banner
banner

Ellerinde Dünya Kendiliğinden mi Oluyor?

İzel Çeliköz ve Fatma Turgut… Biri popçu, diğeri rockçı… Biri 90’larda çıktı, diğeriyse 2000’lerde… İlk bakışta farklı kulvarlarda gibi duruyorlar. Fakat ikisinin ortak bir noktaları var. İkisi de müzik kariyerlerine diğer üyeleri erkeklerden kurulu gruplarla başladılar. Daha sonra solo yapmaya karar verdiler. Ve ikisi de 2019’da yeni bir albümle geri döndüler. Daha önceden solo single’lar yapan eski Model üyesi Fatma Turgut “Elimde Dünya” adlı ilk solo albümünü yayınlarken; eski Grup Vitamin ve İzel Çelik Ercan üyesi İzel Çeliköz “Kendiliğinden Olmalı” adlı yeni albümüyle onu ne kadar çok özlediğimizi hatırlattı. İkisinin albüm isimlerini birleştirdiğimizde “Elimde Dünya Kendiliğinden Olmalı” gibi bir şey çıkıyor. Ama hiç de dünyaları kendiliğinden olmadı. Dünyalarını kendileri çok çalışarak yarattılar. İşte bu iki albümün kritiğini yaparak ben de onların dünyasına biraz olsun girmek istedim.
İzel’le başlamak istiyorum. Kendisini küçüklüğümden beri takip ederim. İlk olarak Grup Vitamin şarkılarında yaptığı çocuk taklitleriyle tanımıştım kendisini… Evet, Eurovision maceraları da var ama benim ilk hatırladığım İzel anılarım bunlar… Daha sonra Ercan Saatçi ve Ufuk Yıldırım, Grup Vitamin’den ayrılarak “UF ER” adında başka bir grup kurmuşlardı. Aslında görünürde bir ikili olsalar da “Şifa Niyetine” grubunun üçüncü bir üyesi daha vardı. O da İzel’di… Çocuk taklitlerine ve vokallerine bu grupta da devam etmişti. Ufuk & Ercan’ın ilk albümleri komik şarkılarla dolu olsa da yine İzel’in eşlik ettiği “Sen Korkma Bebeğim” adında ciddi bir şarkıları daha vardı. Çıkar o şarkıyı, İzel Çelik Ercan’ın albümüne koy. Hiç yadırganmaz yani. O derece güzel bir şarkıydı. İzel Ufuk Ercan adında bir üçlü bile kurulabilirdi ama yanlarına Çelik Erişçi’yi alarak İzel Çelik Ercan adında bir grup kurmuşlardı. İzel Çelik Ercan grubu öyle popüler olmuştu ki, “En iyi grup” kategorisindeki ödülleri bir bir topluyorlardı. Ki rakipleri Grup Gündoğarken, Yeni Türkü, Mazhar Fuat Özkan gibi ustalardı. Biz de kasetini almıştık ve sürekli dinlerdik. Daha sonraki yıllarda “Özledim” adındaki bu albümün CD’sini de bulmayı başarmıştım ama Çelik ayrıldıktan sonra İzel Ercan olarak yaptıkları “İşte Yeniden” arşivimde hep kaset olarak kaldı. Yine de hala severek dinlerim bu albümü… 90’lı yıllarda Türkçe Pop Müziği’nin patlamasına neden olan isimlerden birisi de onlardı. Daha sonra hepsi solo çalışmalarına yöneldiler. İzel de “Adak” albümünü yaptı ve belki de en başarılı bayan sanatçılardan birisi olmuştu. “Emanet” ve “Bir Küçük Aşk” albümlerini de almıştım. “Bir Küçük Aşk”ta elektronik müziğe yönelmişti. Lise yıllarımda katıldığım çılgın partilerde mutlaka onun “Yok Yere” ve “Yelken” gibi şarkıları çalardı. Gerçekten “çılgın” derken pek abarttığım söylenemez. Ben şahsen sigara bile kullanmam ama arkadaş çevrem olayı sigaradan daha üst boyutlara taşımıştı diyebilirim. 2000’li yıllara geldiğimizde İzel artık ilgimi çekmemeye başlamıştı. Hala eski albümlerini dinlesem de yeni albümleri merak radarımın dışındaydı. Çünkü Türkçe olarak rock müzik daha çok ilgimi çekiyordu, ki hala biraz öyle. Pop olarak 90’lı yıllarda kaldım diyebilirim. İzel de o sevdiğim 90’lar sound’una giriyor. Fakat 2020’li yıllara merdiven dayadığımız bugünlerde kaliteli popa çok muhtaç kaldığımız için İzel “Kendiliğinden Olmalı” adlı yeni albümüyle piyasaya geri döndüğünde ben de çok heyecanlandım. Onu özlediğimi fark ettim ve albümü diğer Türk CD’lerinden daha pahalı olduğu halde satın aldım.
Evet, CD’nin fiyatının pahalılığını biraz gereksiz buluyorum. İnsanlar zaten Spotify, i-Tunes, YouTube gibi uygulamalara yönelmiş durumda. CD satışları zaten düşmüş durumda. O yüzden CD fiyatlarına zam yapılmasını anlamsız buluyorum. Bizim gibi arşivcilerin sırtından ayakta durmaya mı çalışıyorlar, nedir? Bence böyle bir ortamda CD fiyatlarının daha bile ucuzlatılması lazım. Nasıl olsa en sonunda ellerinde kalanları satabilmek için kampanyalarla ucuzlatıyorlar. İnsan “Tüh ucuzlamış. Keşke biraz daha bekleseydim almak için” diye pişman oluyor. Bazen bir albüm alana ikincisi bedava bile oluyor. Ama verdiğim paraya değdi diyebilirim. Albümü çok beğendim. Eğer İzel’in herhangi bir dönemini beğeniyorsanız bu albümü seveceksiniz. Çünkü her döneminden izler var. Örneğin “Daha Ne Kadar”, “Bugün Erkenden” ve “Kimse Bilmez”; tehcno elementler barındıran “Bir Küçük Aşk” albümünden fırlamış gibi… “Acaba bir formül mü üretti?” diye düşünmeden edemiyor insan… Fakat bestelerde emeği geçenlere baktığınızda bunun nedenini hemen anlıyorsunuz. Aralarında İzel’in daha önceki albümleri için çalışan önemli starlar var. Bu kez tek albüm için bir araya gelmişler. İsimleri okuduğunuzda siz de heyecanlanacaksınız: Meral Turan, Birkan Şener, Gökçer Turan, Çelik Erişçi, Sezen Aksu, Ercan Saatçi, Sinan Akçıl, Alper Narman, Onur Özdemir, Mustafa Sandal, Ömer Hayyam, Mehmet Güreli, Emrah Altun ve Ozan Gülek… Bu isimlerin bir kısmı İzel’in farklı dönemlerinde kendisiyle çalışmışlardı ama bu kez aynı albümde emek verdiler. Sezen Aksu desteğini alan sanatçılar kervanına İzel Çeliköz de katıldı anlayacağınız… Zaten ses olarak olmasa da artık şivesi mi, şarkı söyleyiş lehçesi mi nedir? Karar veremedim. Biraz Sezen Aksu’yu hatırlattı bana… Estetik mi oldu, nedir? Dudakları da sanki Popun Kraliçesini anımsatıyor bana… Yalnız İzel’in yeni imajını beğenmediğimi söyleyebilirim. Çelik bir röportajında “İzel ve Ercan ile beraber pazardan aldığımız kıyafetleri giyerdik” demişti. Pazardan aldığı kıyafetlerle bile daha şıktı İzel… 90’lı ve 2000’li yıllardaki imaj çalışmaları da başarılıydı. Fakat bu albüm için üretilen kostümler tam anlamıyla rüküş! Bunu anlamak için moda uzmanı olmak gerekmiyor. Merak edip albüm kartonetinde modacının adına baktım. Özgür Mete hazırlamış kıyafetleri… İzel’in kesinlikle image maker’ını değiştirmesi gerekiyor. Albüm kitapçığındaki fotoğraflara bakın. Ya da klibini izleyin. Ne dediğimi anlayacaksınız.
Neyse, biz olaya müzikal açıdan bakmaya devam edelim. Açılış şarkısı “Saçmalık”taki “Ne bir masal olabildik, ne de kahraman” sözünü çok beğendim. Slogan olma potansiyeline sahip… İzel’in 90’lı yıllardaki slow şarkılarını özlediyseniz “Bırakın” ve “Yerine Sevemiyorum” tam size göre… Gökhan Kırdar’ın da “Yerine Sevemem” diye bir şarkısı vardı. Aklıma geldi bir an… Neyse, “Bizim Ağaç” ve “Bi Bitmediniz” ise 90’lı yılların pop şarkılarını anıdırıyor. “Yas Mühürümdür” zaten 90’lı yılların Ege ya da Yaşar gibi isimler tarafından icra edilen Akdeniz Müziği tarzında… Albüme adını veren “Kendiliğinden Olmalı” adlı parça da Candan Erçetin’e de yakışırmış. “Fersah” ve “Efendi Gibi” adlı şarkılar ise oryantal müzikle rock müziğin bir araya gelmiş hali… Tıpkı Erkin Koray şarkılarına benziyor. Koray’ın parçalarındaki formül kullanılmış.

IMG_E0025
Rock müzikten bahsetmişken şimdi gerçek bir rockçıya geçelim isterseniz… Fatma Turgut hayranlığımdan zaten “Aşk Tadında” single’ının kritiğini yaptığımda bahsetmiştim. Fakat Model grubu anılarımdan bir tanesini yazmak istediğim halde gidişata uymadığı için yazamamıştım. Şimdi yine pek uymuyor ama yine de bahsedemeden edemeyeceğim. Fatma Turgut’un eski grubu Model’in gitaristi ve bestelerinin çoğunun sahibi Can Temiz ilk Amerika’ya yerleştiği zamanlarda da arkadaşlarıyla uçurmuştuk. Fakat işlemleri sırasında bana gelmemişlerdi. Başka bir boarding’de görevli olduğum için de fotoğraf çektirme şansım olmamıştı. Ya Fransa ya da Hollanda aktarmalı uçuyorlardı. Sonra yıllar geçti. 28 Ağustos 2018 tarihinde İngiltere aktarmalı olarak Amerika’ya giderken işlemlerini bu kez ben yapmıştım. Görevli olduğum havayolunda kabine gitar almak yasaktı. Ancak extra seat alınırsa verebiliyorduk. Temiz ise haklı olarak yanına almak istiyordu. Çünkü daha önceki uçuşlarından birisinde gitarının minik bir parçası kırılmış. Ben de bir Model hayranı olduğumu vurgulayarak yapabileceğim bir şey olmadığını ama üzerine kırılacak etiketi yapıştırıp asansörle yollatacağımı söyledim. Demir Demirkan’ın da Model üstündeki emeği büyüktür. Bunu bildiğim için Demir Demirkan’ın gitarlarını bize emanet ettiğini söyledim ona… Can Temiz’in de Demir Demirkan ismini duyunca yüzünde bir tebessüm oluşmuştu zaten. Demir Demirkan anımı da ilerleyen zamanlarda kendisiyle ilgili bir yazı yazarsam bahsedeceğim. Fakat Demir Demirkan gitarlarını gate’e kendisi getirip teslim etmişti. Can Temiz uçarken uçak açık pozisyonda olduğu için böyle bir şey yapmamız mümkün olamadı ben konuyu konuşmuş olsam da… Kapıda da check list yaparken fotoğraf çektirmek istedim. Beni kırmadı ve kız arkadaşı da bizim fotoğrafımızı çekmişti. Fatma Turgut’tan da bahsetmek istemiştim ama ikisi eski sevgili olduğu için bahsedememiştim, çünkü yanında yeni sevgilisi vardı. Kız arkadaşının da sistemsel bir problemi vardı. Tam olarak hatırlamıyorum ama ikinci boarding kartını verememiş olabilirim. “İçeri geçtiğinizde desk’e başvurun. Tekrar denesinler” demiştim. O da security sırasını beklemeden geçmişti. IMG_9650Can Temiz sırada kalmıştı ve benim uyarımla “Güvenlikten geçtikten sonraymış hayatım” demişti ona… Daha sonra müzisyenleri enstürmanlarını teslim etmeleri için ikna ederken “Demir Demirkan ve Can Temiz bile gitarlarını vermişlerdi” demeye başladım. Hatta bir kız onların ismini duyunca “Waow! Onları çok severim. Benim gitarım da onlarınkiyle aynı yollardan geçecek” diye kararını değiştirip bir daha düşünmeden hemen gitarını vermişti.
Neyse, Fatma Turgut’un “Elimde Dünya” albümüne geçelim. Bu kez gitarları Can Temiz değil; mor ve ötesi ve Şebnem Ferah’tan bildiğimiz Kerem Özyeğen, Barış Ertunç ve Burak Yerebakan çalıyor. Eurovision macerasıyla da hatırlayabileceğiniz şarkıcı Can Bonomo ilk klip şarkısı “Bir Varmış Bir Yokmuş”, “Öpme Beni”, albüme adını veren ve biraz elektronik öğeler de barındıran “Elimde Dünya” ve düetiyle kendisinin de eşlik ettiği açılış şarkısı “Beni Tutmayın”ı bestelemiş. Yine ünlü bir rock sanatçısı olan Emre Aydın ise “Unuttum Gitti” adlı bestesini vermiş Fatma Turgut’a… “Alelade” adlı şarkısı Sibel Tüzün’ün “Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda…” adlı rock albümündeki bir şarkıyı hatırlattı bana ama sadece ismiyle… Albüm “Mübadele Günleri” ve “Günleri Bağlarken” gibi slow şarkılarla başlıyor. Daha sonra ikinci yarısında “Sen Diyorum” ve “Maya Tutmaz” gibi parçalarla biraz daha hareketleniyor. Ama fazla değil. Tempo yine de çok yükselmiyor. Zaten Fatma Turgut, temposu düşük rock şarkılarının kadını… Bence yakışıyor da… Diğer besteler Ersel Serdarlı, Umut Kaya, Cihan Güçlü, Sibel Algan ve Ozan Ünlü’ye ait… Ben albümü çok beğendim. İzel’in aksine yapılan imaj çalışması da çok başarılı olmuş. Kıyafetler ve fotoğraflar çok güzel… İnşallah albüm hak ettiği değeri bulur artık çöplük haline gelmiş müzik piyasasında…
Yazımı sonlandırırken Yeşilçam oyuncuları Enis Fosforoğlu – Parkan Özturan – Yalçın Gülhan, oyun yazarı Tuncer Cücenoğlu, sosyal medya fenomeni ve sunucu Emily Hartridge, basketbolcu Erdoğan Barlı, Mavi Işıklar’ın Vokalisti Nejat Toksoy, Şair Küçük İskender, YUHU topluluğunun kurucu üyesi basçı İbrahim Emin, DJ Official olarak bilinen ve cinayete kurban giden rapçi Nelson J. Chu, Fransız müzisyen Philippe Zdar, mandolinist ve şarkıcı Jeff Austin, ödül avcısı Beth Chapman, genç beyzbolcu Tyler Skaggs, “Men in Black 2” filminde Michael Jackson ile sahnesi olan oyuncu Rip Torn, Clark Kent’in babası Jonathan Kent’i oynayan Eddie Jones, “Annie” müzikalinin yaratıcısı Martin Jay Charnin, Disney filmlerinden de tanıyabileceğiniz genç dansçı Cameron Boyce, “Willy Wonka’nın Çikolata Fabrikası” filminden hatırlayabileceğiniz aktrist Denise Nickerson, ünlü boksör Pernell Whitaker, Amerikan Futbolu oyuncusu Mitch Petrus ve Kanadalı ses sanatçısı Gabe Khouth’un yanı sıra genç yaşta hayatını kaybeden havalimanından arkadaşımız Ertuğrul Gazi Akıncı’yı rahmetle anmak istiyorum.

NOT: 27.07.2019 tarihinde yazdığım bu yazım ilk olarak 28.07.2019 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/ellerinde-duenya-kendiliginden-mi-oluyor.html adresinde yayınlanmıştır.


Article Categories:
Müzik
Likes:
0

Leave a Comment