Tarih 9 Mart 2015’ti. AF-KLM kontuar, AF boarding ve Ukrayna kontuar yapmak üzere gece işe gitmiştim. KLM yolcuları arasında Ozan Çolakoğlu, Gülşen Bayraktar, Metin Arolat ve Yasemin Yalçın’ın kızı Eylül İlbey de vardı. Beraber Havana’ya gitmişlerdi. Zaten çok kısa bir süre sonra Havana’da klip çektiklerini fark etmiştim. “Bangır Bangır” adındaki klipin yönetmenliğini Metin Arolat üstlenmişti. Gülşen zaten şarkıyı besteleyip söylemişti. Eşi Ozan Çolakoğlu ise düzenlemesini yapmıştı. MjTurkFan’dan arkadaşımız Yiğit Beşli’nin de katıldığı “Benimle Dans Eder misin?” yarışmasıyla ünlenen Eylül niye gitti? Bilemiyorum. Çünkü klipteki dansçıların arasında yer almıyordu. Belki de dansların koreografisini yapmıştır. Kim bilir?
İşte o sırada karşımda bir Doksanlar nostaljisi olduğunu fark etmiştim. Gülşen de, Metin Arolat da 90’lı yıllarda meşhur olmuşlardı. Ozan Çolakoğlu da prodüktörlüğü ile adını 90’larda duyurmuştu. Sadece Eylül 2000’lerde ünlü olmuştu ama onun da annesi ve babası “İnce İnce Yasemince”, “Yaseminname”, “Bir Başka Gece” gibi programlarla reytinglerle 90’ları kasıp kavuruyordu ve yüzünün annesine ne kadar benzediğini söylememe gerek yok sanırım. Bu yolcu grubundan Metin Arolat, ağabeyi Demir Arolat trafik kazasında hayatını kaybettikten sonra “Ayrılık Olmaz” adlı bir beste yapmış ve klipi müzik kanallarında yayınlandıktan sonra yıldızı parlamış ve 90’ların en ünlü erkek şarkıcılarından birisi olmuştu. Sadece beste yapıp yorumlamıyordu. Aynı zamanda kendi kliplerini de yönetiyordu. Aslında nötr olduğum bir şarkıcıydı. Çünkü Tarkan benzeri furyasından birisi olarak görüyordum. Sevmiyor değildim ama hayranı olduğum da söylenemezdi. Orijinal Tarkan dururken benzerlerine ne gerek vardı? Böyle düşünüyordum. Metin Arolat da hareket ve mimiklerine kadar onu çok andırıyordu. Fakat yeteneği Tarkan tarafından da fark edilmişti ve “Salına Salına Sinsice” klibinin yönetmenliğini ona emanet etmişti. Yine Metin Arolat tarafından yönetilen “Kuzu Kuzu” klibinde Arolat ICQ numarasını paylaşmıştı ama bu, hacklenmesine neden olmuştu. Sadece Tarkan ve Gülşen mi? Sayısız şarkıcı kliplerini Metin Arolat’a yönettirmişti. O yüzden 90’lardan 2020’lere kadar bilsek de bilmesek de birçok klipte Metin Arolat’ın emeği geçmiştir. Ve maalesef dün akşam sahnede kalp krizi geçirerek Metin Arolat aramızdan ayrıldığında aslında içten içe ona sempati duyduğumu fark ettim ve çok üzüldüm. Sonuçta doksanlı yıllar başta olmak üzere gençliğimizin fon müziği olan parçaları vardı. Tıpkı ICQ uygulaması da gençliğimizin değerlerinden Metin Arolat da yok artık. Sadece 52 yaşındaydı. Allah rahmet eylesin. Son zamanlarda hiç fark ettiniz mi? Bilemiyorum ama birçok insan 30’larında, 40’larında, 50’lerinde kalp krizinden hayatını kaybetmeye başladı. Örneğin yaklaşık 1,5 ay önce uykusunda hayata gözlerini yuman, 12 senedir beraber çalıştığım 46 yaşındaki mesai arkadaşım Cem Bahri Gülsevinç gibi… Gerçekten sürekli dertleştiğim için kankalarımdan birisi sayılan Bahri’nin ölümü beni çok etkiledi. Corona zamanı biz koşa koşa Covid 19 aşısı olmaya gittiğimizde bazı uzmanlar uyarmıştı. “Önümüzdeki birkaç sene içerisinde aşının yan etkileri ortaya çıkacak. İnsanlar kalp krizi geçirecek mesela” gibi şeyler söylemişlerdi. Acaba aşılar insanların kronik yanlarını mı depreştirmeye başladı? Düşünmeden edemiyorum. Son örneğini de Metin Arolat’ta gördük.
Gerçekten 80’ler ve 90’lardaki değerlerimiz birer birer göç ediyor. Her defasında çocukluğumuz, gençliğimiz ellerimizin altından kayıp gidiyor gibi hissediyorum. Mesela 80’li yılların en ünlü aktrislerinden Ahu Tuğba gibi… Kendisini yıllar önce Doğan TV Center’da çalışırken kafeteryada ben bir şeyler yerken görmüştüm. Kantinde sıra bekliyordu. Seyirci olarak gelen hayranlarının fotoğraf çektirme isteklerini büyük bir nezaketle kabul etmişti. Bu asaleti beni şaşırtmıştı, çünkü genelde şımarık ve burnu havada tipleri canlandırdığı için gözümde havalı bir imaj belirmişti. O yüzden 20 gün önce vefat haberini aldığımda aklıma canlandırdığı karakterlere zıt olan sempatik tavırları aklıma gelip çok üzülmüştüm. Nur içinde yatsın. Vakitsiz gelen bir ölüm…
Geçen hafta ise Michael Jackson’ın ağabeyi ve Jackson 5 üyesi Tito Jackson hayatını kaybetmişti. Gerçek adı Toriano Adaryll Jackson olan The Jacksons üyesi aslında 60’lar ve 70’lerde de vardı ama tabii ki yaşımız gereği sadece 80’ler ve 90’ları hatırlayabildiğimiz için yine o dönemin kategorisine rahatlıkla koyabiliyorum. Zira 2020’li yıllarda bile solo albüm yaptı, kardeşleri ile son anına kadar turnedeydi. Hatta 2 sene önce İstanbul’da da The Jacksons konseri organize edilmişti. Ben ve diğer MJ Fan arkadaşlarım da bilet almıştık tabii ki. Konser normalde Tito Jackson’ın doğum gününe denk geliyordu. O yüzden 400 TL bayılıp “Happy Birthday Tito Jackson” diye kaliteli bir doğum günü kutlama pankartı bastırmıştım. Fakat maalesef konser önce 2023’e ertelenmişti, sonra tamamen iptal olmuştu. Doğum günlerinde hikaye paylaşırdım. O da kendi Instagram hesabında benim hikayelerimi paylaşırdı. Ben de sevinirdim. Oğulları 3T adında bir grup kurmuştu 90’lı yıllarda. Onlar da benim doğum günü tebrik hikaylerimi paylaşmışlardı. Benden haberlerinin olması beni sevindirmişti. Ablam adımın kısaltılmışı olarak Tito diye seslenir bana bazen. Fakat Tito Jackson ile ilgisi yoktur, sadece kendi uydurmasıdır. Ama maalesef çakma adaşım Tito artık kardeşleri Michael’la Brandon ve babası Joseph’in yanına gitti. Üstüne ışıklar yağsın.
Bu yazımı aynı zamanda geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Alman futbolcu ve teknik direktör Christoph Daum, Yeşilçam oyuncuları Tuncay Akça – Aydemir Akbaş – Sevil Üstekin, Opera şarkıcısı Patricia Carey, Mariah Carey’nin ablası Alison Carey, Ressam Mehmet Güleryüz, “My Heart Will Go On”u da yazan şarkı sözü yazarı Will Jennings, Milli basketbolcu İlkan Karaman, kendisini televizyoncuyken görme şansı da elde ettiğim Spor yazarı Ahmet Çakır, Hollywood oyuncuları Gena Rowlands – Shannen Doherty ve CHP Üyesi Denizcan Bilgiç’e adıyorum. Tabii ki 2024’te kaybettiğimiz başka değerler de oldu ama onları zaten önceki yazılarımda andığım için tekrar değinmedim.
Article Categories:
Müzik
Likes:
0