TURGAY SUAT TARCAN: Öncelikle sizinle ilgili anımı paylaşmak istiyorum. Ben Çelebi’deyken 27 Kasım 2010 günü Atlas Jet ile Kıbrıs Ercan’a check-in’inizi yapmıştım. Acil çıkış kapısı vermiştim rahat oturun, bacaklarınızı uzatabilin diye… Boarding öncesi de hatıra fotoğrafı çektirmiştim. Siz de Facebook’tan yerinizi çok beğendiğinizi, hemen uyuduğunuzu yazmıştınız. Hatırladınız mı bu olayı? 🙂
MİNE ÇAĞLIYAN: Tabii ki hatırlıyorum, sadece araya zaman girince o kibar beyefendinin siz olduğunu unutmuşum. 🙂
TST: İltifatınız için çok teşekkürler. 🙂 Size kontuarda yeni albüm çalışmaları olup olmadığını sormuştum. “Var bir şeyler” demiştiniz. Sizin gibi gerçekten sesi güzel olan, stüdyo düzeltmelerine gerek duyulmayan özlediğimiz seslere piyasamızın ihtiyacı var. 2009’daki “Benim Günüm”den beri sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Ne zaman duyabileceğiz bu çalışmalarınızı?
MİNE: 2009’daki çalışmam çok büyük bir çalışma ve emeğin sonucunda yayınlanmıştı ve sadece o beş parça değil, bir sürü başka parçalar da vardı sırasını bekleyen ama tarz olarak Türk insanına pek hitap edemediğimi gördüm, galiba soğuk geldi. Alternatif bir tarzdı, bir riskti, benden beklenen değildi… Halbuki değişim kendiliğinden ve samimi gelmişti bana. Sonuç olarak bu beni durdurdu ve kendimi sorgulamama neden oldu. Bu, coğrafyamız, üzerinde yaşayan insanlarımız ve onların zevkiyle alakalı bir durum. İnsan “Ben mi değişmeliyim, yoksa ısrarla devam mı etmeliyim?” diye düşünüyor. 🙂 Sonunda bir yerde buluşacağız.
TST: Bence promosyon ile alakalı bir durum, çünkü Türkiye’de alternatif, elektronik türlerinin de sıkı takipçileri var. Ama tabii ki maalesef toplumun büyük kısmı yeniliğe, değişikliğe açık değil. Neyse, sizi rahmetli Ajlan Büyükburç’la kurduğunuz “Ajlan & Mine” ikilisiyle tanımıştık. Barış Manço’nun prodüktörlüğünde “Oyun Bitti” adlı solo çalışmanızı yapmıştınız. Hatta Barış Ağabey sizin “Günahımsın” adlı klibinizde de oynamıştı. Onun “Müsaadenizle Çocuklar” adlı klibinde Bahadır Akkuzu ve Gökhan Semiz; Zerrin Özer’in “Paşa Gönlüm” adlı klibinde de zaten sık sık görüştüğünüz Kerim Tekin ve Aysel Gürel’le beraber kamera karşısına geçmiştiniz. Yani kaybettiğimiz birçok sanatçı ile temas halindeydiniz. Yıllar çabucak geçti onlar bu dünyayı terk edeli… Onların özlemini dindirebildiniz mi?
MİNE: Özür dileyerek bir düzeltme yapacağım, “Oyun Bitti” albümünün prodüktörleri Turhan Yükseler ve Aycan Teztel’di; Lale ablam ve Barış Abim ise “Günahımsın” adlı klibimi çektiler beraber… Kimsenin yeri dolmuyor ve özlem dinmiyor, sadece uyum sağlamayı öğreniyoruz zamanla… Hepsi kocaman yürekleri olan, kültürlü, dolu dolu insanlardı, bugünün müziğini etkileyebilirlerdi…
TST: Aaa, asıl ben özür dilerim. 14 yaşımda rahmetli Barış Manço’yu klibinizde gördüğümde kafamda albüme de destek vermiş gibi bir senaryo oluşturmuştum ve 19 yıl boyunca da bu hayalime inanmışım. 😛 Ama yine de söyleyebilirim ki; Barış Manço beste olsun, klip olsun, başka bir şey olsun; çok fazla sanatçıya destek vermedi. Sadece siz, Ayşegül Aldinç, AF grubu, Nazan Şoray, Özlem Yüksek var aklımda kaldığı kadarıyla… Yine sizin gibi jazz kökenli olan ve sahne olsun, düet olsun, geri vokal olsun; defalarca beraber çalıştığınız Fatih Erkoç aslında Türkçe Pop Müziği sevmediğini, mecburiyetten yaptığını, içinde hep jazz sevgisi olduğunu söylemişti. Ajlan da yaşasaydı bir jazz albümü çıkarmak istiyordu. Sizin içinizde de jazz’la ilgili mainstream bir şeyler yapamamak ukde olarak kaldı mı?
MİNE: Onların yanında ben, kendimi caz müziğine o kadar emek vermiş biri gibi göremedim hiç. Cazı çok seviyorum ve hatta pop söylerken bile o caz yorumumdan vazgeçemiyorum ama bir caz albümü yapma düşüncem olmadı. Yine de benim müziğimde her zaman bir caz tınısı olacaktır…
TST: Yerli ve yabancı olarak kimleri dinlersiniz? Eskilerden kimler size ilham verdi? Yenilerden kimleri destekliyorsunuz?
MİNE: Çok değişik tarzda müzik dinliyorum. Caz müziğine hiç girmeyeceğim. 🙂 Bizim jenerasyon rock dinleyerek büyüdü, dolayısıyla Pink Floyd, Metallica, Alan Parson’s Project, Scorpions, Queen, David Bowie başı çekerken (daha bir sürü var aslında) Michael Jackson, Prince gibi dünya harikalarını da kaçırmıyordum. Sade şarkıcı olarak o dönemde ve şimdi de en etkilendiğim kadındır. Latin müzikte ise her zaman Gloria Estafan’dır. Madonna’nın şarkıcılığı değil, yaptıklarını yapış tavrı ve cesareti etkilemiştir beni… 90’lara geldiğimizde ise Moloko ve solisti Roisin Murphy beni benden alıp başka bir yola sokmuştur. “Benim Günüm” albümünün çıkışında etkisi büyüktür. Massive Attack, Portisead, Lamb ve Laika yine bu albüm ve sırasını bekleyen parçalarımda etkilendiğim gruplardandır. 2000’ler sonrası Amy Winehouse (maalesef o da gitti), Duffy, Caro Emerald gibi şarkıcılardan etkilendim. Pop tarzında bugün Pharrell Williams’ı çok beğeniyorum, Ed Sheeran, John Newman, Meghan Trainor da yeni ilgimi çekmeye başlayan şarkıcılar arasında. Bugün Türkiye’de ise, “Uzaklaşmalıyım” albümüyle Miya beni çok etkiliyor, çok cesur sözleri ve harika melodileriyle… Diğer sevdiğim Türk şarkıcıları ve grupları ise Teoman, Duman, Tarkan, Özlem Tekin, Erkan Oğur, Hayko Cepkin, Bedük, Zuhal Olcay, Göksel… Kesin unuttuğum çok isim vardır…
TST: “O Ses Türkiye”, “Popstar”, “Akademi Türkiye”, “X Factor: Star Işığı” gibi yarışmaları takip ediyor musunuz?
MİNE: Televizyon seyretmiyorum…
TST: “Ajlan & Mine”den sonra Çıtır Kızlar, Hepsi, Pin Up gibi birkaç kız grubu daha çıktı. Sizden önce de topu topu bir tek Cici Kızlar, Volvox var aklıma geldiği kadarı ile… Sizce neden Türkiye’de sadece kızlardan kurulu gruplar boyband’lerden çok daha az?
MİNE: Kızları birbirlerine düşürüyorlar çünkü! :))) Ciddiyim…
NOT: Bu röportaj 20.11.2014 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Roportaj/mine-calayan.html adresi için özel olarak yapılmıştır. İzinsiz ve kaynak kullanılmadan kullanımı yasaktır.
©2014 Sadece Müzik Net / Turgay Suat Tarcan
