28 HAZİRAN 2003 Cumartesi: Bugün aylardan beri beklediğim gün gelip çatmıştı. Çünkü; Şebnem Ferah, Teoman, mor ve ötesi, Cenk ve Erdem’in sahne alacakları Fanta Gençlik Festivali’nin İstanbul’daki ayağı bugündü. Herşeyimi bu festivale göre ayarlamıştım. Çünkü 1999’dan beri ilk kez Şebnem Ferah’ı sahnede izleyecektim. Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki Şebnem Ferah’ın performansının tadı hala damağımdaydı. Evet, Fanta Gençlik Festivali’ne de sırf Şebnem Ferah için gidecektim. Çünkü sesi ve müziği sahnede daha farklı, daha güzel, daha iyi… O kadar heyecanlanıyordum ki… Bu konsere yalnız gitmeyecektim. Editörü olduğum www.sebnemferah.org (aynı zamanda www.sebnemferahfan.com da aynı kapıya çıkıyor) sitesinden 4 arkadaşla saat 10:30’da Taksim AKM’nin önünde buluşacaktık. Bu arkadaşlar Genel Sorumlu shebo_lover; yani Mehmet Solmaz, editörlerden biri poseidon; yani Asım Çelik, bir üye janbert; yani Janbert Kargın ve Janbert’in siteye henüz üye olmamış arkadaşı Adnan… Birbirimizi sanal alemden tanıyorduk, daha önce hiç görüşmemiştik. Organizeyi de forumdan yapmıştık. T-shirt giyip pankart açacaktık ve güvenlikten Cemil Abi aracılığıyla kulise girip Şebnem Ferah’la tanışıp fotoğraf çekilecektik. Çünkü diğer şehirlerdeki temsilcilerimiz bunu başarmıştı. Sabah 8’de kalktım ve konsere hazırlandım. Gerekli olan herşeyi aldım; bilet, şapka, bandana, normal gözlük, güneş gözlüğü, cüzdan, cep telefonu, Şebnem Ferah’a imzalatmak için “Kelimeler Yetse…” CD’si, diğerlerini kuliste görürüm de imza alırım düşüncesiyle Fanta’dan çıkan kaset, fotoğraf makinası, selpak, v.s. Kahvaltımı edip Taksim’e gittim. Geç kalmak istemiyordum ama erken bile gelmiştim AKM’nin önüne… Orda birçok kişi vardı. “Allah Allah. Acaba İstanbul’daki tüm sebnemferah.org üyeleri buluşma saatini bildiklerinden haber vermeden de olsa geldiler mi?” diye düşündüm ama ilgisi olmadığını hemen anladım. Hemen oralarda Şebnem Ferah t-shirt’lü birinin bulunup bulunmadığını kontrol ettim. Yoktu. Zaten daha buçuk olmamıştı. Bir yere oturup beklemeye koyuldum. Benim bunun için geldiğim anlaşılsın diye “Kelimeler Yetse…” CD’sini çıkartıp kucağıma koydum. Yanımdaki “Pardon, birini mi bekliyorsunuz?” diye sordu. Bu kadar çabuk olacağını beklemediğimden dolayı bakakalıp “Evet” dedim. Hemen birbirimizin sebnemferah.org ‘dan olduğunu anladık ve konuşmaya koyulduk. Önce o kendini tanıttı. “Ben poseidon” dedi. Ben de kendimi “tst” olarak tanıttım. O benden 5 dakika önce gelmiş. Sonra diğerlerini beklemeye koyulduk. Kaldırıma bakalım dedik. Üzerinde www.sebnemferahfan.com yazan t-shirt’lü birini arıyorduk. poseidon “Bak işte burda” dedi. Ben uzağa bakıyordum. “Hani nerde?” dedim. Hemen önümüzdeki çocuğun sırtındaki yazıyı gösterdi. Bu çocuk shebo_lover’dı. Bir süre sonra da Adnan geldi. Tabi henüz üyemiz olmadığı için bilmiyordum. “Rumuzun ne?” diye sordum. Meğer daha üye olmamış. Janbert’in arkadaşıymış. Janbert’in 1 saat sonra geleceğini söyledi. Biz de shebo_lover’ın ofisine gittik. Turizm ofisinde çalışıyormuş. 86 doğumlu olduğu için buna şaşırdık. Meğer 7 yıldan beri çalışıyormuş. Bunu duyunca daha çok şaşırdık. poseidon da 84 doğumlu olduğu için “Aranızdaki en dinazor fan benim” dedim. Meğer Adnan da 81 doğumluymuş. Orada t-shirt’lerimizi giydik. Dağıtacağımız el ilanlarına ve tutacağımız ” www.sebnemferahfan.com seni bekliyor Şebo” diye yazan pankartımıza baktık. T-shirt’ün üzerinde Şebnem Ferah’ın Kadın albümünün kapağının içindeki resmi vardı. Güzeldi yani… Beğendik. Çay içtik. Sitenin yakında yenilenecek dizaynına baktık. Yenisini daha çok beğendik. Benim grubum www.tst.com.tr.tc ‘den “Ay Işığında Saklıdır”ı indirdik. Çünkü onlarda yoktu. Hem yazı, hem de fotoğraf kopyalanabilmesini önlemek için sağ tuş özelliğini kapatan kodu öğrendim. Öğrenmek istememin nedeni www.tstinteractive.cjb.net ‘e kimsenin yayınlamasını istemediğim bir röpörtaj koymak istememdi. Janbert’in gelmek üzere olduğunu öğrenince tekrar AKM’ye gittik. Janbert (83) de geldi. Onla da tanıştık. Erkenden konserin gerçekleşeceği Kabataş Antrepo’ya gitmemiz gerekiyordu. Cemil Abi’yi bulup ayarlamalar yapacaktık. Hepimiz “Nasıl olsa birileri biliyordur” diye düşünmüşüz ama hiçbirimiz yerini bilmiyorduk. Biz de aramaya koyulduk. Janbert de yolda t-shirt’ünü giydi. Yarım saat sonra Antrepo’yu bulduk. Cemil Abi yoktu. Ordaki görevliler “4’te gelecek” dediler. Konsere daha 5 saat olduğu için biraz gezdik. Boğaz manzaralı bir yerde resim çekildik. Orda oturup daha fazla el ilanı kestik. Yedek fotoğraf filmi aldık. Yemek yedik. poseidon ve shebo_lover adana yedi. Bendeniz tst, Janbert ve Adnan kuşbaşılı pide yedik. Ama benimkinde extradan kaşar vardı. Tekrar konser alanına gittik. Cemil Abi yine yoktu. Epey bekledik. Ben “Şu Cemil Abi olabilir mi?”, “Bu kesin Cemil Abi’dir” diyordum. shebo_lover ve ben kulise gireceğimize epey inanmıştık. poseidon “İçimde hiç öyle olacakmış gibi bir his yok” dedi. Janbert “Ben daha önce Şebnem Ferah’ın konserine gitmediğim için görüşme olmazsa bana konser de yeter” dedi. Eli bandajlı, iri yarı bir adam bize doğru gelmeye başladı. Evet, bu Cemil Abi’ydi, çünkü bir kız ona “Cemil Abi” demişti. Biz kulis konusunu açtık. Diğer şehirlerdeki temsilcilerimizin kulise girdiklerini, bizim de o sitenin İstanbul temsilcisi olduğumuzu filan söyledik. Cemil Abi bu sefer bunun mümkün olmadığını, Teoman’ın klip çekimi olduğu için kulise hiç kimseyi alamayacaklarını ama yer konusunu sorun etmeyeceklerini söyledi. Büyük hayal kırıklığı yaşadık. Çünkü Şebnem Ferah’la tanışmayı çok istiyorduk. Hem www.sebnemferahfan.com ‘u temsil edecektik, hem de tanışıp fotoğraf çekilecektik. Çaresiz sıraya girdik. El ilanlarını dağıttık. Bana iki kişi “Teoman’ın versiyonu yok mu?” dedi. Teoman bölümü de olduğunu söyledim. Bir iki kişi başka bir site adresi söylediler. Biri “Evet, biliyorum” dedi. Bir çoğu da ziyaret edeceğini söyledi. Biri “Ne kadar yakın olacağız?” diye sordu. Çünkü el ilanlarında “Şebnem Ferah’a daha yakın olmak için tıklayın” diye yazıyordu. Ben de “Çok yakın” diye cevap verdim. Saat 5 gibi tek sıra halinde içeri alınmaya başladık. Su şişelerimiz içeri alınmadı. Hepsi atıldı. shebo_lover’ın çantasındaki el ilanları kestiğimiz makas da alındı. Hemen koştuk ve en önden yer kaptık. Soldaydık. Üzerinde Kadın albüm kapağının baskısı olan t-shirt giyen bir kız annesine “Benden fanatik yok” diyormuş. Biz 5 kişi t-shirt’lerle çıkıverince annesi “Bak, hani senin gibi fanatik yoktu?” dedi. Biz de kıza “Aramıza bekleriz” diye el ilanımızı verdik. T-shirt’lerimiz zaten çok ilgi çekti. Herkes soruyordu. Kimi siteyi merak ediyordu, kimi de t-shirt istiyordu. Pankartımızı açtık. Pankartın sol ucunu tutan kız bayıldı ama pankart tutmaktan değil; sıcaktan… Neyse, saat 7’de festival başladı. Önce Marmara Bölgesi birincisi olan grup sahne aldı. Bir şarkı söyleyip gittiler. Ama gerçekten de şarkı söyledi. Janbert’le ben vokalistin sesini Koray Candemir’e benzetirken, shebo_lover tarzlarını Duman’a benzetti. Bir süre sonra “Olmazsa Tornavida” (yani Ricky Martin’in Livin’ La Vida Loca’sının Türkçe versiyonu) ile Cenk ve Erdem sahneye çıktı. Stand-up yaptılar. Mustafa Sandal’ın “Yel” şarkısını “Saçlar dökülünce tel tel, olursun kel kel” diye ve Europe’un “The Final Countdown”ını “İstikrarsız Kaptan” diye çevirdiler. Metallica’nın “One”ını da Türkçeye çevirip gittiler. Ardından mor ve ötesi çıktı. Çok beğendik. Daha Mutlu Olamam, Gül Kendine, Yaz Yaz Yaz başta olmak üzere performansları çok iyiydi. Bugün mor ve ötesi’nin solisti Harun’un doğum günüymüş aynı zamanda… Minicik bir kutlama yapıldı. Uzun bir süre sonra Şebnem Ferah’ın çıkacağının sinyalleri verildi. Grubu Ozan Tügen, Buket Doran, Metin Türkcan, Aykan İlkan geldi önce… Vokalisti Ceren gelirken herkes onu Şebnem Ferah sanıp daha çok bağırmaya başladılar. Biz onu biliyorduk. Diğer şehirlerde de böyle olmuştu. Forumda bahsetmişlerdi. poseidon “Ceren” diye bağırdı. Bizim tarafta olduğu için duydu. Bize baktı ve gülümsedi. Zaten konser boyunca bizim siteyi de bildiği için, tanıdığımızı da öğrendiği için sanki önceden tanışıyormuşuz gibi bize bakacaktı hep içten içten… Tüm karizmasıyla Şebnem Ferah çıkınca ortalık yıkılıyordu. Cenk ve Erdem&mor ve ötesi’nde sabit duran kamera seyircileri çekmeye başladı. poseidon “Bu kameralar Teoman’ın klibi için değil miydi? Ne alaka?” diye sorunca ben “Bu görüntüleri klibe koyacaklar” diye espri yaptım. Şebnem Ferah “Vazgeçtim Dünyadan” ile konserine başladı. Performansı müthişti. Mükemmel bir konserdi. Şarkılarını uzatıyordu. Daha sert çalınıyordu şarkılar… Haykırışları çok güzeldi. Vahşicene bağırıyor, muhteşem söylüyordu. Zaten sesi güzel, konser atmosferinde daha güzel oluyordu. Normalde konserde şarkıcıların sesleri albümlerindeki seslerinden iyi çıkmaz. Albümdekiler daha güzel olur, çünkü tekrar tekrar kaydedilir, gerekirse üzerinde oynama yapılır. Ama Şebnem Ferah’ta tam tersi bir durum söz konusu… Allah vergisi sesi sahnede daha net duyuluyor ve daha özgür olduğu için sesini anlatmaya kelimeler yetmiyor. Orkestrası da çok güzel çalıyordu. Mesela bir “Sigara”yı hard rock şarkı olarak düşünebilir misiniz? Bal gibi oluyormuş. Hem de daha güzel oluyormuş böyle… Aynı şey “Yağmurlar” için de söz konusu… Bunların dışında İyi-Kötü (Dans Pisti), Babam Oğlum, Çocukken Sahip Olduğum Kırmızı Rugan Ayakkabılar, Mayın Tarlası, Fırtına adlı şarkılarını söyledi. Son söylediği şarkı “Ben Şarkımı Söylerken”di. Bizim sesimiz çıkmıyordu. Pankartımız ve t-shirt’lerimiz Şebnem Ferah’ın da ilgisini çekti. O yüzden bize hep gülerek bakıyordu. Bir ara çok yakınımıza geldi. Elimizi tutacak sandık. “Şebooo” diye bağırdık ama arkadan tekrar sahneye çıktı. Olsun, samimiyetini gösterdi ve bize mükemmel anlar yaşattı ya? Önemli olan da o… Çok tatmin olduk ama kulise girmeyi tekrar denedik. Korumalar bizi durdurdu. Ben “Biz sebnemferahfan.com ‘dan geliyoruz” filan dedim. Diğerleri de destek verdi. Cemil Abi’yi tekrar bulmak istedik ama yine izin verilmedi. Korumalarla biraz tartıştık. Sonra “Yürüyün, gidiyoruz” dedik. Zaten birçok kişi Şebnem Ferah’ın performansı bittiği için Teoman’ı beklemiyorlardı. Kapıda başka bir koruma “T-shirt vermezseniz buradan çıkamazsınız” diye tehdit etti. Elimizde başka t-shirt yoktu. Sadece 5 tane vardı. O da üzerimizdeydi. shebo_lover “Bizi kulise sok. Üzerimdekini vereyim. Çıplak kalayım” dedi. Ama fayda etmedi. Başka bir koruma “Ne bağırıyorsunuz? Sesinizi yükseltmeyin!” diye çıkıştı. Biz de sinirlenip t-shirt m-shirt vermeden çıktık. Banklara oturduk. Her yerimiz ağrıyordu. Ama değmişti. Çok güzel bir gün geçirmiştik. 12 saat boyuncaki birlikteliğimiz bitmek üzereydi. Kaldırımda oturan bir grup t-shirtlerimizi sordu. Onlar da konserden çıkmışlardı. Biz elimizde bulunmadığını söyleyip el ilanlarını onlara da dağıttık. T-shirt’ü ferahsever adlı üyeden alabilirler sonuçta… poseidon sahilde ayrıldı. shebo_lover, Janbert, Adnan ve ben Taksim’e çıktık. Yoldaki tinerci bile t-shirt istedi. Taksim’de de ben gruptan ayrıldım. Çünkü benim otobüs durağım daha ilerdeydi. Yalnız çok korktum. Çünkü yüzlerce travesti vardı. Her yerde vardılar. Hepsi iri yarı, korkunç tiplerdi. Durağa sonunda ulaşmıştım. 76 nolu otobüsü beklemek istemedim. Dolmuşa binip eve döndüm. Sonra duş alıp yattım. Ama gerçekten çok güzel bir gün geçirdik Mehmet, Asım, Janbert ve Adnan’la… Normal zamanlarda da görüşmeye karar verdik. Hem yeni arkadaşlarım oldu, hem 5 milyon’a aldığım Şebnem Ferah t-shirt’üm oldu, hem çok güzel bir konser izledim, hem de müzik marketten aldığımız “Kelimeler Yetse…” albüm afişi buruşuk da olsa bana kaldı. Şebnem Ferah’la belki tanışamadık ama herşey çok güzeldi.
© 2003 TST Interactive Company