Biliyorsunuz ki haftalardır beklenen Galatasaray – Fenerbahçe derbisi 0-0 bitti, fakat Türk futbol tarihine adını yazdırdı. Tabii ki maalesef altın harflerle değil, kara bir lekeyle… Sabri Sarıoğlu’nun Emre Belözoğlu’nun boğazını sıkması, Arda Turan ve Semih Şentürk’ün birbirlerine girişmeleri gibi çirkin görüntüler hafızalara kazındı ve A Milli Takım’da beraber oynarken beraber sevinip beraber üzülen, derbiden birkaç gün evvel bir açılışta kol kola samimi pozlar veren o efendi gibi gözüken futbolcular zaten oyuncular kavga etmezken bile holiganlık yapmaktan keyif duyan gençlere kötü örnek oldular.
Günlerdir bu derbi olayları gündemdeki yerini koruyor. Yok, “Şu şu futbolculara şöyle cezalar geldi”, yok, “Sabri benim suçum yok dedi”, yok, “Semih özür diledi”, yok, “Volkan neden ceza aldığını anlamadı” gibi her gün birkaç tane yeni haberle karşılaşıyoruz. Daha uzun süre bu olayların etkileri hissedilecek gibi görünüyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Her ne kadar ortak buluşulan nokta bu görüntülerin futbolda istenmeyen görüntüler olması olsa da herkes “Şu böyle yapmalıydı”, “Bu haksızdı”, “Ona hak veriyorum” gibi değişik değişik görüşler belirtiyor. Fakat henüz kimse benim fark ettiğim çifte standarttan bahsetmedi. Bahsedilir diye çok bekledim ama bahsedilmeyince kendim yazmaya karar verdim.
O sırada maçta olan, üstelik koyu bir Fenerbahçe’li olan bir arkadaşım kendi gözleriyle şahit olduğu olayı anlattı. Herkes kavgaya bakarken kameraların kendisini çekmediğini düşünen Volkan Demirel’in bu olayı fırsat bilip Galatasaray’lı taraftarların bulunduğu tribünlere mahrem yerlerini göstermesine çok aleni bir biçimde şahit olmuş, ki kendisi Fenerbahçe’ye ve oyuncularına toz kondurmayan bir fanatiktir. Bu olay başta Galatasaray’lılar olmak üzere hangi takımın taraftarı olurlarsa olsunlar tüm futbolseverlerin tepkisini çekti. PFDK’ya da sevk edildi fakat Volkan Demirel bu suçlamaları asla kabul etmedi. Takım arkadaşları Semih Şentürk ve Lugano sorumluluklarını kabul edip kamuoyundan özür dileyerek hatalarını telafi etseler de Volkan Demirel kasıkları ağrıdığı için o hareketleri yaptığını, neden PFDK’ya sevk edildiğini anlamadığını söyledi. Fenerbahçe Kulübü ise Milli kalecinin sağlık raporlarını PFDK’ya sunacağını belirterek bir nevi oyuncusuna sahip çıktı. Çifte standart lafını niye yazdığımı düşünenleri duyar gibiyim. Gelin hep beraber 6 yıl öncesine dönelim.
20 Nisan 2003 günü Beşiktaş’ın efsanevi futbolcusu Pascal Nouma Fenerbahçe’ye attığı gol sonrası Volkan Demirel’inkine benzer bir hareket yapmıştı ve bu hareketi çok tartışılmıştı. Beşiktaş Yönetim Kurulu baskılara daha fazla dayanamayarak ligin bitimine birkaç hafta kala sözleşmesini feshetmiş, hatta 7 ay futboldan men cezası alan siyahi futbolcu şampiyonluk kutlamalarına dahi davet edilmemişti. Hatırladığım kadarıyla Nouma da tıpkı Volkan gibi ağrıları olduğunu söylemişti. Beşiktaş’lı taraftarlar ise her şeye rağmen onu unutmadı. “Pascal Nouma bizi diskoya götür” gibi tezahüratlara devam ettiler. Nouma’nın adeta sınır dışı edilmesini kimileri haklı buldu, kimileri ırkçılık olarak niteledi, kimileri ise Nouma’nın zenci olması nedeniyle bu afarozu Türklerin boyut kompleksine bağladı.
Şimdi sorarım size… Volkan Demirel’in yaptığı hareketin, tombala ayrıntısını saymazsak, Pascal Nouma’nın yaptığı hareketten ne farkı var? Ayrıca doktor raporu dahi alsa bu onu haklı çıkarır mı? Ağrılarının tam gerginlik esnasında azmasının da çok ironik bir tesadüf (!) olduğunu söyleyebilirim. Ben kendisini takdir etsem de bir Pascal Nouma fan değilim ama Pascal Nouma’ya yaşatılanların Volkan Demirel’e yaşatılmamasını büyük bir çifte standart olarak görüyorum ve kamuoyunun bu ayrıntıyı nasıl gözden kaçırdığını merak ediyorum.
TURGAY SUAT TARCAN
Yukarıda okuduğunuz makale yazarımız Turgay Suat Tarcan’ın yalnızca www.sporturco.com ‘a özel olarak yazmış olduğu köşe yazısıdır. Kesinlikle hiç bir kaynaktan alıntı değildir.
By Turgay Suat Tarcan • Nis 16th, 2009 • Category: Futbol, Turgay Suat Tarcan, Turkcell Süper Lig, Yazarlar