Dünya Gözüyle Amerikalı Şarkıcı Michael Bolton’ı ve “Lost” Dizisinin Yıldızı Bai Ling’i Görmek…
02 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE: Bugün Michael Jackson’ın ölümünün üzerinden tam 1 hafta, yani 7 gün geçmiş olacak. Ben de kafa dağıtmak için Michael Bolton’ın Ferhat Göçer’le beraber verdiği Turkcell Kuruçeşme Arena konserine gittim. Zaten bu yaz ya Michael Bolton’ın ya da Gloria Estefan’ın konserine gitmeyi düşünüyordum. Fakat Michael Jackson ölünce hiç bilet alasım gelmemişti. Estefan kısmet olmadı ama kısmette Bolton’ınkine gitmek varmış. Nebil Abi (Evren) önüme bedava bilet verdi. Ben de işten (CNN Türk) çıkar çıkmaz soluğu Taksim servisinde aldım. Oradan da faniküler ve vapur yoluyla Kuruçeşme’nin yolunu tuttum. Can (Karadeniz) ve kız arkadaşı (adını unuttum) da geldiler. Konseri organize eden arkadaşım Fırat San’ı aradım ama yoğundu, görüşemedik. Konsere gelince… Hep slow, hep slow… Can “Bu adamın hiç hareketli şarkısı yok mudur?” deyince “Valla şu ana kadar hep slow şarkılarını duydum” dedim. Zaten Jackson öldüğü için berbat haldeyiz, bir de sürekli slow dinleyince içime fenalık geldi. İkisinin de sesi çok güçlü, kabul ediyorum ama üst üste vokal yarışları yapınca içimiz karardı. Önce Ferhat Göçer tek başına konser verdi. Daha önceden de Beyaz Show’a seyirci olarak gittiğimde canlı olarak izlediğim sanatçı, konserin açılışını Anadolu ezgileriyle harmanladığı Sinatra’nın hit şarkısı “My Way” ile yaptı. İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca şarkılar seslendiren, “Biri Bana Gelsin”i gitar çalarak söyleyen şarkıcı, Mario Frangoulis’i meşhur eden “Vincero Perdero” şarkısını da ney eşliğinde yorumladı. “Senede Bir Gün”, “Sessiz Gemi” gibi klasik parçaları izleyenlerle hep bir ağızdan söyleyen Göçer, konserin ilk bölümü boyunca 10 parça seslendirdi, daha sonra sahneyi Michael Bolton’a bıraktı. İnsanlar Göçer için “Türkçe şarkı söylemesin; yabancı şarkıları daha güzel söylüyor” diye yorumda bulundu.
Sonra Michael Bolton; Tarkan ve Ricky Martin’in de kendi dillerinde söylediği Herkül’ün soundtrack müziğiyle (yani “Go The Distance”) çıkageldi. Beraber de söylediler. Beraber söylemeden önce Ferhat Göçer heyecanlanmış olacak ki Michael Bolton’ın şarkı sözlerine baktığı laptop’ını yere attı çat diye… Şaşırdım kaldım. Neyse, yine de her şeye rağmen Grammy ödüllü Michael Bolton’ı dünya gözüyle dinlemiş olduk. Kendi eserlerinin yanı sıra Frank Sinatra şarkıları da yorumlayan ikili, büyük alkış aldı. Zaten konserin konsepti biraz da “Tribute to Sinatra” idi. Michael Jackson yeni vefat ettiği için ona da bir tribute yaparlar diye umdum ama olmadı. Bir Michael’ımız gitti zaten, başka bir Michael’la idare ediyoruz işte… Adaş oldukları için Can, Bolton sahneye çıkmadan evvel “Düşünsene, meğer senin Michael Jackson ölmemiş. Sürpriz yapıp o çıkıyormuş. Şuradan çıksa ne yapardın?” diye espri yaptı. Demek ki MJ Fan olmayanlar bile onun yaşaması gerektiğini düşünüyor. Neyse, sahneye çıkar çıkmaz seyirciye Türkçe teşekkür eden Bolton, “Türkiye’ye ikinci gelişimizde beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim” dedi. “Zamanda geriye dönmek ister misiniz? ‘Zamansız klasikler’ dediğim şarkılarımdan çalacağım” diyen ünlü sanatçı, “Said I Love You But I Lied”, “To Love Somebody”, “You Don’t Know Me” ve “Summertime” şarkılarıyla seyirciyi 80’li yıllara götürdü. 1953 doğumlu şarkıcının “Summertime”ı seslendirirken “Bu şarkıyı 14-15 yaşımda çok severdim. Fazla değil aradan 20 yıl geçti” demesi, izleyicileri güldürdü. İkili önce “Fly Me to the Moon”, ardından da “New York, New York” şarkılarında düet yaptı. Michael Bolton bir ara seyircilerin arasına indi. Sekiz koruma tarafından korunan Bolton, seyircilerin sahne önüne akın etmesine neden oldu. Bolton, gecenin finalini ise “How Am I Supposed To Live Without You” ile yaptı.
Hazır konu Ferhat Göçer’den açılmışken onu sahnede ilk kez gördüğüm anı da anlatmak istiyorum. Tarih 30 Mart 2007’ydi. Daha henüz CNN Türk’te değildim. Hatta BJK TV’ye bile geçmemiştim. Sonradan adı Sports TV olan Kanal D Spor’daki ilk zamanlarımı geçiriyordum. Çağatay Abi beni her gördüğünde “Gömlek, pantolon giy” diyordu. Ben de giyiyordum. O zamanlar öyle spor takılmıyordum yani. Ama o gün 40 yılda bir sweatshirt giyeyim demiştim. Çünkü Beyaz Show’a gidecektim. Zaten bana “Cuma günleri spor giyinebilirsin” demişti. Aslında herkes spor giyiniyordu ama ben o günlerde ciddiye alınmak ve işime önem verdiğimi göstermek için tavsiye ile daha klasik giyinme kararı almıştım hiç tarzım olmadığı halde… Tabii ki sonra ben de spor giyinmeye ve traşsız gelmeye kaydım, o ayrı mesele… Kendisi Cuma günleri spor giyinebileceğimi söylediği halde beni görünce “Ben sana ne dedim? Beni dinlemiyorsun” demişti. Cuma günleri de gömlek giyinme kararı almıştım böylece… Evet, dediğim gibi 30 Mart 2007’de Sport Center mesaisi bittikten sonra eve dönmeyip yine Doğan TV binasında çekilen Beyaz Show’a kalmıştım. Çok eğlenmiştim. Daha önceden gittiğim Makina’da biraz sıkılmıştım. Beyaz Show’da da öyle olacak sanıyordum. Fakat gülmekten yanaklarım ağrımıştı. Benim 2008’de izlemeye başladığım “Lost” dizisinden tanıdığımız Çinli oyuncu Bai Ling, Deniz Akkaya, Tamer Karadağlı, Ferhat Göçer, ayak parmağıyla ok atabilen Rus kız, Pavorotti’ye benzeyen Türk operacı adam (yani Hakan Aysev) konuktular. Oyuncu olanlar yeni filmleri “Ölümle Dans”ı anlatmışlardı. Şarkıcı olanlar da mini konserler vermişti. Güzel vakit geçirmiştim. “Makina” kadar da uzun sürmemişti ayrıca…
NOT: Bu yazı hem 02.07.2009 ve 30.03.2007 tarihlerinde kendi yazdığım günlük yazılarımı içermekte olup; hem de web siteme koymak için 04.11.2015 tarihini beklediğimden dolayı biraz daha ayrıntıdan bahsetmek istediğim için ve hafızam da buna müsaade etmediği için Magazinkolik ve Hürriyet haberlerinden birkaç cümle eklenmiştir.
KAYNAK: Turgay Suat Tarcan’ın 2007 ve 2009 Ajandaları, http://www.magazinkolik.com/ferhat-gocer-michael-bolton-sahnede-iki-sinatra-8111h.htm ve http://www.hurriyet.com.tr/index/ArsivNews.aspx?id=12000258
©2015 TST Interactive