çok farklı. Siz ne zamandır takip ediyorsunuz konserleri?” dediğinde ben “1999’dan beriiiiiii!!!!” diye bağırdım. Yanımdaki genç kız da “Başından beriii!!” diye bağırdı. Ulan senin yaşın kaç, başın kaç? 😀 Zaten Şebo’nun solo kariyeri kadar yaşın var. 1996’da emekleye emekleye mi gidiyordun konserlere a benim akıllı kızım? 😛 Ayrıca konserin başından beri “Şeeeebbooooooooooooooooo!!!!” diye uzunca bağıran bir fan vardı. Hatta Şebo da “O bağıran kimse, merak etmesin, duyuyorum” diye dalga geçmişti. Her şarkı arasında “….oooooooo…” sesini duyduğumuzda artık gülüyorduk. Şebnem Ferah o fanatik hayranını merak edip kim olduğunu sordu. Kendini gösteren birçok kişi vardı. “Hayır, ses bir kere o taraftan geliyordu” dedi. Sahneye çıkartacağını mı sandılar, ne yaptılar? Ama öyle bir şey olsaydı ve Şebnem’i kandırabilen olsaydı bile o bağıranın hakkını yemiş olacaklardı.
7- CAN KIRIKLARI
8- DELGEÇ
9- BEN ŞARKIMI SÖYLERKEN
10- GÖZLERİMİN ETRAFINDAKİ ÇİZGİLER
11- MAYIN TARLASI
12- OD: Yukarıdaki şarkılarla ilgili düşüncelerimi tekrar tekrar yazmak istemedim. Çünkü önceki gittiğim konserlerde defalarca şarkılarla ilgili anılarımı, düşüncelerimi filan yazmıştım. Ve işte konserde sıra son Şebnem Ferah albümüne adını veren şarkıya gelmişti. Tabii ki zaten ateşli olan Şebo sahnesi daha çok ateşlere büründü. Ortalık cehenneme döndü. Bir futbol maçında olsaydık herhalde “Cehenneme hoş geldin bilmemkim takımı” filan diye tezahürat yapardık. 😛
13- YARIM: Şebo son albümün en güzel şarkılarından birisi olan “Yarım”a haksızlık etmemiş ve set-list’e almış. İyi de etmiş. Bu tür şarkılarda onun sesini canlı dinlemek çok güzel oluyor. Gerçi her türlü şarkıda güzel oluyor ya neyse… Zaten yıllardır Şebnem Ferah’ın konserlerindeki sesinin, performansının CD’den daha güzel olduğunu yazarım. Diğer ünlü sanatçılar da bunu kabul ediyor. En son Yüksek Sadakat grubunun 3. vokalisti Selçuk Cami Cingi “Türkiye’de vokal olarak Şebnem Ferah’ın sesinin üstüne yok. Konserlerine gitmenizi öneririm. Plaktan daha güzel çıkıyor sesi” demişti. Aslında daha eski konserlerinde bu farkı daha iyi anlayabiliyordunuz. Artık eskisi gibi gövde gösterisi yapmıyor. Şimdiki gençlere o günleri göremedikleri için acıyorum. Örneğin “Acıtırdılaaaaaaaarrrrrr!!!” diye öyle bir bağırırdı ki en yüksek desibele çıkardı. Anladığım kadarıyla eskisi kadar sesini yormak istemiyor. Sonuçta hiçbirimiz onun sesini kaybetmesini istemeyiz. Hala sesi fevkalade ve eminim o tür çığlıklar yapabilir. Eskisi kadar olmasa da yapıyor da… Ama dediğim gibi, eskiden güç gösterisi yapardı ve kendimizden geçerdik.
14- SİGARA: Bu şarkı çıktığında yine aynı espriyi, bu kez Mert’e yaptım. “Eyvah, yine herkes sigarasını yakacak!” dedim. Sigara kullanmayan birisi olarak bu şarkıda herkesin sigara yakmasını sevmiyorum. Etkileniyorum. Gerçi onları da anlamak lazım. Nasıl bir yandan yağmur yağdığı için bu konserin başından beri deli gibi “Yağmurlar”ın çalınmasını istiyorsak onlar da şarkıyı canlı dinlerken yaşamak istiyorlar. Aslında bu kez korktuğum kadar sigara yakılmadı. Eskiden herkes yakardı, ben hariç… Bu kez birkaç kişiyi fark ettim. Belki yine çoktur ama oturmalı olduğu için etkilenmemişimdir. Ayakta konser olduğunda sigara dumanları arasında kalıyorsunuz ve öksürükler başlıyor. Şarkıya eşlik edemediğim zamanlar bile olmuştu. Asıl ben sigara dumanının altında yana yana en sonunda kül oluyordum. 😉 Zaten sigara içen birisi anlamaz ki o hali… 😀
15- SİL BAŞTAN
16- YALNIZ: “Benim Adım Orman” albümü de tıpkı “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum”. “Perdeler” ya da “Can Kırıkları” gibi bir klip şanssızlığına uğramıştı, sadece iki klip çekilebilmişti. Aslında “Can Kırıkları”na yayınlanmayan “Hoşça kal”ı da sayarsak 3 klip çekildi ama sonuçta yayından çekildi ve o da iki kliple sınırlı kaldı. İnşallah “Od” albümü de aynı şanssızlığı yaşamaz. Pasaj Müzik’in kesenin ağzını açıp Şebnem Ferah’a daha çok klip çekmesi lazım. Dandirik şarkıcılar bile neredeyse tüm şarkılarına klip çekiyor. En çok “Kadın” albümüne klip çekildi, sonra bir uğursuzluktur gitti. “Kelimeler Yetse…”, “Kadın”dan beri 2 klip bariyerini aşan yegane albüm oldu. Düşünün yani… İşte konserde sıra “Yalnız” şarkısına geldiğinde bunları düşündüm. “Yalnız”, “Eski” ile beraber “Benim Adım Orman” albümüne gelen iki klipten biriydi. Ama ben “İstiklal Caddesi Kadar”a klip çekilmesini çok istiyordum. Diğer albümlerde de klip çekilmesini istediğim çok şarkı vardı, mesela ikinci albümdeki “Oyunlar”a ben klip yapmaya çalışmıştım ama “İstiklal Caddesi Kadar”a Taksim’de hak ettiği gibi bir klip çekilmesi taraftarıydım.
SebnemFerahClub.Com ‘un forumunda “Şebnem Ferah’ın ‘Benim Adım Orman’ albümünden hangi şarkısına klip gelmesini istiyorsunuz?” diye bir konu açılmıştı. Ben de o konuya “İstiklal Caddesi Kadar… Eğer klip gelmezse gideceğim Taksim’e… Kamerayı çalıştırıp kendim bu şarkıya klip çekeceğim” diye cevap yazmıştım. Bu şarkıya klip gelmeyince ben de sözümü tuttum. Aslında Taksim’de bir klip yapma sevdası Aylin Aslım’ın “Beyoğlu Kimin Oğlu?” şarkısı çıktığından beri içimde olan bir şeydi. Athena’nın şarkısına da haksızlık olacağını düşündüğüm için üç şarkıya birden klip yaptım. Televizyoncu olduğum zamanlarda bu şarkıları bir muhabir olarak gideceğim Taksim’de sokak röportajları sırasında kullanmayı düşünüyordum ama başka semtlerde röportaj yaptığım ve medya sektörünü bıraktığım için kısmet olmamıştı. Bu şarkılara klip yapmak 2011’e kısmetmiş. Kendi göründüğüm bir kaç saniye dışında tüm çekimler %100 bana aittir. Umarım emek hırsızları klibimi çalmazlar. 09-08-2011 ve 26-05-2013 tarihleri arasında bu klibi DailyMotion’da 571 kişi izlemişti. Siz de https://vimeo.com/67014677 adresinden izleyebilirsiniz.
17- BENİM ADIM ORMAN: Normalde konserin görsel efekti ateş olsa da “Benim Adım Orman” çıktığında yine ortalık yeşilliklerle, ağaç dallarıyla kaplandı. Tam bir Gezi Parkı konseptiydi aslında… Bence Gezi Parkı şarkılarından birisi “Benim Adım Orman” da olmalıydı. Bir de Direc-t grubunun “Son Ağaç” şarkısını çok yakıştırırım protestolara… Aylin Aslım’ın “Beyoğlu’na çıktım, çıktım da ne oldu? Ortalık mahşer yeri” kısmı da zira direniş günlerini anımsatır bana…
18- ESKİ: Gezi Parkı olayları nedeniyle iptal olan konserlerden başlayarak Gezi Parkı’ndan çok söz ettim, çünkü direniş konsere de yansıdı. Biliyorsunuz ki, Şebnem Ferah’ın “Eski” şarkısı ustalarımıza yoğunlaşıyor. Barış Manço’dan Sezen Aksu’ya, Cem Karaca’dan Mazhar Fuat Özkan’a, Mevlana’dan Aşık Veysel’e, Adile Naşit’ten Münir Özkul’a kadar Türk sanatına gönül vermiş, yüz yıllık ağaç gibi, büyürken eskimeyen, eskise de değerlenen sanatçılarımızın fotoğrafları dev ekranda gösteriliyor. Hatta uzaktan da olsa benimle kan bağı olan birisi de çıkıyor. Ünlü şair Can Yücel, benim baba tarafından dedemin halasının oğluymuş. O da çoktan efsanelerimiz arasına girdi. Şebnem Ferah da onu unutmadı tabii ki… Ama neden düet yaptığı Nilüfer yok? İnsan bunu sormadan edemiyor. O da en az Sezen Aksu kadar önemli bir isim… Neyse, slaytın sonunda Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü imzasıyla beraber yansıtıldığını son yıllarda herhangi bir Şebnem Ferah konserine giden birisi bilir. Tabii ki benim de aralarında bulunduğum seyirciler sanki önceden anlaşmışız gibi ama doğaçlama bir şekilde aynı anda “Her yer Taksim! Her yer direniş!” tezahüratını yaptık. Şebnem Ferah da direnişçilere destek vermişti hatırlarsanız. Hatta ben bununla ilgili Şebnem Ferah Club için bir yazı yazmıştım. http://www.tst.gen.tr/music/GeziParki.htm adresinden okuyabilirsiniz yazıyı… Şebo da çok mutlu oldu. Atatürkçü bir kitleye hitap ettiği için çok sevindi ve “İşte bu yüzden sizi seviyorum. Biz birbirimizi anlıyoruz. Aynı şeyleri hissediyoruz ve düşünüyoruz” dedi. Maalesef bazı haber siteleri dışında medyada bu olay pek yankı bulmadı. Yalaka ordusundan olmadığım için çok seviniyorum. Hatta yazmayı bir kenara bırakın, orada oldukları halde bu tepkiyi yalanlayan, asparagas bir habermiş gibi gösteren bile oldu. Konseri Kenan Doğulu ile beraber izleyen, türbanlı bir Şebnem Ferah hayranının “Her yer Şebnem! Her yer Ferah!” pankartını yayınlayan ünlü köşe yazarı Cengiz Semercioğlu resmen konserle ilgili kritiğinde internet sitelerinde yayınlanan haber asparagasmış gibi görünsün diye “Konserde ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ sloganları atılmadığı gibi, Gezi mevzularına girilmediğini de belirteyim” diye yazdı. Ulan, uyutulan halkı kandırdın diyelim. O konsere şahit olan binlerce kişinin hafızasından nasıl sileceksiniz bu tarihi anı? Ben de kameraya almıştım, kanıt olarak gösterebilirdim ama maalesef Fujifilm FinePix JZ100 model dijital fotoğraf makinem belirli bir dakikanın üzerinde video çekimi yapınca bilgisayara aktaramıyor görüntüyü… Jennifer Lopez konserinde bu sıkıntıyı birkaç şarkıda yaşamıştım kısa kısa çektiğimi sandığım için… Bu kez “Her yer Taksim! Her yer direniş!” tezahüratında ve “Bin Yıldır” performansında bu sıkıntıyı yaşadım. Görüntüyü de silmeyecektim, bir fotoğrafçıya götürüp yardım isteyecektim ama başka bir görüntü sanaraktan yanlışlıkla sildim. O yüzden buradan duyuru yapmak istiyorum. Tarihi bir ana şahitlik ettik. Lütfen konsere gelip de tezahüratı çeken birisi varsa görüntüyü www.sendspace.com gibi bir siteye yükleyip http://www.tst.gen.tr/iletisim/profile.htm adresinden bana ulaşarak göndersin. Arşivlemek istiyorum. İnternette aradım, bulamadım. Gerçekten ülkemizin gidişatına baktığımızda çok moralim bozuluyor. En son “Andımız” da yasaklandı ya? Sabrım taştı artık. Belleklerimizden silemeyecekler. Yasağı deliyorum ve tepki olarak “Andımız”ı yazmak istiyorum. Okurken neden işlerine gelmediğini, yasakladıklarını daha iyi anlayacaksınız.
“Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene ! “
19- YAĞMURLAR: Eski şarkılardan pek bahsetmedim bildiğiniz gibi… Çünkü anılarımı, düşüncelerimi önceki konser kritiklerimde yazmıştım ama “Yağmurlar”a değinmeden edemeyeceğim. Çünkü yeni bir anı yaşadım bu şarkıyla ilgili… Zaten tahmin ettiniz. Yazımın önceki bölümlerinde konser boyunca ara ara şiddetini yoğunlaştıran sağanak yağmur yağdığını ve bu şarkıyı bu yüzden özellikle istediğimizi söylemiştim. O yüzden yağmur yağarken “Yağmurlar”ı dinlemek farklı bir deneyim oldu. Görsel efekt olarak sular, damlalar yansıtılmıştı sahneye ama hiç gerek yoktu, zaten canlı olarak yağmuru yaşıyorduk. 😀 Sanki “Yağmurlar” klibinin içine Şebnem Ferah ile beraber girmişiz de canlı canlı bir klip deneyimi yaşıyor gibiydik. O yüzden herkes kendinden geçti… “Yağmurlar yağsın yüzüme!” diye Şebo’ya eşlik ederken gerçekten yüzümüze yağmurlar yağıyordu.
20- YENİDEN DOĞUP GELSEM
21- FIRTINA: Yağmur yağar da fırtına çıkmaz mı? Çıkar tabii ki… 🙂 Müziğe uygun havai fişek gösterisi harikaydı. Bu arada konser sırasında Instagram için “Instapic Frames” uygulamasıyla Şebnem Ferah’la farklı günlerde çekildiğim 3 fotoğrafı ve konserde çektiğim bir fotoğrafı bir araya getirip “Bu benim #ŞebnemFerah’ı 18. kez sahnede izlemem… Evet daha fazla giden arkadaşlarım da var ama eski anılarım gözümde canlandı.” diye yazarak Twitter, Facebook ve tabii ki Instagram’da paylaştım. Fotoğraflar yan yana gelince boy farkımızın değiştiğini görebiliyorsunuz. Çünkü Şebo o kadar yüksek ayakkabılar giyiyor ki konserlerde, fotoğrafların birinde aynı boydaymış gibi göründüğümüz halde normal ayakkabıyla Atatürk Havalimanı’nda çekildiğimiz versiyonda omuz hizama geliyor. 😀 Bu yıl çektirdiğimiz son fotoğrafın hikayesini http://www.tst.gen.tr/Konser/13duet.htm adresine yazmıştım.
22- BU AŞK FAZLA SANA: Hep düşünmüşümdür. Şebo final şarkısını son yıllarda “Hoşça kal” ile yapıp bisi uçuşan parlak kağıt parçacıklarıyla (yine tuttum hatıra olarak, daha doğrusu üstüme düştü zaten) beraber “Bu Aşk Fazla Sana” ile yapıyordu. “Halbuki biste ‘Hoşça kal’ deyip veda etse daha mantıklı olmaz mıydı?” diye düşünüyordum. Şebo’nun deyişiyle: “Daha iyi olmaz mıydı?”… 😀
23- HOŞÇA KAL: Ve sanki Şebo aklımı okumuşçasına aynen öyle yaptı. “Bir daha! Bir daha!” tezahüratları nedeniyle tekrar sahneye çıktığında “Hoşça kal” dedi.
24- SANA BİLMEDİĞİN BİR ŞEY SÖYLEYEMEM: Bu şarkıyı da her zamanki gibi grubu olmadan çıplak sesle söyledi. “Gerisine direniyorum” dediğinde kendimi kaybedip “Diren Gezi Parkı!” diye bağırdım. “Her yer Taksim! Her yer direniş!” tezahüratını tekrar başlatmaya çalıştım ama kimse bana eşlik etmedi, çünkü herkes konser mekanını terk etme telaşı içindeydi. 😉 Daha sonra Nişantaşı’nda sıcak çikolata içerek ısındık. Ardından evlerimize döndük. Unutmadan, konseri “Vodafone Freezone” organize etmişti. Hatırlarsanız Teoman’ın “Özgürlüğün Elinde” şarkısındaki Şebnem Ferah sesinin silinip başka bir bayan vokalle değiştirilmesi hakkında komplo teorileri üretmiştim. Ama konser başında gösterilen reklamlarda o şarkı Şebo’nun sesiyle sunulmuştu. Ya başka bir şey var, ya da sonradan tekrar anlaştılar. Bilemiyorum. Belki de yanıldım. Bu sayfadaki fotoğrafları ben çektim bu arada… www.sebnemferahclub.com yazmamın nedeni medya yöneticisi olduğum web sitenin Facebook sayfasında yayınlamam…
TURGAY SUAT TARCAN