21 AĞUSTOS 1997 PERŞEMBE: Bu akşamüstü dayımla yola çıktık. İlk önce Zincirlikuyu tarafına, oradan Korukent A/1 Blok’a gittik. Burada Raks’ın stüdyoları var. Biz Sezen Aksu’nun şirketi Karma Müzik’e girdik. Dayımın arkadaşı Ender Akay işlerini tamamlamak üzereydi. Bir – iki yıl önce Sezen Aksu’nun, anneannesinin portresini bitirmeye çalıştığını Number One’da okumuştum. O portre buradaydı. (2013’ten ilk not: O portreyi bu günlük yazımdan 1 sene sonra, yani 1998’de çıkacak olan “Adı Bende Saklı” albümünün çıkış şarkısı “Tutuklu”nun klibinde de görebilirsiniz.) Fotoğraflarda 1 tane Ahmet Utlu; 1 tane Sezen’in kocalarından biri ve oğlu Mithat Can Özer ile; 1 tane Tarkan, bir kadın ve Sezen Aksu, 2 tane de Levent Yüksel ve klibindeki (“Bi Daha”) karısı ile vardı. Bir tane tablonun satışa çıkarılacağını duymuştum. O tabloya burada rastladım. Sezen Aksu’nun bir iki yeni şarkısını dinledim. Yani albüm şarkılarını herhalde çalışanlar ve aileleri dışında Türkiye’de ilk kez biz dinledik. Hatta o sırada mix’lediği şarkının bitmiş halini belki de Sezen Aksu’dan önce duydum. Arkada bekleme salonundaydım ama kulağım stüdyodaydı. Bir de Yaşar Gaga’nın (daha çıkmadı) bitmiş albümünü dinledik. Sezen Aksu’nun remix albümü çıkmayacakmış. Onun yerine yabancı bir sanatçı olan Goran Bregovic’in şarkılarını Türkçe olarak yorumladığı bir albüm çıkacakmış. (2013’ten ikinci not: O albümün adı “Düğün ve Cenaze…”olacak. 1997 günlüğümde ne yazdıysam geçiriyorum ama web sitemin Sezen Aksu bölümü için geçirirken yine, ikinci kez dayanamadım ve o satırları yazdığımda bilmediğim albümün adını not olarak düşeyim dedim. Parantezi kapatıp 1997’deki orijinal cümlelerime geçiyorum) Dinlediğim şarkıların isimleri şöyle: “Aşk Acıtır”, “O Sensin”, “Ayışığı”… Kağıtlara baktım, orda gördüm. Bir de “Sevişelim Kıvıralım…” gibi garip bir isim vardı. (2013’ten üçüncü not: Doğrusu “Sevişelim Kırıştıralım” olacak. Yanlış aklımda kalmış. Zira bu satırları yazdığımda Yaşar Gaga’yı sadece Sezen Aksu’yla yaptığı “Bile Bile” düetinden tanıyorduk) Balkon çok büyüktü, dışarıda tenis sahası vardı. Bazı albümler ve demolar vardı. Albümlerden aklımda kalanlar Teoman CD’si, Rober Hatemo kaseti ve “Düş Bahçeleri” CD’si… Bir yere çiğnenmiş First sakızı koyulmuştu. Belki de Sezen Aksu’ya aitti. Ender Abi’yi Özkan Uğur aradı. Stüdyonun okuma kısmında bir davul, eski ve yeni mikrofonlar vardı. Ses cihazlarının nasıl olduğunu biliyorsunuz ama klimalar, bilmemneler hep Raks’tı. Dayımın arkadaşını ziyaretinde hayranı olduğum Türkçe Pop Müziği’nin Kraliçesi Sezen Aksu’yu ya da başka sanatçıları görme umuduyla gelmiştim içten içe… Ama maalesef yoktular. Dayım, sanatçılarla ilgili sorduğum sorular üzerine “Onlar da senin benim gibi normal insanlar” diye cevap verdiğinde ve Viyana’da yaşadığı dönemlerden beri tanıdığımız Ender Akay da “Bende Sezen Aksu’nun tüm albümleri var” dediğimde sadece kuru bir “Teşekkür ederiz” diye cevap verdiği için (aslında “Beni tanıştır” umudum vardı ama yemedi 😉 ) tüm heyecanımı içime attım. Tabii ki bir de henüz 1 senedir hayranı olduğum Şebnem Ferah’ın bayıldığım, her gün dinlediğim “Kadın” albümünün de mi bu stüdyoda kaydedildiğini sordum. “Evet burada da kayıtlar oldu ama çoğu İmaj Müzik’te kaydedildi” diye cevap verdi. Ama mutlaka Sezen Aksu ve Şebnem Ferah’ın konserlerine giderek onları görmek istiyorum.
Article Categories:
Müzik
Likes:
0