23 Mayıs 1977… İki tane bebek doğdu dünyanın farklı iki yerinde… Bunlar ruh ikiziydi ve kaderleri aynıydı. Aynı özellikleri taşıyorlardı. Hem fiziksel, hem de ruhsal olarak birbirlerinden pek bir farkları yoktu. Aynı yumurta ikizleri değillerdi. Anneleri de, babaları da farklıydı. Genetik olarak hiçbir bağları yoktu. Zaten birbirlerinden haberleri bile yoktu. Nasıl olsun ki? Yaşadıkları ülkeler bile farklıydı. Ama kaderleri aynıydı.
İkisi de ailelerini sevindirmişti doğduklarında… Çünkü ebeveynlerinin ilk göz ağrılarıydı. İkisi de 4 yaşında okumayı söktü. Belki dilleri farklıydı ama yetenekleri aynıydı. 5 yaşına gelir gelmez hemen aileleri apar topar ilkokula başlattılar. Okullarında çok başarılı oldular. Hep rüyalarında biribirlerini görüyorlardı. Ali Irak’lıydı. Ali rüyasında Amerika’da yaşayan Jack adında bir benzeri olduğunu görürdü hep… Aynı şekilde Jack de öyle… Rüyalarının konuları farklıydı. Rüyalarında bazen sırf birbirlerini görürlerdi. Ama figüran olarak da olsa mutlaka birbirlerinin rüyalarında çok gözükürlerdi. Buna bir anlam veremezlerdi. Ali imkansızlıklar nedeniyle liseyi okuyamadı. Jack liseyi zorlanarak bitirdi önceden başarılı bir öğrenci olmasına rağmen… Üniversiteye gitmek istemedi.
1998 yılında Jack Irak’tan Amerika’ya okumaya gelen Fatima ile tanıştı. Aynı yıl Jack’in ailesinin karşı çıkmasına rağmen evlendiler. Aynı gün çook uzaklarda Ali de evleniyordu. Tesadüfe bakın ki onun karısının ismi de Fatima’ydı. 1999’da ikisinin de çocukları oldu. Jack’in eşi bebeğine Ali ismini koydu. Maalesef Ali’nin bebeği doğduktan kısa bir süre sonra ölmüştü.
Jack 2001’de orduya yazıldı. Askerlikten para kazanacaktı. Ne şanssızlıktır ki bir iki yıl sonra Amerika Irak’a savaş açtı. Fatima bu yüzden Jack’den ayrıldı. Öbür Fatima ise aynı saatlerde Ali’den bir daha çocukları olmadığı için ayrılmıştı. Bu yüzden Ali de Irak ordusuna yazıldı olanları unutmak için… Daha doğrusu askere çağrılmıştı; kabul etti.
Savaş başlamıştı. Bazı Irak’lılar Amerika’lı askerler tarafından yakalanıp toplama kamplarına gönderilmişti. Jack bir sabah sıçrayarak uyandı. Çünkü ne zamandan beri rüyasında görmediği ruh ikizini görmüştü rüyasında… Bu sefer rüya netti. Sanki gerçek gibiydi. Kalkıp kafalarına poşetler takılan esirlere göz attı. Bir tanesi dikkatini çekti. Kafası gözükmüyordu ama vücut yapısı, davranışları kendisine benziyordu. Merak edip yüzünü açtı. O anda ikisi de şok geçirdi. Çünkü ten renkleri farklı olmasına rağmen birbirlerine çok benziyorlardı. Birbirlerinden pozitif enerji almışlardı. Ali biraz ingilizce öğrenmişti. “Ben seni rüyalarımda görüyorum” diyebildi. Jack hemen olayı anladı. Astroloji ve meta-fizik konularında biraz bilgisi olduğu için “Sen benim ruh ikizimsin!” dedi. Ali’ye sarıldı. Bu olaya tanıklık eden Jack’in arkadaşı Tom şaşkınlığını gizleyemiyordu. Jack Ali’yi çözdü. Ali’yi serbest gören John “Hey! Sen! Nasıl serbest kaldın?” diyerek Ali’ye silahını yöneltti. Jack “Dur!” diye Ali’nin önüne geçti ama sinirli bir yapıya sahip olan John çoktan silahını ateşlemişti bile. Aynı kurşun Jack’i geçip Ali’ye de ulaştı. Tom kollarını başına koyarak “Hayıııırr!!!” diye bağırırken John ve diğer askerler ağır yaralı olan Ali ve Jack’in etrafını sarmışlardı bile… Benzerlik karşısında hepsi küçük dilini yutmak üzereydi. Tom’un ağlamasından başka hiçbir ses çıkmıyordu. Tom “Onlar ruh ikizi” diyebildi. Ali Jack’in elini tuttu. O şekilde can verdiler. Aynı kurşun ikiz ruhları dünyadan almıştı.
Yerin kulağı vardı. Bu olay medyada büyük yankı uyandırdı. Jack ve Ali aynı mezara gömüldü. Ruh ikizleri aynı anda doğmuşlar ve aynı anda ölmüşlerdi. Tüm dünya bu olayla hepimizin kardeş olduğunu bir kez daha hatırlamıştı. Ruh ikizimiz Türkiye’de de, Çin’de de, Japonya’da da, Meksika’da da, Mısır’da da, İngiltere’de de, Alaska’da da, Rusya’da da, Yunanistan’da da, Afrika’da da olabilir. Bu önemli değil. Genetik olmasa da ruhsal olarak hepimiz kardeşiz. Jack ve Ali savaşın ne saçma birşey olduğunu dünyaya tekrar gösterdi. Bu olay sonunda savaşı da sona erdirdi. Bir daha kimse başka bir ülkeye önyargıyla bakmadı.
YAZILDIĞI TARİH: 18 Ocak 2003 Cumartesi – 3 Şubat 2003 Pazartesi
© Turgay Suat Tarcan