JAPONYA’NIN TEKNOLOJİSİ
Anketimden de anlayabileceğiniz gibi Japonya’nın akla ilk gelen özelliklerinden birisi akıl almaz teknolojileri ve tıptaki buluşlarıdır. Bu teknolojileriyle birçok buluş yapmış, birçok tanıdık markalara imza atmışlardır. Bu yönleri yüzünden onları uzaylı sananlar bile çıkmıştır. Araştırmamın bu bölümünde teknolojilerine biraz ışık tutacağım. Örnekler de vereceğim. Fakat tüm buluşlarını buraya yazamayacağım. Takdir edersiniz ki bu ayrı bir araştırma konusudur.
Gelecekte petrol ürünlerinin yerini alacak methanol ve hidrojenle çalışan FCX-V1 ve FCX-V2 adı verilen prototip araçlar Honda’nın Utsunomiya’daki özel test pistlerinde dünyanın dört bir yanından gelen basın mensuplarına tanıtıldı. Benzin yerine metanol ve hidrojen yakan bu yeni Honda’lar sıfır çevre kirliği, minimum yakıt sarfiyatı ve yeterli performansı ile test sürücülerinden tam not aldı. FCX-V1 ve FCX-V2 sürücüsüne sunduğu sessiz çalışma, mükemmel ergonomi ve konforla şimdiden en çok satan otomobiller listesine girmeye aday gösteriliyor. Zaten Japonya otomobilde Toyota, Dea-Woo gibi önder markaların yaratıcısıdır.
Japon mühendisler, körler için trafik lambasının yeşil mi, kırmızı mı yandığını ve yolun karşısına geçmek için ne kadar mesafe alınması gerektiğini belirten elektronik baston ürettiler. Artık karşıdan karşıya geçmek körler için çok daha kolay olacak. Measurement Science and Technology dergisinde yayınlanan habere göre, elektronik baston, içine yerleştirilen bir kamera ve bilgisayar yardımıyla yaya geçidindeki çizgilerin arasındaki mesafeyi hesaplayarak, yolun genişliğini kullanıcısına bildiriyor. Bilim adamları bu baston sayesinde körlere yardımcı olan eğitimli köpeklerin görevlerinin de sona ereceğini belirtiyorlar. Bence birçok işe yarayan robotlar üreten Japonlar sayesinde değil köpeklere, insanlara bile ihtiyaç duyulmayacak gelecekte…
Japonya’nın Hokkaido Üniversitesi uzmanlarından Dr. Wenwei Yu, geliştirdiği yeni yöntemle kısmi felçli iki hastayı yeniden yürütmeyi başardı. Önce hastaların sağlıklı bacaklarındaki sinirlere alıcılar yerleştirildi. Alıcılar, sinirlerin hareket etmek için aldığı emirleri kaydetti ve daha sonra da bunları felçli bacağa takılan simülatörlere iletti. Simülatörler de bu emirlerin aynısını taklit ederek kaslara gönderdi ve hastalar yeniden yürümeye başladı.
Filmlerde “Keşke Olsa” dediğimiz, istediğimiz zaman kaybolmamızı sağlayan, giydiğimizde görünmemizi engelleyen pelerin nihayet gerçek oldu! Japonyalı bilimadamı Susumu Tachi çağa damgasını vuracak, giyildiği zaman arka tarafı gösteren görünmezlik pelerini icat etti. Bu pelerin sayesinde artık karşımızdaki kişi vücudumuzu göremeyecek. Tokyo Üniversitesi profesörü Tachi, “optik kamuflaj” adını verdiği teknikle, bir parça illüzyon kullandığını söyledi. Son hızla çalışmalarına devam eden Tachi’nin yeni hedefi pelerinde optik kamuflaj teknolojisini daha da geliştirerek giyildiği zaman tamamen görünmez olmayı sağlayabilecek yeni giysiler üretebilmek…
“Walkman” kendimizi bildik bileli hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biridir, değil mi? Tahmin edeceğiniz gibi walkman’i de Japonlar icat etmiş. 1981 yılında Bir Japon “İnsanlar istediği her yerde müzik dinlemek isteyecektir” diyerek walkman’i icat etmiş. Ne kadar iyi düşünmüş, değil mi? Bu örnek Management derslerimizin de vazgeçilmez bir örneği ve tarihte çok orijinal bir fikirdir.
Bunlar sadece gazetelerde 2002’de ve 2003’ün ilk yarısında çıkan haberler ya da benim aklıma gelen icatlardı. Şunu söylemek istiyorum, gündelik hayatımızdaki çoğu icat ya da teknolojik marka Japon’dur. Bunu hepimiz biliyoruz.
TURGAY SUAT TARCAN