Son günlerde sosyal medyada bir #10YearsChallenge akımı almış başını gidiyor. İnsanlar 2009 ve 2019 yıllarında çektirdikleri fotoğrafları yan yana koyup “Yaşlanmamışım” mesajı vermeye çalışıyor. Ünlüler, ülkeler, hayvanlar, şehirler, buzdolapları ve daha birçok şey de karşılaştırılıp esprili capsler yapılıyor. Fakat biri var ki, maalesef böyle bir karşılaştırma yapması mümkün değil… O kişi 10 yıl evvel hayatını kaybeden Popun Kralı Michael Jackson… 2009 yılında vardı ama 2019 yılında aramızda değil… Peki Michael Jackson nasıl ve ne zaman hayatını kaybetti? Bu yazımda bu konuyu işleyeceğim ama işin bir background’ı var tabii ki…
Olay aslında 90’lı yılların başlarında Michael Jackson’ın illuminatiye baş kaldırmasıyla başlıyor. Zaten hakkında asılsız birçok tabloid haber varken medya sektörünün Michael Jackson’ın imajına çok fazla zarar vermediği, aksine başarılarının artarak devam ettiği anlaşılıyor. İşte bu yüzden Michael’ın en hassas olduğu nokta olan çocuklar kullanılıyor ve 1993’te asılsız iddialar atılıp tüm dünya inandırılıyor. Onun her şeyini bilen milyonlarca hayranı dışında… 1995’te Jackson, bunun üzerine “HIStory Past, Present and Future Book 1” albümü yapıp şarkılarıyla savaşına devam ediyor. Hatta aldığı tehditler üzerine “They Don’t Care About Us” şarkısında “Asla beni öldüremeyeceksiniz” diyor. Scream’den D.S.’e birçok şarkı da konuyla ilgili oluyor. Bu yüzden 1996 yılında evine durup duruken tekrar baskın yapılıyor. İmajını zedelemekte başarılı oluyorlar. 2001 yılında Jackson, “Invincible” albümüyle harika bir geri dönüş yapsa da plak şirketlerini de elinde bulunduran masonlar bu albümün promosyonunu durduruyor. Albüm buna rağmen pohpohlanan birçok şarkıcının çalışmalarından daha çok satıyor. Bu arada albümdeki “Privacy” şarkısında “İhtiyacınız olan hikayeyi yazmanız için beni gömebilirsiniz” demesi de enteresandır. Aynı zamanda çocukları için yazdığı söylenen “Heaven Can Wait” şarkısında “Cennet beni bekleyebilir” diyerek hemen ölmek istemediğini, çocuklarıyla beraber uzun yıllar geçirmek istediğini tüm dünyaya haykırmıştı ama nafile… Michael savaşına kaldığı yerden devam ediyor. Hayranlarının da katıldığı protesto gösterileri yapıyor. “Hollywood Weekly” dergisi 2002 yılında bir sayısını tamamen bu Sony Müzik olayına ayırıyor ve hatta Amerika’da yayınlanan bu dergide benim de yazım yayınlanmıştı. 2003 yılında Michael Jackson ne kadar başarılı bir şarkıcı olduğunu hatırlatmak amacıyla “One More Chance” adında yeni bir şarkının da yer aldığı “Number Ones” adında, tamamen liste başı şarkılardan oluşan bir best of yayınlıyor. Jackson’ın geri dönüşünü hazmedemeyen Tom Sneddon ve ekibi tam da “One More Chance” klibi çalışmaları sırasında bir operasyon daha düzenliyorlar. Michael’a bu kez kelepçe bile takılıyor. Polisler tarafından darp ediliyor ve her yeri morarıyor. Neverland adını verdiği evi talan ediliyor. Jackson bu kez para vererek işin kolayına kaçmıyor ve davanın sonuna kadar gidiyor. Bu hareketi hiç hoşlarına gitmiyor ve mahkeme önünde bekleyen hayranlarının arasına karışıp “Seni öldüreceğiz” diye tehditler savuran gizemli insanlar beliriyor. Hatta Jackson yine böyle bir tehdit altında kendisini unutup kız kardeşleri Janet ve La Toya’yı koruma altına alıyor.
2005 yılında nihayet adalet yerini buluyor ve Michael Jackson’ın masumiyeti kanıtlanıyor. Michael Jackson yaklaşık 10 yıl evvel öldürüldüğü halde hala hırslarını alamayıp Sundance Film Festivali için iki seriden oluşan, toplamda 233 dakika süren belgeseli “Leaving Neverland” adında bir belgesel hazırlamalarının nedeni de bu zafer olmalı… Naomi Campbell’dan Macaulay Culkin’e birçok ünlü isim bu asılsız iddialar üzerine yapılmış belgesele tepki gösterse de bahar aylarında gösterilmek üzere HBO ve Channel 4 kanallarıyla anlaşıldı bile… Neyse, bu haklı zaferden sonra Jackson, müzik kariyerine ihtişamlı bir nokta koymaya karar veriyor ve 2009 yılında 10 konserlik “This Is It” turnesi için hazırlıklara başlıyor. Son bir albüm daha yapmak için stüdyo çalışmalarına da başlıyor. O ana kadar sadece “The Wiz”, “Captain EO”, “Moonwalker”, “Ghosts”, “Men In Black 2”, “Miss Cast Away” filmlerinde oynayan Jackson, bu turneden sonra sinema kariyeri yapmaya karar veriyor. Hatta birçok çizgi roman süper kahramanına sahip olan Marvel’i satın alma girişiminde bulunuyor ama bu hareketi de engelleniyor. Ölüsü, dirisinden daha değerli olacağının farkına varan ve yıldızının yaşarken yeniden parlamasına göz yummak istemeyen, Michael’ın sadece nostaljik bir figür olarak kalmasını isteyen sektör, bu turneyi bir fırsat olarak görüyor. Ve Londra’daki O2 Arena’da gerçekleşecek konser serisini Michael Jackson’dan habersiz olarak sırf onu yormak için 50’ye çıkartıyorlar. Hatta Jackson bunu “Bir gün bir uyandım, konser sayım 50 olmuş” diyerek eleştiriyor.
Ve işte tuhaflıklar burada başlıyor. Michael Jackson’la ilgili sayısız ölüm haberleri yaratılıp kamuoyunun nabzı ölçülüyor. Bu asparagas haberler aynı zamanda dünyayı Michael Jackson’ın ölümüne hazırlıyor. Cilt kanserini yendiği ve gayet sağlıklı olduğu halde tekerlikli sandalyedeki fotoğrafları da medyaya servis edilip “Popun Kralı ölmek üzere” haberleri yapılıyor. Yüzü maskeyle kapalı o adamın gerçekten Michael olup olmadığı bilinmiyor. Gerçekten o olsa bile sokakta rahat dolaşmak için kılık değiştirmiş olabilir. Hatta Ian Halperin “Michael Jackson’ın 6 aylık ömrü kaldı” diye açıklama yapıyor ve gerçekten de 6 ay sonra Jackson vefat ediyor. İstihbaratı güçlü demek ki… Jackson’ın Staples Center’da yaptığı provaların “This is it” adında bir film haline getirildiğini hatırlarsınız. O provalarda dans showları olsun, vokaldeki her zamankinden daha güçlü performansları olsun; ne kadar hareketli olduğunu görebilirsiniz. Hastalıklı bir adamın gençlere taş çıkartacak kadar enerjik olması mümkün değildir. Bir film çıkacak kadar çekim yapılması da ayrı bir düşündürüyor insanı… Bu da bir ön hazırlık olmalı… James Brown’ın da ölümüne sebebiyet veren doktor Conrad Murray konserin AEG Live’de çalışan organizatörleri tarafından Michael Jackson’ı herhangi bir rahatsızlığında “tedavi etsin” (!) diye tutuluyor. Michael Jackson, 1984’te bir Pepsi reklamı sırasında bir set kazası geçirmişti hatırlarsanız… Şaibeli olduğunu düşündüğüm o kazanın ardından Jackson’ın saçları yanmıştı ve o günden beri de ağrı kesicilere muhtaç kalmıştı. İşte bu ilaç bağımlılığı kullanılıyor. Hatta işin ilginç tarafı Michael Jackson’ın “This is it” turnesi ile ilgili AEG Live ile yaptığı sözleşmede propofol ve lorazepam ilaçlarıyla ilgili bir madde konuluyor. Jackson’ın da imzalamaya zorlandığı bu sözleşmede bahsi geçen ilaçlarla ilgili bir ölüm olursa sorumluluğun Michael Jackson’ın kendisinde olacağı yazıyor. Fakat ne kadar ilginçtir ki, Jackson’ın ölümüden sadece 11 gün önce sigorta şirketi vasıyasıyla kendi tuttukları doktor bu karışımı hazırlamaya karar veriyor. Bu bir tesadüf olamaz!
Michael Jackson ölmeden birkaç hafta evvel en yazısıyla “Beni öldürmeye çalışıyorlar” diye bir not bırakıyor. Zaten 13 Temmuz 2005’te sonlanan 2. duruşma sırasında Popun Kralının kankalarından Dick Gregory, Michael’ın ailesini aramıştı ve Jackson’ın kendisini iyi hissetmediğini, onu ziyaret etmeleri gerektiğini söylemişti. Duruşma sonlandıktan bir kaç gün önce Michael, Neverland’e beraber döndüğü arkadaşı Gregory’ye sarılıp “Lütfen beni bırakma, beni öldürmeye çalışıyorlar” demişti. Gregory, efsanevi sanatçının yemek yemediğini ve su içmediğini fark etmişti, bunun üzerine iyi görünmeyen Michael, “Beni zehirlemeye çalışıyorlar” demişti. Böylece Gregory sonra onu 10 mil kadar uzaklıktaki bir hastaneye götürmüştü ve 12 saat daha bu halde kalsa ölmüş olabilecek Jackson’a gece 5:30’dan ertesi gün 5:30’a kadar 24 saat boyunca hidrat için sıvılar verilmişti. İşte ölmeden birkaç hafta evvel bu kaygısına tekrar geri dönüş yapan Michael’ın bir şeyler hissettiği, duyduğu belliydi. Her yerde yemek yiyemeyen Jackson fazlasıyla kilo kaybetmişti. Otopsi raporlarında sadece 50 kilo olduğuna bu yüzden şaşırmamak gerek… Bir mektupta “Sistem, sahip olduklarım için beni öldürmek istiyor” yazarken; diğer bir mektupta ise, “Üzerimde çok baskı var. Kötü hissediyorum. Hayatımdan endişe ediyorum. Yarın Joseph’i ara” diye yazıyor.
Hayallerindeki evi inşa eden Jackson, Neverland’i artık güvenli bulmuyordu. Las Vegas, Nevada’daki malikanesine taşınmıştı. Hatta Londra’dan Bahreyn’e birçok şehirde göçebe hayatı yaşıyordu. Son günlerinde ise prova yaptığı Staples Center’a da yakın olan Los Angeles’taki evde çocukları ve ebeveynleri ile kalıyordu. İşte o evde Murray, Michael’a normalde hastanede yoğun bakım anında sağlık ünitesi altında verilmesi gereken ilaç karışımını hazırlıyor. Takvimler 25 Haziran 2009’u gösterirken Jackson kendinden geçiyor. İlaçlar verilmek istenirken zorlanmış da olmalı ki kolları, baldırları, dizleri ve bacaklarında morluklar bulunuyor. Murray, müdahele edeceğine Jackson’ın son sözleri kayda alınıyor. Michael bu son konuşmasında “İnsanların şovumu terk etmelerinin ardından ‘Hayatımda böyle bir şey görmedim. O dünyadaki en iyi şovmen’ demesini istiyorum. O parayı ben alıyorum… Bir milyon çocuk, bir çocuk hastanesi… Çocukların hastanesi. Dünyanın en büyük çocuk hastanesi… Michael Jackson Çocuk Hastanesi” diyor. Yani son nefesinde bile iyilik düşünüyor. Demek ki Popun Kralı, konserlerini verebilseydi elde ettiği geliri yine bir hayır işinde paylaşacaktı. Aslında bu sözlerinin vasiyet olarak da kabul edilmesi gerekiyor. Jackson’un lojistik müdürü Alberto Alvarez o esnada odaya giriyor ve Jackson’u bacağına serum takılmış yatarken görüyor. Michael ağzı ve gözleri açık şekilde hiçbir hayat belirtisi göstermezken Conrad Murray, ölmekte olan Jackson’a yaptığı yapay solunum ve kalp masajına, etraftaki ilaç şişelerini ortadan kaldırmak için ara veriyor ve ambulansı çok geç çağırıyor. Dr. Murray’in yapay solunuma başlarken Alvarez de kalp masajı yapıyor. Bu esnada çocukları Paris ve Prince odaya girip ağlamaya başlıyorlar ama odadan çıkartılıyorlar. Zaten Paris sonradan yaptığı açıklamada “Babamın öldürüldüğü çok açıktı. Tüm oklar bunu gösteriyor. Kulağa komplo teorisi gibi gelebilir ama babamın tüm gerçek hayranları ve ailede herkes bunu biliyor. Ölümü planlanmıştı. ‘Beni bir gün öldürecekler’ dediği anlar olmuştu.” şeklinde konuşmuştu. Babasının ölümünü isteyen çok sayıda kişi olduğunu da belirten Paris, bu kişileri adalet önüne çıkarabilmek için bir “satranç oyunu” oynadığını da söylemişti.
Murray birkaç şişeyi toplayıp Alvarez’e veriyor ve çantaya koymasını istiyor. Serum şişesini de başka bir çantaya koyuyorlar. Alvarez, çantada içinde beyaz bir sıvı olan bağlantı aparatı da görüyor. Murray, ancak ilaçlar çantaya konulduktan sonra ambulansın aranmasını istiyor. Ayrıca hastanede Dr. Murray, Jackson’a ait bir kremi kimse görmeden almak için eve dönmek için direniyor. Bir doktorun kalp masajının yerde yapılması gerektiğini bilmemesi, daha doğrusu bilmiyor gibi davranması da ayrı bir konu… Jackson’ı yere yatırmıyorlar ve yatakta kalp masajını yapıyorlar. Bu da Jackson’ın kaburgalarının da kırılmasına sebebiyet veriyor. 911 Acil arandığında ise şu konuşma geçiyor:
Arayan: Bir ambulansa, bir ambulansa ihtiyacım var en kısa sürede.
Operatör: Tamam, adresiniz nedir?
Arayan: Los Angeles , California. 90077
Operatör: Carolwood değil mi?
Arayan: Evet Carolwood Drive.
Operatör: Peki efendim, aradığınız numara nedir? Ve problem nedir tam anlamıyla ne oldu?
Arayan: Burada ben, biz yardıma ihtiyacı olan biri var ve nefes almıyor, nefes almıyor ve biz kalp masajı yapmaya çalışıyoruz fakat o, o nefes almıyor.
Operatör: Peki, kaç yaşında?
Arayan: 50 yaşında.
Operatör: 50. Peki, bilinçsiz ve nefes almıyor değil mi?
Arayan: Evet, nefes almıyor.
Operatör: Tamam. Ve bilinçli değil?
Arayan: Bilinçli değil evet.
Operatör: Peki. Şu anda yerde mi yatıyor? Şu anda nerede?
Arayan: Şu an yatakta, yatakta.
Operatör: Tamam, onu yere indirin.
Arayan: Tamam.
Operatör: Evet onu yere indirelim lütfen. Şu an size CPR ile yardım edebilirim tamam?
Arayan: Yere indirmemiz gerekiyor.
Operatör: Tamam, biz çoktan yola çıktık. Şu an yoldayız. Elimden geldiğince size telefondan yardım edeceğim. Çoktan yola çıkmış bulunmaktayız. Onu başka herhangi birisi gördü mü?
Arayan: Evet burada kişisel doktoru var bizimle birlikte.
Operatör: Orada doktorunuz mu var?
Arayan: Evet, fakat o hiçbir şekilde cevap vermiyor, ne CPR’a ne de başka bir şeye.
Operatör: Peki, tamam. Biz şu anda geliyoruz. Eğer CPR’ı doktorunuzun söylediği şekilde yapıyorsanız, benden daha yüksek yaptırımı vardır doktorun. Buna tanık olan herhangi biri var mı?
Arayan: Hayır, sadece doktor gördü. Doktor buradaki tek kişi.
Operatör: Yani doktor olanlara tanık oldu?
Arayan: (Doktorla konuşarak) Ne olduğunu gördünüz mü efendim? (Operatöre dönerek) Pardon, lütfen yardım edin.
Operatör: Yoldayız efendim. Ben sadece bu soruları tıbbi teknisyene açıklıyordum fakat biz yoldayız geliyoruz efendim.
Arayan: Teşekkürler. Doktor göğsüne baskı uyguluyor fakat cevap vermiyor hiçbir şeye. Lütfen.
Operatör: Tamam, geliyoruz yoldayız efendim. 1 mil’den daha az bir yolumuz kaldı. En kısa sürede oradayız.
Arayan: Teşekkürler, çok teşekkürler.
Operatör: Peki efendim, eğer yardıma ihtiyacınız olursa tekrar arayın. Teşekkürler, hoşça kalın.
Arayan: Peki efendim.
Michael Jackson, ambülans ile evden çıkartılıyor. UCLA Tıp Merkezi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamıyor. Jackson’un kalbinin hastaneye getirilmeden durduğu ve hayata döndürmek için tüm tıbbi müdahalenin yapıldığı, buna rağmen dönüşün olmadığı kaydediliyor. La Toya Jackson acı haberi annesiyle yaptığı telefon konuşmasıyla öğreniyor. “Hiç şüphem yok, ölümü kaza değildi. Bu tamamen adaletsiz, yanlıştı.” açıklamasını yapan La Toya, annesi “O öldü” diye haykırması üzerine öldürüldüğünü anlayıp “Kim yaptı bunu?” diye soruyor. Basın açıklamasını ise ağabeyi Jermaine Jackson göz yaşlarıyla yapmak zorunda kalıyor.
Daha sonra Murray’e dava açılıyor. ABD’de mahkemeye sunulan belgelerde, pop yıldızı Michael Jackson öldüğünde vücudunda ölümcül seviyede güçlü anestezi ilacı bulunduğu ortaya konuyor. Murray ise şarkıcıya alternatif sedatif ilaçlarla uykusuzluk tedavisi uyguladığını iddia ediyor. Propofol normalde ameliyatlardan önce hastaların sakinleştirilmesi için kullanılıyor. Otopsi raporunda Jackson’ın saçlarının tamamen dökülmüş olduğu ve peruk taktığı ortaya çıkıyor. Zaten saçları yandığı Pepsi reklamından beri çeşitli peruklar taktığı kısa saçlıyken bir anda uzun saçlı imaja dönmesinden belliydi. Midesinde ilaç dışında bir şey çıkmamıştı. Sadece 6 saat evvel bir meyve yemiş olabileceği saptanmıştı. Sırtında 10 santimetrelik bir kesik izi mevcuttu. Bu da kısa süre önce düştüğü ve bir şeye çarptığını gösteriyor. Büyük ihtimalle öldürüleceğini anlayıp katillerine karşı koymaya çalışmıştı. Kollarında, kalçasında ve bacaklarında sayısız iğne izi bulunmuştu. Cilt kanserini tamamen yendiği otopsi raporunda ispatlanmıştı.
7 Temmuz 2009 tarihinde Kaliforniya’da prova yaptığı mekan olan Staples Center’da Michael Jackson anısına büyük bir anma töreni düzenlenmişti. Michael Jackson’ın ailesi, yakınları ve hayranlarının katıldığı törende Mariah Carey, Stevie Wonder, Lionel Richie, Jennifer Hudson, Usher, Jermaine Jackson, Shaheen Jafargholi, John Mayer, Queen Latifah, Trey Lorenz, Darrell Phinnessee, Ken Stacey, Dorian Holley, Judith Hill ve Orianthi sahne almıştı. Jackson’ın naaşı, salona 25.000 dolar değerindeki altın tabut içinde getirilmişti. Anma törenini canlı yayında 3.5 milyar kişi izledi ve bu başlı başına bir rekordu. 3 Eylül 2009 tarihinde ise Los Angeles’taki Forest Lawn mezarlığına ailesinin, yakınlarının ve birkaç ünlünün katıldığı küçük bir cenaze töreniyle defnedildi. Ben de hem mezarlığına, hem de evlerine çok sevdiği için ay çiçekleri ve pankartlar göndermiştim. Otopsi sırasında beyni çıkartılan Jackson’ın beyni olmadan gömüldüğü söylenir. Beyniyle ilgili araştırmalar devam ettiği için beyni geri takılmayan Popun Kralının beyninin hala saklandığından şüpheleniyorum. Albert Einstein gibi tarihe damgasını vurmuş dahilerin beyinlerinin saklandığı bilinen bir gerçek… Michael Jackson da bir müzik dehası olduğu için beyni hala saklanıyor olabilir. 2011 yılında ise Michael Jackson’ın ölümüne sebebiyet vermekten suçlu bulunan doktor Conrad Murray, sadece 4 yıla mahkum oldu. Normalde cinayetlere ya müebbet hapis ya da idam cezası veren Amerika Birleşik Devletleri’nde Murray’e sadece 4 yıl hapis verilmesi onu tutan büyük güçlerin ne kadar sağlam olduğunun kanıtı… Sony Müzik’le sözleşmesini tamamen feshetmek isteyen Michael Jackson’ın yayınlanmamış bazı şarkıları Sony Müzik tarafından “Michael”, “Bad 25”, “Xscape” albümlerinde yayınlandı. Bu da La Toya’nın da dediği gibi Michael’ın ölümüyle beraber çok iyi para getireceğinin bazı kişilerce bilindiğinin kanıtıydı. Ayrıca plak şirketleri Beatles şarkılarının da yer aldığı ve yayın hakları Jackson’a ait olan ATV kataloğunun da peşindeydi. Gerçekten de Michael Jackson’ın ölümü sektöre çok yaradı. Büyük paralar kazanıldı. Hem de hayatını iyiliklere adayan, dünyayı gelecek kötülüklere karşı uyaran Michael Jackson susturulmuş oldu. Daha sonra Jackson’ın korktuğu oldu. O bugünleri göremedi ama öngördüğü gibi dünya karıştı. Savaşlar arttı. Ölümler tavana fırladı. Çevre daha çok bozuldu.
Aslında Michael Jackson’ın ölümü ile ilgili daha çok şey yazılabilir, daha önceden de birkaç yazı yazmıştım ama özet yapmak uğruna daha fazla uzatmamak için burada noktalıyorum. Yazıma son verirken ölümünün 10. yıl dönümüne gelmek üzere olduğumuz Michael Jackson’ın yanı sıra geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz İnegöl Belediye’de antrenörlük yapan basketbol koçu Mehmet Sezen, milli boksör Batuhan Kurt, efsanevi sinema sanatçısı Ayşen Gruda ve rh+ sanat dergisinin kurucusu Tevfik İhtiyar’ı da rahmetle anmak istiyorum.
NOT: 21.01.2019 tarihinde yazdığım bu yazı ilk olarak 25.01.2019 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/%C4%B0lginc-Haber/michael-jackson-nasil-ve-ne-zaman-oeldue.html adresinde yayınlanmıştır.